Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizin geleceğini şekillendirecek olan eğitim çağındaki çocukları, gençleri yetiştiren, hayata hazırlayan öğretmenlerimiz acaba bugün ne durumdalar? Eğitim sistemimiz; baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojiye ve değişen dünya koşullarına “uyum” sağlayabilecek bir dinamizme sahip mi? 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayalım, bizi yetiştiren, emek veren, donanımlı olarak hayata hazırlamak için çaba gösteren öğretmenlerimize sevgilerimizi, saygılarımızı ve minnet duygularımızı sunalım. Bunun yanında da; öğretmenlerimizin içinde bulundukları koşulları, eğitim sistemimizin çağa uyum sağlayıp sağlamadığını da sorgulayalım. Eğitimin genel başarısını belirleyecek olanlar; öğretmenlerdir.

        Eğitimin başarısı; öğretmenin başarısından fazla olamaz. Siyasal iktidarlar; öncelikle öğretmenlik mesleğini hem ekonomik, hem de sosyal statü ve entelektüel açıdan “cazip” kılacak bir ortamı hazırlamalıdırlar. Okulları “nitelikli”, “niteliksiz” olarak sınıflandırmak yerine öğretmenleri “saygın” kılmak, eğitimin kalitesini yükseltmek ve okulların tümünü “nitelikli” hale getirmek esas olmalıdır. Bir taraftan öğrenci sayısı artıyor (18 milyon öğrencimiz var) diğer taraftan da atama bekleyen işsiz öğretmen sayısı artıyor.

        İDEOLOJİYE DAYALI

        Eğitime siyasetçiler değil; eğitimciler yön vermelidir. Başında “milli” sıfatı olan eğitim; ciddi bir iştir, siyasete “kurban” edilmemeli, siyasal iktidarların ve bakanlarının “ideolojik” tercihlerine bırakılmamalıdır.

        Eğitim sistemi; “ideoloji”ye ve seçime endeksli olarak “yap-boz” şekline döndürülmemelidir.

        Eğitim; siyaset üstü olmalıdır. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini önemsiyorsak; eğitim sisteminde değişiklik ihtiyacı ortaya çıktığında her görüşü dinleyip dikkate almak durumundayız. Bu arada; liselere ve üniversitelere giriş sistemleri son 10 yılda on defa değişti, son değişikliğin ömrü 10 gün bile sürmedi.

        Öğretmenler de, öğrenciler de, veliler de “yap-boz” şeklindeki değişikliklerden bıktı. Öte yandan; okuma çağında olup okul dışında kalan, uzaktan ve açık eğitim alanların sayısı 5 milyonu geçti. Okulsuz; öğretmensiz, arkadaşsız eğitim alan öğrenciler; teknolojinin, çağın, ekonominin gereklerine uygun bir donanımla yetişmeden ülkemizin geleceğini nasıl şekillendirecekler?

        Başöğretmenimiz Atatürk; “Referansımız; akıl, bilim ve çağdaşlıktır... Eğer; bir gün benim söylediklerimle bilim çelişirse, bilimi esas alın... Hayatta en hakiki yol gösterici ilimdir... Öğretmenler; yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.”diyor.

        Sonuç olarak: Atatürk’ün dediği gibi; eğitimde referansımız akıl, bilim ve çağdaşlık olmalıdır. Öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz geleceğimizdir.

        Diğer Yazılar