Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        30 Mart yerel seçimler nedeniyle ara verdiğim yazılarıma bugün yeniden başlamaktan mutluyum. Hepinize sevgiyle “merhaba” diyorum.

        30 Mart yerel seçim sonuçlarını her türlü ön yargıdan ve duygusallıktan arınarak, parti aidiyetini bir tarafa bırakarak, serinkanlı bir şekilde irdelemeye ve geleceğe dönük neticeler çıkarmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle, 30 Mart’ta İzmir’de hangi parti kazançlı ya da özelde CHP başarılı mı, değil mi sorusuna cevap aramalıyız.

        CHP, 2009’da 29 ilçede seçim kazanarak ve yüzde 56 “oy”la tartışmasız bir başarıya imza atmıştı. 2014’te, 8 ilçeyi kaybetmiş, 22 ilçede belediye başkanlığını kazanmış, oy oranı da yüzde 6 azalarak yüzde 49.5’e düşmüştür.

        Buna karşılık; AK Parti “oy”unu 2009’a göre yüzde 6 artırarak yüzde 36 “oy”la Ödemiş, Kemalpaşa, Torbalı, Selçuk, Menderes ve Kınık ilçe belediye başkanlıklarını kazanmıştır.

        8 İLÇEDE KAYBETTİ

        MHP de “oy” oranını korumuş, ancak; Aliağa ve Kiraz ilçe belediye başkanlıklarını kazanmıştır.

        Sonuca baktığımızda; CHP 8 ilçede kaybetmiş, “oy” oranı da yüzde 56’dan yüzde 49.5’e gerilemiştir.

        AK Parti ise, kendisinde olmayan 6 ilçeyi kazanmış, “oy” oranını da yüzde 30.7’den yüzde 35.9’a çıkararak yüzde 5 yükseltmiştir.

        MHP, “oy” oranını korumakla birlikte Aliağa ve Kiraz ilçe belediye başkanlıklarını kazanmıştır.

        Bu tabloyu önyargısız, duygusallıktan arınarak ve parti aidiyetinden uzaklaşarak okuduğumuzda ortaya çıkan sonuç şudur:

        2014 30 Mart’ında İzmir’de kaybeden CHP, kazananlar da AK Parti ve MHP’dir.

        Üstelik bu sonuç; konjonktürün AK Parti aleyhine olduğu, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla AK Parti’nin büyük sarsıntı geçirdiği, 4 bakanın istifa etmek zorunda kaldığı, yasal ve yasa dışı telefon dinlemelerinin gündemi işgal ettiği, AK Parti cemaat kavgasının zirve yaptığı, Twitter’ın yasaklandığı, özgürlük alanının daraltıldığı bir ortamda meydana gelmiştir.

        Hesap verilmeli

        CHP, konjonktür kendi lehine olmasına karşın oluşan bu başarısızlığın, hasarın nedenlerini araştırmalı, buna neden olan başarısız yöneticiler bu tahribatın bedelini ödemelidirler.

        Aday tespitinde hatalı karar alanlar, Genel Merkez’i yanıltanlar, projeci, üretken ve başarılı aday adaylarını liste dışı bıraktıranlar; bunun hesabını mutlaka vermelidirler.

        30 Mart’ta İzmir’de ortaya çıkan tablo; İzmir ölçeğinde parti yönetimine hakim olanların göreceli zaferi, CHP’nin ise yenilgisidir.

        Bu arada; ne yazık ki CHP, Başbakan Erdoğan’ın çektiği zeminde Erdoğan’a “cevap yetiştirme” yerine ekonomide, dış politikada ve özgürlükler alanında “alternatif” bir programla seçmenin karşısına çıkamamıştır.

        CHP; yapıcı, önerici, seçenek sunucu, güven verici bir görüntü ortaya koyamamıştır.

        OY İSTEMELİDİR

        CHP; AK Parti karşısında “ana seçenek” olduğu konusunda toplumu ikna edici yeni bir sosyal demokrat programla vatandaştan “oy” istemelidir.

        CHP’nin hazırlayacağı yeni programın omurgasını işçi, çiftçi, esnaf, emekli, engelli, dul, yetim ve yoksul halk kesimi oluşturmalıdır.

        CHP; 81 ilde etkin ve iktidar alternatifi bir konuma gelmeli, kıyı kentlerinin, burjuvazinin ve büyük sermayenin partisi olduğu görüntüsünden hızla uzaklaşmalıdır.

        Bu arada; CHP topluma “yeni seçenek” sunabilmesi için il, ilçe ve Genel Merkez düzeyinde yeniden yapılanmalıdır. CHP; seçmene “bana oy ver” dediğinde, “neden sana oy vereyim, senin CHP olarak diğerlerinden farkın ne, ne yenilik getirmek istiyorsun” sorusuna ikna edici cevap verebilecek yeterlilikte olan insanları itmemeli, dışlamamalıdır.

        Sonuç olarak: 30 Mart’ın kaybedeni CHP, kazananları da AK Parti ile MHP olmuştur.

        Diğer Yazılar