Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her gün gazete sayfalarında okuduğumuz, televizyon ekranlarında izlediğimiz kadına yönelik “erkek odaklı” şiddet ve katliamlar, sadece kadınların değil toplumun, yani hepimizin sorunudur.

        Türkiye’de kadının “korkusuzca yaşama hakkı” güvencede değilse, adliye koridorlarında, evde çocuklarının gözü önünde, caddede-sokakta, araba içinde, ormanlık alanda ayrılmak istediği eşi, sevgilisi tarafından vahşice katledilebiliyorsa, bilelim ki hiçbirimizin can güvenliği yoktur.

        Kadına yönelik şiddet ve katliamın ekonomik, sosyal, kültürel, hukuksal, yönetsel, töreden ve feodal yapıdan kaynaklı birçok nedeni var.

        Ancak bunlar içinde en başta gelen neden ve doğurduğu sonuç “erkek odaklı”dır.

        Kadınların problemlerinin çözüm anahtarı erkeklerdir.

        Bu arada devlet mekanizması da, kadınların sorunları ve çözümleri ile ilgili görevli bakanlığın adına bile “Kadın Bakanlığı” diyemeyecek kadar bilinçsizdir, konunun uzağındadır.

        Devlet, kadına aile merceğinden bakmakta, aileyi koruma yaklaşımıyla kadını “korumasız” bırakmaktadır. Ayrıca bazı yasalarımız yetersiz, bazıları da uygulayıcılar elinde ne yazık ki yetersiz hale geliyor.

        ÜRKÜTÜCÜ TABLO

        Bu bağlamda şiddet mağduru kadının beyanına “itibar” edilmiyor, “ispat mükellefiyeti” getiriliyor, kadın katillerine de “ceza indirimi” uygulanıyor.

        Öte yandan problem, sınırlı sayıdaki kadın derneklerinin ve vakıfların sırtına yüklenmiş, asıl sorumluluk üstlenmesi gereken medya, sivil toplum örgütleri ve kamuoyu bu konuda duyarlılığını yitirmiştir.

        Türkiye’nin nüfusu 76 milyon ve bunun 37 milyonu kadın, 12,5 milyonu genç, 8,5 milyonu da engellilerden oluşuyor.

        Kadınların % 71’i çalışma hayatında değil, % 42’si şiddet mağduru. Gençlerin % 62’si iş gücüne katılmıyor, % 30’u da ne okuyor, ne de çalışıyor.

        Engellilerin % 78’i işgücüne katılmıyor, % 30’u okuma yazma bilmiyor ve sadece % 2.4’ü yüksek öğrenim görmüş.

        Bu rakamların bize yansıttığı gerçek, toplumun yarısından fazlası olan 58 milyon kişi fırsat eşitliğinden yararlanamıyor, ekonomik ve toplumsal hayata “aktif” olarak katılamıyor.

        Bu konudaki topluma modern ve çağdaş toplum denemez. Toplumu bu ölçülerde yöneten devlete de sosyal devlet denemez.

        Avrupa Birliği’ne “tam üyelik” müzakerelerini yürüten Türkiye, Avrupa ailesine dahil olmak istiyorsa öncelikle bu “ilkel” tabloyu ters yüz etmek zorundadır.

        Bunun yanında kadın cinayetleri de, en sade anlatımla “tüyler ürpetici”dir.

        Medya’ya ve istatistiklere yansıyan rakamlara göre, son 6 ayda 129 kadın erkekler tarafından “vahşice” katledilmiştir. Sadece Haziran 2014’de 17 kadın öldürülmüş, 56 kadın yaralanmış, 26 kadına da tecavüz edilmiştir.

        Neredeyse her gün kadınların öldürüldüğü bir ülke, yalnızca kadınlar için değil hepimiz için güvenli bir ülke değildir.

        Sonuç olarak: Kadının sorunlarının odağında erkek vardır, çözüm anahtarı da erkektir.

        Diğer Yazılar