Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Barış ve sevgi toplumu bir arada tutmanın, huzurun ve mutluluğun hazırlayıcısı ve sigortası, “nefret” kültürüne karşı da hoşgörünün ve demokrasi kültürünün güvencesidir.

        Bu nedenle kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, saldırgan, kindar “siyaset dili”nden uzak durmalı, barış ve sevgi dilini benimsemeliyiz.

        Çoğunluk değil çoğulculuk, aynılık değil farklılık, otokrasi değil demokrasi, güç değil zarafet üzerine inşa edilmiş bir “siyaset üslubu”nu ve “siyaset iklimi”ni yaşam alanımıza yerleştirmeliyiz.

        Herkesi dinleyerek, anlamaya çalışarak, ön yargıdan uzak bir şekilde, uzlaşma kültürünü özümsemiş olarak ortak aklı ve vicdanı devreye sokup problemlere çözüm aramalıyız.

        Hedefimiz istikrarla büyüyen, gelişen, mutabakatla çözüm arayan, huzur, birlik-beraberlik içinde herkesin “ortak kader”i paylaştığı güçlü bir Türkiye olmalıdır.

        Bunun yanında, her türlü endişe ve korkudan arındırılmış güvenli bir alanda yaşam sürdürmemizin en temel “yurttaşlık hakkı”mız olduğu ve ülkeyi yönetenlerin de bizim gibi hukuksal ilke ve sınırlarla kuşatıldığı gözden uzak tutulmamalıdır.

        Demokrasi insan hakları, eşit yurttaşlık, sürdürülebilir kalkınma ve dünya ile entegrasyon; sadece evrensel hukuk altyapısı üzerinde inşa edilebilir.

        DEMOKRASİ: GÜÇ PAYLAŞIMI

        Demokrasi sadece, ülkeyi yönetenlerin, vatandaşın “oy”larıyla seçildiği, siyasilerin de buna “milli irade” dediği bir rejimin adı değildir.

        Demokrasi aynı zamanda “güç paylaşımı”dır, yürütmenin TBMM ve yargısal denetimin yanında medya, sivil toplum örgütleri ve kamuoyu tarafından da denetlenebildiği bir yönetim şeklidir.

        Demokrasi güçlünün güçsüzü, iktidarın muhalefeti, çoğunluğun azınlığı, zenginin fakiri, mağrurun mağduru ezdiği, yok saydığı bir yönetim şekli değildir.

        Demokrasi azınlığın çoğunluk olabileceği ve muhalefete iktidar yolunun açık olacağı “eşit koşul”ların hazırlandığı bir rejimin adıdır.

        Demokrasi iktidardakilerin toplumu kendi ideolojilerine uydurduğu, kalıplarına sokmak için çalıştığı bir yönetim anlayışını ifade etmez.

        Demokrasi iktidarın sınırsız, kontrolsüz yetkiye sahip olduğu değil; tersine bir “denge-denetim” rejimidir.

        Daha açık bir anlatımla demokrasi, yürütmenin denetlendiği, “güçler ayrımı” ilkesinin kağıt üzerinde kalmadığı, müdahalesiz işlediği rejimdir.

        Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla “güçlü, etkili Cumhurbaşkanı” tartışması yaşanmaktadır.

        Gerçek olan şu ki; “Cumhurbaşkanı’na eklenen güç, Başbakan’dan eksilendir.” Mevcut anayasaya göre etkili Cumhurbaşkanı olmanın tek yolu, Başbakan’ın buna izin vermesi, kendisini etkisiz” konuma itmesidir. Bir toplumda insanlar anayasanın, yasaların kağıt üzerinde kaldığına, uygulanmadığına, adil olmayan “yasasız” bir düzende yaşadıklarına inanmışlarsa o toplumda demokrasiyi yaşatmak mümkün olmaz.

        Sonuç olarak: Sevgisizliğin yerine sevgiyi, ayrışmanın yerine birlik-bütünlüğü koymalıyız.

        Diğer Yazılar