Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizde politikacılar genel olarak, “ Çok laf, az iş” değerlendirmesiyle tanımlanmaktadırlar. Bu tanımlama, bir anlamda “toplumsal algı”ya da dönüşmüştür.

        Ancak; denilebilir ki, bunun istisnası Eski Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanı, Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’dır. Binali Yıldırım’ın politikada çizdiği profil, “az laf, çok iş...” şeklindedir.

        Bunun yanında siyasal iletişimi, “insani boyut”a oturtan, uzlaşmacı, barışçı bir dile ve üsluba sahip olan Binali Yıldırım, AK Parti’nin 12 yıllık iktidarı döneminde “yatırım bütçesi”nin %65-70’ini de başarıyla kullanmış, ulaştırma ve haberleşme alanlarında dev projeleri hayata geçirmiştir.

        35 PROJE

        İzmir’deki 35 büyük projenin de hazırlayıcısı, uygulayıcısı ve koordinatörü olan Yıldırım, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı sırasında da proje ve hizmete dayalı söylemleriyle halkta önemli ölçüde karşılık bulmuş, AK Parti’nin “oy”unu %6 düzeyinde artırmış, daha önce CHP’de olan bazı önemli ilçe belediyelerinin de kazanılmasında etkin rol oynamıştır.

        Ayrıca; seçim kampanyası sırasında da, olabildiğince “polemik”ten kaçınan, dar siyasi kalıpların dışında “insan, hizmet ve yatırım” odaklı bir çalışma yürütmüştür.

        İzmir ve ülke kamuoyunda oluşan “algı” da, Binali Yıldırım’ın Türkiye’nin geleceğinde etkili bir “siyasi aktör” olacağı şeklindedir.

        İZMİR’İN İSTEĞİ

        Başbakan Erdoğan, çeşitli açıklamalarında, “Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde atanacak yeni Başbakan’ın aynı zamanda AK Parti’nin de Genel Başkanı olacağını ve partiyi 2015 genel seçimlerine götüreceğini, başarılı olması durumunda da kalıcı” olacağını söyledi.

        Başbakan Erdoğan’ın bu söyleminin şifreleri; Cumhurbaşkanı Gül Milletvekili olmadığı için 10 Ağustos sonrasının “siyaset denklemi”nde, en azından 2015 genel seçim sonuçlarına kadar yer almayacağı şeklinde çözümlenebilir.

        İşte bu noktada, İzmirli iş adamları, Gündoğdu mitinginden sonra, Başbakan Erdoğan’la Adnan Menderes Havaalanı VİP Salonu’nda görüşerek “Binali Yıldırım’ım 10 Ağustos sonrasında Başbakan olması istediğini” dile getirdiler. Bunun aynı zamanda İzmir’deki genel kamuoyunun da bir isteği olduğu söylenebilir.

        Bu arada, Binali Yıldırım siyasi parti ayrımı yapmadan ve politik görüş farklılığını dikkate almadan başarılı olanı takdir etmekten çekinmeyen bir “gönül genişliği”ne sahiptir.

        Yıldırım, Ege-Koop’un İzmir’e kazandırdıklarını her zeminde dile getirmiş, kentsel dönüşümün Ege-Koop’la başarıyla uygulanabileceğini söylemiş, kişisel olarak da babamın vefatı sırasında 30 Mart yerel seçimlerinde tüm yoğunluğuna rağmen beni yalnız bırakmamış, telefonla, yüz yüze ve camide acımı paylaşarak insani bir davranış sergilemiştir.

        Sonuç olarak: Binali Yıldırım’ın Başbakan olması demokrasi ve İzmir için yararlı olur, toplumu soluklandırır.

        Diğer Yazılar