Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimindeki “stratejik hata”sı ve bunun sonucunda uğradığı başarısızlık, 5-6 Eylül’de yapılacak 18’inci olağanüstü Kurultay’da parti içi hesaplaşmayı gündeme getirdi.

        İlk aşamada olağanüstü kurultayda, seçim öngörülmüyordu. Ancak Grup Başkan Vekili Muharrem İnce’nin ve Emine Ülker Tarhan’ın adaylık çıkışı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun “parti kulisi”ne girmeden adaylık için “davet beklediği” algısı, kurultayın hem tarihini hem de içeriğini değiştirdi, “lider ve kadro değişikliği” sonucunu da verebilecek “seçimli” kurultaya dönüştürdü.

        CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu kurultay kararını açıkladı ve tarihini de öne çekerek bir anlamda inisiyatifi ele almış oldu.

        Bu süreçte, Nevşehir’de 78 il başkanı bir araya gelerek, ortak bildiriyle Kılıçdaroğlu’na “destek açıklaması” yaparken Yalova, Isparta ve Düzce il başkanları toplantıya katılmadılar.

        DEĞİŞİM İHTİYACI

        Ancak CHP, olağanüstü kurultayla “kavga ve ayrışma” görüntüsü verme yerine halkın beklediği “değişim ihtiyacı”nı karşılamak için sol ve sosyal demokrat kimliğini öne çıkararak, toplum kesimleriyle iletişim ve etkileşim sürecini zaman yitirmeden başlatmalıydı.

        Unutulmamalıdır ki, sadece Erdoğan karşıtlığı CHP’yi “iktidar alternatifi “yapmaz.

        CHP işçinin, köylünün, emeklinin, dulun, yetimin, işsizin, yoksulun problemlerini çözecek, dertlerine deva olacak bir parti programıyla “umut” olarak seçmenin karşısına çıkmalı ve “güven” vermelidir.

        Daha açık bir anlatımla CHP, Türkiye’nin önceliklerini öne çıkaran bir “ideolojik program”ı kamuoyuyla ve halkla paylaşmalıdır.

        UMUT OLMALI

        CHP Ecevit’in “Toprak işleyenin, su kullananın”, “Ne yoksulluk ne baskı, Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen” ideolojik programının ve söyleminin yarattığı toplumsal umudu ve heyecanı yeniden canlandırmalı ve Ecevit’in CHP’yi taşıdığı % 43’lük “oy bandı”nın üstüne çıkmayı hedeflemelidir.

        Şimdi, ‘Bugünkü CHP ne yapıyor?’ sorusunu sorma zamanıdır.

        CHP ekonomik tutarlılığı olan bir program hazırlayıp halka sunamıyor, bir vizyon ortaya koyamıyor, sadece eleştiriye dayalı “negatif” siyaset uyguluyor, seçmenin önüne heyecan yaratacak bir proje koyamıyor, beklentilere karşılık veremiyor ve vatandaşın gönlüne hitap edemiyor.

        Bugünkü CHP, kalkınma hikayesini topluma sunamıyor, yoksula, işçiye, işsize, emekliye, köylüye, engelliye, demokratik kitlelere mesaj veremiyor.

        CHP’nin vergi, sağlık, tarım, eğitim ve kalkınma politikalarının yer aldığı bir programı, kamuoyunun gündemine taşınmalıdır.

        CHP ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan seçmen için “ilgi odağı” olamıyor.

        CHP AK Parti’ye benzemeye çalışarak halkın, ezilen kitlelerin umudu olamaz.

        CHP üretime ve istihdama dayalı bir ekonomik programla toplumsal tabanını genişletmeli, “ucuz” polemikler yerine halka dokunan bir politikayı eyleme dönüştürmelidir.

        CHP’nin güçlü, etkili, inandırıcı, çağdaş, 21.yüzyılın kodlarını çözebilecek ve kadrosu da güven veren bir liderliğe ihtiyacı var.

        Sonuç olarak: CHP ezilenlere umut olmalı, sivilleşmeli, gençlikle iletişim kurmalı, yönetiminde halka yer vermeli, cesur olmalı ve Türkiye’nin öncelikli problemlerini kavrama ve çözme kapasitesine sahip olmalıdır.

        Diğer Yazılar