Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de her halde İzmir kadar farklı bir kent yoktur. Dayatmaya gelmez.

        İş inada bindi mi, yanlışa ve hataya bile sahip çıkar. Kimisine göre aykırı, kimisine göre de Türkiye’nin en yenilikçi kentidir.

        Ama aynı zamanda kendi değerleri doğrultusunda ülkedeki tutucu merkezidir.

        Sevmedi mi sevmez. Ağzınla kuş tutsan dönüp arkasına baktıramazsın.

        Bu duruşu hemen hemen her olay, her durum için geçerlidir.

        Geçmişte, siyasi rakiplerinin kente arsenikli su içirmekle suçladığı Aziz Kocaoğlu’na sahip çıkarken gösterilen sahiplenme refleksi de bu kentin karakterinden kaynaklanmıştır.

        Böylesi vahim suçlama ve suçlanan tarafın itirafına rağmen kentin, ‘Başkan da bizim, arsenik de bizim, su da bizim. Kime ne?’ mesajı aslında özellikle siyaseti dizayn edenler tarafından iyi okunması gereken bir dersti.

        Ne yazık ki adreslere ulaşamadı.

        Ve milletvekili listelerinin en garanti sıraları, yine ithal adaylar arasında paylaştırıldı.

        ***

        Adaylar sokağa indiği günden bu yana özellikle ithal isimlere gösterilen ilgiyi, bunların partilerine katkılarını ölçmeye çalışıyorum.

        Mesela AK Parti’nin lokomotif olarak İzmir’e sunduğu Bakan Veysel Eroğlu, partinin hedeflediği kararsızlar üzerinde en küçük bir etki yaratamadı.

        Gerçi bakan aşısı tutmuş olsaydı, 2011’de 2 icracı isim ve birbirinden parlak projelerle girilen yarışın birincisi olurdu AK Parti.

        Gördüğüm kadarıyla bu bölgede AK Parti’nin ilk sıralarında hedef kitle üzerinde en fazla etki yaratan isim Cemil Şeboy.

        Çünkü İzmir’in bir parçası.

        AK Parti’nin ithalleri ilgi görmüyor da, CHP’ninkiler görüyor mu sanki?

        Sokaktaki insanlar Selin Sayek Böke’ye saygı gösteriyorsa, sadece nezaketlerinden.

        Partiye, Tacettin Bayır’ın 10’da 1’i kadar bile katkısı yok.

        ***

        Aynı durum 2. Bölge için de geçerli.

        Ne parlak kariyeri, ne ekonomi bilgisi AK Partili İbrahim Turhan’ı kararsızlara kendisini sevdiremedi.

        Hele 5. Sıradaki Durmuş Boztuğ‘a ‘bu adamın burada ne işi var?’ yaklaşımı tam da daha sonraki dönemler için hazırlanmış bir ders gibi.

        Kerem Ali Sürekli ve Mehmet Bayındır olmasa, bu bölgede iktidar hedefindeki insanların yanından bile geçemeyecek.

        CHP’nin parlak CV’si ile vitrine koyduğu Zeynep Altıok ve eski bakan Zekeriya Temizel’e bakış bunlardan hiç farklı değil.

        Lider olmasına ve ön seçim yarışına girmesine rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun bile İzmir’den aday olmasını yadırgayan yapıdan farklı tepkiler beklemek mümkün mü?

        Söyleyeceğim, İzmir’de hiçbir parti İzmirli olmayan adaylarının ne siyasi kimlikleri, ne de parlak kariyerleri ile fazladan tek bir oy bile alamayacak.

        Çünkü görünen köy kılavuz istemez.

        Diğer Yazılar