Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son günlerde İzmir’de iki belediye başkanına yönelik müthiş bir linç kampanyası var...

        Biri, tramvay hattı yüzünden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na, diğeri de şu meşhur anıt meselesi nedeniyle Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’a yönelik.

        Sosyal medyada tramvay çalışmaları yüzünden Aziz Kocaoğlu’nu suçlayanlara şöyle bir göz attım.

        Çoğunluğu CHP muhalifi olmakla birlikte her görüşten insan var aralarında.

        Hat çalışmalarının neden olduğu trafik sıkışıklığı yüzünden söylemediklerini bırakmıyorlar.

        Eleştiri boyutunu aşıp hakarete uzanan söylemler bile var.

        Bir yerel yöneticiyi eleştirmek her kentlinin hakkıdır.

        Buna hiç bir itirazım yok.

        Yeri geldiği zaman kalemimi ve köşemi kullanarak Aziz Kocaoğlu’nu en çok eleştirenlerden biri de benim.

        Ama bu tramvay meselesinde Kocaoğlu neden eleştirilir hala anlamış değilim.

        Adamın elinde, tüm hatları bir gecede yerine konduracak sihirli bir güç olmadığına göre çalışmaların yaratacağı sıkıntılara göğüs germekten başka çere var mı?

        Pek çok kentte olduğu gibi hat bitip te tramvay çalışmaya başladığında bu refahını yaşayacak olan insanların eleştirilerini samimi bulmak mümkün olabilir mi?

        Bu konuda illaki eleştiri yapılacaksa, geçmiş dönem belediye başkanlarını hedef alalım; “neden bugüne kadar bu hizmeti getirmediniz?” diye.

        Yoksa çalışmalar yüzünden bir eleştiri yapmak, eleştiri sahiplerini gülünç duruma düşürmekten öte gitmiyor.

        *

        Kocaoğlu’nu linç kampanyası ne kadar komikse Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı anıt yüzünden yerden yere vuranların eleştirileri de bir o kadar komik.

        1972’de yapılmış, zamana meydan okuyamadığı için harabeye dönmüş “Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı”nın yerine yenisini yaptırma kararı verdiğinden beri bombardımana tutanların çoğu sosyal demokrat geçinen tipler.

        Pek çoğu da doğma büyüme Karşıyakalı.

        Karşıyaka’nın mis gibi tarih kokan yalıları bir bir yıkılırken seyreden insanlar bunlar.

        Hatta aralarında kat karşılığı konaklarını müteahhitlere veren ailelerin mirasçıları da var. Tarih yok olurken sus-pus olanların, 45 yaşındaki bir yapıya anlam yükleyip bir bardak suda kıyamet koparmalarına ben anlam veremiyorum.

        Hele hele yeni yapılacak anıtın projesini bile incelemeden feryat etmelerine hiç.

        Ama “amaç üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek” olunca, bunlar normal sayılmalı.

        Diğer Yazılar