Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanoğlu’nun jeotermal enerjinin varlığını keşfi, 190 yıl öncesine dayanıyor.

        Elin İtalyan’ı taa 1827’de sanayide kullanmaya başladığı bu kaynağı bugün ısınmadan tarıma, turizmden enerji üretimine kadar her alanda değerlendiriyor. Buzul adası İzlanda ise 1930 yılından bu yana jeotermal kaynaklar sayesinde iliklerine kadar ısınıyor. Bugün Amerika’dan Çin’e, Kanada’dan Almanya’ya, Romanya’dan Papua Yeni Gine’ye kadar dünyanın 72 ülkesinde ‘çevreci enerji kaynağı’ olarak, doğayı korumak adına kullanımı özendirilen ve giderek de yaygınlaşan önemli bir kaynak.

        Zira gelişen teknoloji ile yeraltındaki rezervlerden elde edilen sıcak su, yeniden kaynağına gönderilerek çevreye olası zararı tamamen ortadan kaldırılıyor. Dahası bu yöntemle rezervler de korunmuş oluyor.

        Atmosfere ve doğaya verdiği zarar nedeniyle, petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıt kullanımına savaş açan dünyanın en büyük çevre örgütü Greenpeace tarafından kullanımı desteklenen bir enerji kaynağı jeotermal...

        MİLLİ SERVET

        Bilim insanlarına göre jeotermal kaynaklar bakımından Türkiye dünyanın en zengin 7 ülkesinden biri. Hatta Avrupa’nın en zengini.

        Peki bu zenginliği yeterince değerlendirebiliyor muyuz?

        Nerede... Oysa hakkını verebilsek petrol ve doğalgaz ithalatı için ödediğimiz milyarlarca dolar ülkenin cebine kalacak. Elin Arap’ı, Rus’u değil bu ülkenin insanı zenginleşecek. Mevzuatların sağlıklı enerjiye ulaşmayı zorlaştırması, bürokrasinin yatırımları yavaşlatması bu ülkede sıkça yaşanan bir durum olduğu için belki hoş karşılanabilir. Ama kendilerini ‘çevreci’ olarak ilan eden bazı tiplerin jeotermal yatırımların önünü kesmek için yaptıklarına ne demeli? Teknolojinin doğru kullanımı, yatırımların dünyadaki örnekleri gibi çevreye sıfır zarar vermesi için mücadele etseler anlayacağım da, tamamen önünü kesmeye çalışmalarını bir türlü aklım almıyor.

        Çevreci olduklarını sanan bu tipler jeotermal kullanımına karşı son cepheyi Kuşadası’nda açmış. Bu turizm cennetini temiz enerji ile ısıtacak, turizmin 12 aya yayılıp ilçede refahın yükselmesini sağlayacak projeyi durdurmak adına ellerinden geleni yapıyorlar. Şimdi gel de, projeyi görmeden bilmeden başlatılan bu savaşı hoş gör... Hele bir de, bir tarihlerde Türkiye’de altın aranmasına karşı çıkan bazı çevre örgütlerinin dünya altın ticaretini elinde tutan Alman vakıflarından her ay binlerce dolar destek aldıklarını hatırlayınca... Hangi yeşili sevdiklerinden kuşku duyma...

        Diğer Yazılar