Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FUTBOL enteresan bir oyun. Hiç umulmadık sonuçlar alındığı gibi, beklenilmeyen anlar bir takımın geleceğini de belirliyor.

        Geçen haftanın en çok konuşulan karşılaşması şüphesiz derbi maçıydı. Bir gün önce G.Saray, Kasımpaşa’yı yenince gözler F.Bahçe- Beşiktaş maçına çevrildi. Beşiktaş’ın Avrupa’ya veda etmesi karşılaşmanın önemini bir kat daha arttırdı. Fenerbahçe kaybetse, şampiyonluk yarışından büyük ölçüde uzaklaşacaktı. Beşiktaş ise galibiyet halinde oldukça avantajlı bir pozisyon elde edecekti. Her iki takımın taraftarları da bu öngörülerle karşılaşmayı izledi.

        TAKIMI VE SEYİRCİYİ ATEŞLEDİ

        Ancak, hesapta olmayan bir Emenike olayı patlak verince maç öncesi yapılan hesaplar bir anda suya düştü. Ve maçın sonucunu da Emenike belirlemiş oldu. Eğer, Emenike formasını çıkarıp, sahaya terk etmese her iki takım da beraberliği “daha hayırlı” görüp yan gelip yatacaklardı. Bu nedenle Fenerbahçe takımı ve taraftarı Emenike’ye teşekkür borçludur. Çünkü, takımı motive etmiş, Beşiktaş’ın bütün gardını düşürmüş, dengeleri bozarak yürüyen takımına hayat öpücüğü vermiştir. İşte, bu kırılma anıdır. Ve Fenerbahçe’ye maçı kazandırmıştır.

        MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ

        Şimdi en çok tartışılan Emenike sorununa gelelim... Sezon başından bu yana Fenerbahçe’de ne yazık ki bir sıkıntı var. Nedir bu sıkıntı? Forvet elemanlarının gol atmadaki beceriksizlikleri. Net biçimde istatistik olarak görünen bu tablo içinde neden Emenike ön plana çıkıyor da öteki forvet oyuncuları bu denli ağır eleştirilmiyor. Üstelik, Emenike bir santrfordan çok, top taşıyan kenarda oynayan, forvetle bire birde hızı ve gücüyle müthiş işler yapan rakibin dengesini bozan bir çizgi oyuncusu. Kısacası Emenike ceza yayı içinde bilinen klasik bir golcü değil. Durum böyle olduğu halde niye takım bir yana Emenike bir yana sorusunun yanıtı aslında açık ve nettir.

        Nedir diye baktığımız da ortaya çıkan sonuç oyun sisteminde yatmaktadır. Sarı- Lacivertliler’in oyun anlayışı ve taktiği artık herkes tarafından ezberlendiği gibi sağ ve sol beklerin bindirmeleri ve yaptığı ortalarla sonuca gitmek şeklindedir. Orta alandan hızlı çıkamayan ve yan pas şampiyonluğunu kimseye bırakmayan Fenerbahçeli oyuncular özellikle orta alanda pas yapmak için dikine oynamak yerine, kendi eksenleri etrafında dönmek ve Caner ya da Gökhan’ı beklemektedirler. Bu bir oyun anlayışıdır. Sonuç da alınmaktadır. Saygı gösterilmeli. Ancak, işler ters gittiğinde bu sistemin dışına çıkacak bir farklı taktik ne yazık ki bugüne dek uygulanmamıştır. İşte, bu sistem içinde Emenike’nin yeri yoktur. Başarılı olması da beklenemez. Bir oyuncuya göre sistem kurulamayacağına göre bu saatten sonra Emenike’den yararlanmak hayal olur. Kaldı ki, yaptıkları ile zaten kendi sonunu hazırlamıştır.

        AH BİLİC VAH BİLİC

        Beşiktaş’ın Teknik Direktörü Slaven Bilic insan olarak taraftarın çok sevdiği bir kişilik. Sempatik bir kişiliği ve ideolojik bir duruşu var. Fakat, Avrupa Kupası maçlarında ve derbilerdeki tutumu taktik anlayışı, oyunu okuma zafiyeti, herkesi olduğu gibi beni de hayal kırıklığına uğratmıştır. Sahaya sürdüğü takımlar, oyuncu seçimi Beşiktaş’a çok şey kaybettirmiştir. Genç ve çok koşan bir takıma sahip olması aslında büyük bir avantajdır. Üstelik, ligdeki her maçını göçebe gibi ayrı ayrı şehirlerde de oynaması öyle kolay bir iş değildir. Tüm bunlara karşın, Bilic daha mantıklı bir kadro yapısı ve oyun anlayışı ile en azından derbiyi kazanabilirdi. Tıpkı Brugge karşılaşmasını kazanabileceği gibi...

        MİLLİ MAÇ MI VAR?

        Hafta sonu Hollanda ile deplasmanda önemli bir sınav vereceğiz. Ne yazık ki, derbiler ve sahalarda yaşananlar milli maçı unutturdu. Aslında yazılacak çok şey var. Volkan meselesi. Ömer Toprak’ın söyledikleri. Neden, Egemen’in kadroya çağrılmadığı... Önce şu maçı yüzümüzün akıyla bir atlatalım...

        Diğer Yazılar