Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fenerbahçe’nin kupada Beşiktaş’ı elemesinden çok, oyun içinde yaşanılanlar konuşuluyor. Erken bir kupa derbisi yaşandı. Çeyrek final öncesi iki büyük takımın karşı karşıya gelmesi ilginçti. Tıpkı, M.BaşakşehirGalatasaray maçı gibi.

        Kupa fikstürünü hazırlayanların, konuyu bir kez daha gözden geçirmeleri gerekir. En azından önümüzdeki sezon yine böyle erken finaller yaşanmasın. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray gibi büyük takımların yarı finale kadar çıkması, final oynaması kupayı daha anlamlı kılar. İzleyenin de, takımların da motivasyonunu en üst seviyeye çıkarır.

        Şimdi dönelim kupa derbisine... Ligde kötü sonuçlar alan Fenerbahçe neredeyse can çekişiyor. Son lig maçında Kayserispor’dan fark yemiş. Taraftarının güvenini kaybetmiş, şampiyonluktan tamamen uzaklaşmış bir ruh halinde. Üstelik yöneticiler, futbolcuları ve teknik adamları hedefe koymuş. Neresinden bakarsanız bakın işler çok kötü. Tek şansları Beşiktaş’ı eleyip kupada devam etmek. Bunun için ellerinden gelecek her şeyi yapacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerekirdi.

        Futbol yorumcuları, taraftarlar, ilgiliilgisiz pek çok kişi aynı görüşte birleşmişti. “Fenerbahçe, Beşiktaş’ı yener...” diye. Öne sürülen savlar da üç aşağı beş yukarı benzerdi. Ligde umudunu yitiren Sarı- Lacivertliler’in, ‘ölüm kalım maçıydı’ Beşiktaş karşılaşması.

        Öncelikle bilinen bir şey var ki, o da gerilimli ortamları en iyi değerlendiren kulüp Fenerbahçe’dir. Yıllarca, Trabzon ve Galatasaray’a karşı tansiyonu yükselterek karlı çıktılar. Bunu eleştirebilirsiniz. Fakat, eğer kazanmak istiyorsanız elinizdeki tüm kozları ortaya koymak hiç de mantıksız değil. Tıpkı, Beşiktaş maçında olduğu gibi. Rakibi kızdır, top yapmasını engelle. Sinirlenen futbolculara karşı soğukkanlılığını koru, fırsatını bulduğunda gol yapmaya çalış...

        Tüm bunlar tamam. Futbolun içinde olan şeyler. Fakat, karşılaşmanın kaderini değiştiren 3 adamı unutmamak gerekir. Çünkü sonucu onlar belirledi. Van Persie, Şenol Güneş ve Ali Palabıyık.

        VAN PERSİE ŞAŞIRTTI

        Fenerbahçe’ye geldiğinden bu yana bir türlü ‘dikiş tutturamayan’ Hollandalı yıldız tüm kredisini tüketmişti. Arka arkaya iyi oynadığı maç yok gibiydi. Çoğunlukla sakattı. Ya da hocasıyla kavgalıydı. Büyük bir umut olarak alınmıştı. Ne var ki, taraftar bile “Yeter artık, gönderin...” demeye başlamıştı. İşte böyle bir atmosferde Beşiktaş maçı Van Persie’nin son virajıydı. Kimsenin beklemediği ‘profesyonelliğin hinliğini’ gösterdi. Maçın başından sonuna dek rakiplerini kızdırdı. Tosic’i oyundan attırdı. Üstelik bir de gol atarak, gecenin kahramanı oldu. Ayrıca, elini şortunun içine sokarak yaptığı hareket ‘kötü niyetli olduğunun’ bir göstergesi olarak kayıtlara geçti.

        ŞENOL GÜNEŞ NİYE ÇILDIRDI?

        Futbol felsefesi, oyunu okuyuşu, gittiği her takımı bir çıta üste çıkarma, genç oyuncuları kazanma gibi birçok özelliği taşıyan bir teknik adam. Üstelik, Türk Milli Takımı’nı dünya 3.’sü yapmış. Tartışmasız, ülkemizin en iyi çalıştırıcılarından. Fakat, nedendir bilinmez. Duygularına hakim olamadı. Kendini frenleyemediği gibi futbolcularını da motive edemedi. Fenerbahçe’nin, düşündüğü gibi oynayacağını bile bile ‘tuzağa düştü’. Rakip oyuncunun boğazına sarılacağına, kendine sormalı “Ben ne yaptım?” diye. Tarihi bir farkla kazanacağı maçı, sinir harbine sokup heba etti. Çok mu zordu oyuncularını “Sakin oynayın, sadece futbolu düşünün, oyuna gelmeyin” diye motive etmek.

        PALABIYIK’A BÜYÜK GELDİ

        Karşılaşmanın hakemi Ali Palabıyık baştan sona hatalıydı. Bu maç Ali Palabıyık’a büyük geldi. Tosic ile Van Persie’ yi birlikte atmalıydı. Fenerbahçe’nin bal gibi golünü iptal etmesi yanlıştı. Kartları geç kullandı. Atılan golde ofsaytı kaçırdı. Aslında Palabıyık, daha maç başladığında ipleri elinden bırakmıştı...

        Diğer Yazılar