Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Almanya ve Rusya maçlarının benzerini Sırbistan karşılaşmasında da yaşadık.

        Oynadığımız 3 maçın ilk 45 dakikası çok kötü, ne yaptığını bilmeyen bir takım vardı sahada. İkinci yarılar ise farklı bir reaksiyon gösterdiğimiz anlar yaşadık.

        Sırbistan’ı yenmek zorundaydık. Bu duygu ile maça başladık. Ne var ki, 7 günde 3 maç oynamak futbolcuları doğal olarak olumsuz yönde etkilemiş. Yorgunluk çok net olarak görüldü.

        Karşılaşmaya coşkulu başlayamadık. Durgunduk. Sırplar bize göre daha istekliydi. Uzun topları iyi kullandılar. Savunma arkasına kaçtılar. Hava toplarında etkindiler. Fazla top kaybı yaptık. Dönen topları kazanamadık. İkili mücadelelerde etkisiz kaldık.

        Özellikle ilk yarı oyuna ortak olamayışımız, çabuk pes etmemiz takım bütünlüğünü bozdu. Ayakta kalan bir tek Merih vardı. 90 dakika harika bir performans sergiledi. Çizgiden çıkardığı top yenilgiyi önledi. Tek başına rakip forvetlerini durdurmaya çalıştı.

        Burada en büyük sorun, Çağlar ve Ozan Kabak’ın olmayışıydı.

        Mahmut, daha sonra ise Okay’ın stoperde başarılı olamayışı sıkıntı yarattı.

        Savunmadaki soruna sığınmak elbette doğru değil. Asıl sorun, kendi oyun felsefemizi bir türlü tam olarak sahaya yansıtamayışımız oldu.

        Geriye düştükten sonra çok daha fazla enerji ortaya koyarak beraberliği sağlamak ilginçti elbette. Oysa, son bölümde gösterdiğimiz mücadeleyi oyunun geneline yayabilsek çok farklı bir sonuçla maçı bitirebilirdik.

        Yorgunluk takımın genelinde hissedildi. Bu noktada sorunu çözecek isim elbette Şenol Güneş’di. İkinci yarıyla birlikte hamleler bekledik. Oyunu tutabilecek, bireysel özelliklerini sahaya yansıtacak isimlere ihtiyaç vardı. Şenol hoca nedense, yorgun takıma dinamik oyuncuları monte etme konusunda cimri davrandı.

        Rusya maçının ikinci yarısında üstün performans gösteren takımı bozmak istemedi belki. Ancak, takımın yeni bir güce ihtiyacı vardı.

        Rakip Sırbistan, fizik olarak çok iyi bir takım. Bu tür takımlara karşı ayağa top yapabilen, adam geçen oyunculara ihtiyaç olduğu bir gerçek.

        Açıkçası, Şenol Güneş oyunculardan daha çok yorgundu.

        Elbette şaşırdık. Hatta hayal kırıklığı yaşadık. Kazanabileceğimiz bir maçı berabere bitirmek üzdü hepimizi.

        Şurası bir gerçek ki, genç bir takıma sahibiz. Milli Takım bu özelliği ile umut veriyor. Gönül isterdi kazanalım... Şimdi önümüzde iki maç var. Kazanmak zorundayız. Kazanmanın yanı sıra Rusya ile Macaristan’ın puan kayıplarını da bekleyeceğiz.

        Dileriz, her maçı ikinci yarılara bırakmadan sonuçlandırırız. İyi bir takıma sahibiz. Şenol Güneş, biraz daha cesaretli olursa işler daha da kolaylaşacak.

        Bir başka ilginç not ise, localar dışında seyircinin sahaya alınmayışı oldu. Rusya karşılaşmasında taraftarların tribünde olduğunu gördük. UEFA yüzde 30 oranında seyirciye izin vermişti. Biz de bunu deneyebilir miydik?

        Taraftar olsa, sonuç çok daha farklı olabilirdi…

        Diğer Yazılar