Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TOLGA Çevik, Cengiz Bozkurt ve Melis Birkan’ın yanı sıra Tolga Çevik’in çocukları Tan ve Tuna’nın rol aldığı ‘Sen Benim Her Şeyimsin’, bana ‘Hayat Güzeldir’i hatırlattı bir parça. Film bir Meksika uyarlaması ama işte Meksika’da da olsan Japonya’da da olsan, hayalini kurduğun baba çocuk ilişkisi her yerde aynı ve kalbine dokunuyor. Baba ile çocuk arasında, göbekbağı gibi fiziksel bir bağ olmasa da, görünmez bir bağ var ve yetişkinlikteki rotamızın büyük kısmını işte bu bağ çiziyor.

        SANATÇI AİLENİN ÇOCUKLARI

        Tolga Çevik, özel hayatında da çocukları ile ilişkisine özenerek baktığım bir isim. Filmin bir yerinde, kızı ile yaşadığı evi nasıl dekore ettiğini göreceksiniz. Bence her anne baba o dekorasyonu görmeli ki o ev aslında Çevik’lerin evinin bir benzeri. Babaları Tolga Çevik’in yanı sıra dayılarının da Cem Yılmaz olduğunu düşünürsek, hem anne hem baba tarafından genleri sanatla yoğrulmuş Tan ve Tuna filmdeki oyunculuk başarılarıyla beni hiç şaşırtmadı.

        TEK BİR SAHNE

        Ama beni çok şaşırtan başka bir isim odu. Ailesinin her bir ferdini yaratıcılıkta ve sanatta perde arkasından sonuna kadar destekleyen ama kendisi göz önünde olmak istemeyen Özge Çevik, tüm ailenin kamera karşısında olduğu bu filmde yüzünü ilk kez ve minicik bir ‘anne’ rolü ile göstermiş. Böylece ortaya dört dörtlük bir ‘aile filmi’ çıkmış. Çok ağladım ben, haberiniz olsun...

        ‘Dönerse Senindir’in pazarlama başarısı

        DÜN kimin sosyal medya hesabına baksam başrollerini Murat Boz, İrem Sak ve Yasemin Allen’in paylaştığı, Erol Özlevi’nin yönettiği ‘Dönerse Senindir’ filmini konuşuyordu... Ben bu satırları yazarken henüz galası bile yapılmamış filmin bu kadar çok konuşulmasının sebebi, pazarlama stratejisi! Filmin yapım şirketi TAFF Pictures gala davetiyesinin yanında bir de ‘Ayrılık Sonrası Depresyon Kiti’ yolladı ve binlerce lira verse film adına yapamayacağı reklamı yaptı. Gün boyu gazeteciler, radyocular, blog yazarları vs. sosyal medya hesaplarında depresyon kitinin içinden çıkan ‘acil durum malzemeleri’nin fotoğraflarını paylaştı. Ayrılık sonrası en iyi ilaç olan ‘Zaman’, ayrılık sonrası dinlenecek şarkılar listesi, mendil, çikolata kavanozu, uyku bandı ve Murat Boz’un film boyunca üzerinden çıkarmayacağı hırkayı koymuşlar kitin içine. Bana da geldi kit, umarım “Bunu giyip rahat rahat üzülebileceğiniz pozisyonda koltuğunuza yerleşin” dedikleri o hırkayı giymek kısmet olmaz...

        Eşinin yerinde olsam...

        BURAK Yılmaz otomobilini belediye otobüs durağına park etmiş, doğru mu? Otobüs şoförü de Burak Yılmaz’a ve lüks cipine rağmen otobüste bulunan ve gördüğüm kadarıyla hepsi 60 yaşın üzerinde olan yolcuları indirmeye çalışıyor. Pek tabii Burak’ın cipi nedeniyle durağa giremiyor, yolcuların hayatı tehlikeye giriyor. Bu arada Burak bir hışım içinde yolcu bulunan otobüse dalıyor, şoförün üzerine yürüyor. Şoför de manyaklar gelip saldırmasın, mesela şemsiyeyle kafasına vurmasın diye kendisini korumak için yanında tuttuğu sopayı göstererek Burak’ın saldırısını engelliyor.

        SOPA OLMASA VURACAK MI?

        Sopayı gören Burak Yılmaz otobüsten aşağı iniyor ama bu arada da küfre devam ediyor. Aşağıda üç beş kişi kendisini zor bela tutuyor. Günün sonunda, bu görüntüler sosyal medyaya düşünce Burak’a hiçbir şey sorulmuyor ama şoför küt diye işten çıkarılıyor! Ben, Burak Yılmaz’dan şiddet gördüğü iddiasıyla ayrılmak için mahkemeye başvuran eşi İstem’in yerinde olsam bu görüntüleri de mahkemeye delil olarak sunarım. Ve derim ki: “Daha önce bu adam bana şiddet uyguluyor demiştim ve rapor almıştım ya, işte kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Bu adam öfkesini kontrol edemiyor. Üstelik böyle gözü döndüğünde onu tutacak kimse olmuyor etrafımda. Eh bende de sopa olmayınca, varın gerisini siz düşünün...”

        Diğer Yazılar