Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HT Masa olarak Seda Sayan ile yaptığımız yeni yıl röportajını dün gazetede okumuşsunuzdur. Yerimiz sınırlı olduğu için konuştuğumuz her şeyi detaylı yazamadık, ancak mahalle baskısıyla başlayan ve bugün sosyal medya baskısı olarak karşımıza çıkan olgu, gündemimizin ana konularından biriydi.

        Beni en çok endişelendiren, sözünü esirgemeyen, doğru bildiğinden asla taviz vermeyen Seda Sayan’ın, “Sosyal medyada artık fikrimi beyan edemiyorum” açıklaması oldu. Sayan bile, “Şunlarla uğraşacağıma susayım daha iyi” diyorsa, açtıkları sahte-gizli sosyal medya hesaplarıyla özellikle de ünlü isimlere dünyayı dar edenler amaçlarına ulaşıyor demektir.

        SALDIRGAN ÇÜNKÜ…

        Sayan ile uzun uzun şunu konuştuk aslında. Nasıl olur da sadece ünlü olduğu için biri ona ‘elbiseni beğenmedim’, ‘yanındaki hiç yakışmış mı’, ‘çirkinsin’ gibi yorumlar(!) yazabilir, bu hakkı kendisinde nasıl görebilir, bu vasatlığı nasıl ‘düşünce özgürlüğü’ sanabilir ve nasıl salt kötülük yapmak için hazır olda bekleyebilir diye…

        YALVARIRIM BENİ GÖRÜN

        Alain de Botton kitabında şöyle yazmıştı: “İnsanların başkalarını incitme kapasitesi onlardan uzaklaştıkça, gözlerinin içine bakma zorunluluğu olmadıkça katlanarak artar.”

        Yine aynı kitapta bir başka bölüm ise şikâyetçi olduğumuz bu durumun net bir açıklaması: “Üyelerinin çok büyük bir kısmının muntazaman hor görüldüğü bir toplumda hem şiddetli şöhret arzuları ortaya çıkacak hem de şöhreti elde etmiş kişilere yöneltilen iğneleyici, kindar ve şizofrence saldırılar patlak verecektir.”

        Kötülükten beslendiğini söylediğimiz bu saldırgan grup eğer önce aile sonra da toplum içinde sevgi-saygı görseydi karşımızda çok farklı bir profil olacaktı. Ancak maalesef insana değer veren bir dünyada yaşamıyoruz.

        Değer görebilmek için her birimiz farklı yollar seçiyoruz. “Yalvarırım beni görün, bakın ben de buradayım” demek isteyen fakat bir vasfı olmayanlar ise sesini duyurmanın yolunu sosyal medyada tıpkı Botton’un söylediği gibi iğneleyici, kindar ve şizofrence davranmakta buldu.

        Diğer Yazılar