Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ALİŞAN’IN evliliği memleket meselesiydi ancak düğünü ‘beklediğimize’ değdi… İstanbul’un büyük otellerinden birinin balo salonu, masadan tavana kadar en ince ayrıntısına kadar düşünülüp süslenmiş. 900 kişilik düğünde eskilerin tabiriyle, gerçekten bir kuş sütü eksik. (Tek bir konuda itirazım var, şu süsleme işini yapanlar masalara insan boyu kadar şamdan, içine de kol boyu kadar mum koyma inadından vazgeçsin. Bırak sahneyi, karşındakini bile göremiyorsun.)

        Nikâhtan yarım saat önce otelin koridorunda karşılaştık Alişan-Buse çiftiyle. İkisi de çok heyecanlıydı. Buse bu ilişkide ipleri eline almış, her şeyi o yönlendiriyor. Alişan’ın da işine geliyor bu durum. Nasılsa Buse hallediyor diye kafası rahat…

        MASALAR TEK TEK ALTINLAR BEŞ BEŞ

        Nikâh, planlanandan bir saat geç başlıyor. Nikâh şahitleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve çiftin yakın arkadaşları.

        İlk dansın ardından Alişan ve Buse teker teker masaları gezerken altınlar beşer beşer takılıyor.

        Orhan Gencebay’dan Hakan Altun’a, Erkan Petekkaya’dan Gökhan Tepe’ye pek çok sanatçı orada. Pek tabii Alişan’ın ‘gudu’su Çağla Şikel de… Yemek müziği bitince sahneye Seda Sayan çıkıyor. O sırada halay çekenlerin başından aşağı dolarlar yağıyor. Dolarlar kaçlık göremiyorum ama balya balya atıldığına şahidim. Sayan’ın ardından davetli sanatçılar ikişer şarkı seslendiriyor, Buse de eline mikrofonu alıp Alişan’a ‘Teşekkür Ederim’ şarkısını söylüyor. Bu ilan-ı aşk karşısında misafirler duygulanıyor.

        SANKİ FENERBAHÇE EVLENİYOR…

        Alişan sürekli sesi kontrol eden masanın başına gidiyor, canı sıkkın, ses düzeninden memnun değil. Plakçısı Deniz Erdem, ona buranın bir konser salonu olmadığını, düğünün tadını çıkarmasını, ince ayarları kimsenin umursamadığını söylüyor ama nafile… Alişan en az üç kere daha sese müdahale ediyor, sonra pes edip halay başı oluyor.

        Düğün pastası salona Fenerbahçe Marşı ve bayraklarıyla giriyor. Koyu Fenerbahçeli Alişan diğer takımları tutan dostlarından özür dileyip, “Bugün benim günüm” diyor, alkış alıyor. Biri bir masadan Galatasaray bayrağı sallıyor. Kahkaha atılıyor. Sonra yine kapılar açılıyor ve bu kez ellerinde trompetleri, kafalarında rengârenk peruklarıyla bir şov grubu giriyor içeri, içerisi karnaval alanına dönüyor.

        DÜĞÜN PASTASI AĞIR MIYDI BİRAZ?

        Saatler gece yarısını geçiyor. Alişan düğünün after partisinin başladığını sahneye Fatih Ürek’in çıkacağını ve sabaha kadar eğleneceklerini ilan ediyor. Etrafa bakıyorum, salonun üçte biri bile boşalmamış daha… Alişan ve Buse’nin enerjisi konuklara da geçmiş, kimsenin gidesi yok ama bizim masa artık kalkmak zorunda…

        Daha otelden ayrılmadan düğün dedikodularına başlıyoruz. “Buse’nin ikinci giydiği gelinlik ne güzeldi”, “Ne takı takıldı ama…”, “Ne iyi ettiler bu kadar eğlenerek”, “Onlar konuklara değil, konuklar onlara uyum sağladı”, “Bir de Alişan’a cimri derler, gördünüz düğünü.” E, misafir mutluluğu da buraya kadar. Âdet yerini bulsun diye bir şeyden de şikâyet etmeliyiz, neye çamur atalım acaba düşünürken kızlardan biri koyuyor son noktayı: “Ya düğün pastası ağır mıydı biraz? Midem bir kötü oldu…” Kahkahalarla otelden ayrılırken hepimiz aynı şeyi söylüyoruz: Allah mutluluklarını daim etsin…

        Diğer Yazılar