Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son günlerde kendimi gitgide zamanında almış olduğum siyaset bilimi eğitiminin temel teorilerine dönerken buluyorum. Hayatın anlamını sorguladığım günleri geçtim, demokrasi nedir, temsil ne anlama gelir, adalet nedir gibi temel kavramları tekrar gözden geçirmekteyim. Yaşadığımız günlerde sadece bizim ülkemizde değil, nereye bakarsam bu sorgulamaların çok yaygın olduğunu görüyorum. Mesela bakınız Brexit sonrası İngiltere veya Trump’ın seçilmesinin ardından Amerika...

        HİÇ YAKIŞMADI

        Pekçoğumuz gibi ben de şu anda Meclisimizdeki anayasa tartışmalarını üzüntü içinde izlemekteyim. Yanlış anlaşılmasın, maddelerin tartışılması, Türkiye’nin geleceğinin masaya yatırılması çok önemli ama bu konular kadar hangi üslupla yapıldığı ve farklı milletvekillerimizin birbirlerine davranışları da en az maddeler kadar önemli.

        Netice olarak Meclis’te bizleri temsil ederlerken, hangi partiye ait olurlarsa olsunlar, ısırmak, boğmak, saksı atmak, hakaret etmek ve an itibariyle nerede olduğu tespit edilemeyen 15.000 TL’lik bir mikrofonun yerini değiştirmek milletvekillerimize hiç yakışmadı.

        Keşke şiddet tartışmaların bir parçası olmasaydı.

        Öyle gözüküyor ki anayasayla ilgili son karar referandum aracılığıyla halka bırakılacak. Son günlerde farklı ülkeler tarafından daha sık kullanılan referandumlar gerçek demokrasi midir veya hangi koşullar altında gerçek demokrasiyi temsil ederler? 2016 yılında İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasını onaylayan Brexit referandumu sonrası bu konuyla ilgili çok şey yazıldığından sizlerle yapılan analizlerin bir kısmını daha verimli bir referandum süreci geçirmemiz için paylaşmak istedim.

        Öncelikle, 2016 yılını anarken referandumların yılı olarak da anmak lazım. Benim tespit edebildiğim küresel çapta en az 28 tane referandum yapılmış. Bunlardan en fazla ilgi çekenleri: Brexit, Kolombiya’daki barış anlaşması, Macaristan’daki mültecilerin durumu, Tayland ve İtalya’daki anayasa referandumları. Ekonomist dergisinin bir haberine göre 1970’li yıllarda Avrupa’da yılda en fazla 2 referandum yapılırken, artık ortalama 8 tane yapılmakta.

        SÜREÇ İYİ YÖNETİLMELİ

        En fazla ilgi gören referandum sonuçlarına göre İngiltere AB’den ayrılma kararı aldı, Kolombiya’daki halk barış anlaşmasını reddetti, Macaristan seçmenleri göçmen alımına dur dedi, Tayland’da da demokratik özgürlükleri kısıtlayan bir anayasa kabul edildi.

        Bu arada Kolombiya’da reddedilen barış anlaşmasının mimarlarından Başkan Juan Manuel Santos Nobel barış ödülünü kazandı.

        Yani bu kısa listeden anlayacağınız üzere eğer referandum süreci iyi yönetilemezse sonuçların her zaman ülkenin çıkarlarının doğrultusunda gelişmeyeceği. DEVAMI YARIN

        Diğer Yazılar