Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        20 Ocak sonrası Donald Trump’ın resmen ABD’nin 45. başkanı olmasıyla birlikte Amerikalılar kendilerini alışık olmadıkları bir düzenin içinde buldular. Trump’ın ardı ardına imzaladığı başkanlık kararnamelerinde kampanya sürecinde hedef aldığı iki grup özellikle nasibini aldı: ABD’nin sınır komşusu Meksika ve şu anda 7 Müslüman ülkeyi etkileyen vize kısıtlamaları. Son 10 gün eğer bir göstergeyse, Trump ayrımcılık ve nefret söylemiyle dolu kampanya sürecinde vaat ettiklerinin arkasında duracak gibi gözüküyor. Trump’ın ilk hedefi güneydeki sınır komşusu Meksika oldu. Uzun zamandır ABD-Meksika arasında yapılan ticari anlaşmaların ABD’de işsizliğe sebep olduğu ve Amerikan işlerinin Meksika’ya kaydığı algısı yaratıldı.

        Aslında Meksika bu tür anlaşmalardan tam istediğini bulamadı ve ABD’nin ucuz fason üreticisi haline geldi. Ancak Trump’ın seçilmesini sağlayan seçmen de tam da bu tür işleri yapan ve işsiz kalan gruplardan.

        Kolay olmayacak

        Daha teknolojik ürünleri üreterek farklı sektörlerde kendini geliştiren ABD zamanla ucuz işçilik gerektiren sektörlerden uzaklaştı. Elbette bu sektörlerde çalışanların tekrar işgücüne katılımları kolay olmayacak ancak ekonomisini koruyan bir ABD pazarı da diğer ürünlerini pazarlamakta sıkıntı çekebileceği için korumacı politikalar uzun dönemli çözümler değildir. ABD’yle olan 3000 km üzerindeki sınırı kaçak geçerek ABD’ye yasadışı giren bazı Meksikalılar düşük ücretli işlerde sigortasız ve güvencesiz çalışarak ucuz işçiler için yaratılan bir talebi karşılamakta. Yapılan araştırmalar bu göçmen işçilerin aslında ABD’in ekonomik büyümesine katkıda bulunduğunu göstermekte.

        Yine Trump seçmenleri arasında olan işsiz ve ırkçı gruplar kendi durumlarından dolayı Meksika’lılara tepkililer. Buna çözüm olarak Trump da kampanya sürecinde bahsettiğinde çoğu kişinin saçma bulduğu ABD-Meksika arasında bir duvar yapılmasını geçen hafta bir başkanlık kararnamesiyle en azından fikir olarak somutlaştırdı. Duvarın maliyetini de Meksika’nın ödemesini talep ettiği için Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto ABD’ye yapacağı geziyi iptal etti. Duvarı hiçbir koşulda karşılamayacağını belirten Meksika’ya Trump ticari tarife uygulayarak deli duvar fikrini finanse etmeyi düşünmekte. Hayaldi, gerçek oldu sadece bizim coğrafyaya has değilmiş meğer.

        Hedef alacağı netleşti

        Gelelim Trump’ın nefret söyleminden nasibini alan diğer gruba. Trump uzun zamandır İslamofobik bir söylemle politik gündemde dehşet saçsa da bir aday olarak seçilene kadar herşeyi söyler sonra değişir anlayışı hakimdi. Geçtiğimiz hafta Trump’ın açık bir şekilde Müslümanları hedef alacağı netleşti.

        Yeni bir kararname ile 7 ülkeden gelen vatandaşların (ki bu ülkeler çoğunlukla Müslüman) ABD’ye girişleri yasaklandı ve göçmen kabulü askıya alındı (özellikle Suriyeli göçmenler). Bu yeni karar sadece ABD dışındakileri değil, bu ülkelerin vatandaşı olup da çifte vatandaşlık veya yeşil kart sahibi olanları da etkiledi. İslam’le terörü sürekli bağdaştırmaya çalışan bir ABD Başkanının Orta Doğu’da, ve özellikle Suriye’deki durumda nasıl bir arabulucu olabileceği merak konusu.

        Daha da ötesi İslamı böyle yorumlayan bir ABD liderinin Türkiye ve bu coğrafyada bulunan diğer ülkelerin liderleriyle nasıl uzlaşacağı veya birlikte çalışacağı da tam bir muamma.

        Açık bir şekilde Müslümanları hedef alan böyle bir tutum tabii ki farklı bağlamlarda ezilen Müslümanların sesi olmayı hedefleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan için kişisel bir problem olacaktır. Bu konuyla ilgili Trump yönetimiyle zaman zaman problemler yaşamasını bekleyebiliriz.

        Trump gibi bir lider için Türkiye model bir Müslüman ülke mi olacak yoksa tüm Müslümanlar aynı kefeye mi konulacak hep birlikte göreceğiz. Ancak şunu söylemek mümkün, barış ve huzura giden yolda nefret söylemi ve korumacılığa yer yoktur...

        Diğer Yazılar