Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta Ankara’da katıldığım Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen Üniversiteler Kadın Araştırma Merkezleri toplantısıyla ilgili izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

        2015 yılında YÖK üniversitelerde cinsel taciz ve saldırıyla mücadeleyi de hedef aldığı toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine bir tutum belgesi yayınladı ardından da başında Kocaeli Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu’nun bulunduğu Akademide Kadın Çalışmaları Birimini kurdu. Peki, üniversitelerde kadın araştırmaları anlamında İzmir olarak neredeyiz? İzmir akademik anlamda kadın araştırma merkezleri açısından çok çalışmaları olan ve köklü bir tarihe sahip bir şehir.

        ARAŞTIRMA VE UYGULAMA

        Kentimizde şu anda aktif olan 4 tane üniversite kadın çalışmaları araştırma ve uygulama merkezi (ya da kısaca KASAUM) bulunmaktadır, kuruluş yıllarıyla bunlar: Türkiye’nin öncü merkezlerinden olan Ege Üniversitesi EKAM (1996), vakıf üniversitelerinde ilk merkezlerden biri olan (ve benim de Merkez Müdürü olarak görev yapmakta olduğum) İzmir Ekonomi Üniversitesi EKOKAM (2009), YÖK toplantısında örnek 2 KASAUM’dan biri seçilen Dokuz Eylül Üniversitesi DEKAUM (2009), ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İKÇUKAM (2013). Farklı üniversitelerde olsak da belirli aralıklarda diğer merkez üyeleriyle bir araya gelip hem akademik olarak ortak çalışmalar hem de 8 Mart gibi günlerde ortak etkinlikler düzenlemekteyiz ve deneyim paylaşımı yapmaktayız.

        Pek çok ilimizde olmayan bir dayanışma merkezlerimiz arasında bulunmaktadır. YÖK’te yeni kurulan Akademide Kadın Çalışmaları Biriminin 7 kişilik komisyonunda da Ege Üniversitesi EKAM’ın Müdürü Prof. Dr. Konca Yumlu bulunmakta. Yani İzmir bu konuda hem aktif hem de kurumsal yapılarda temsil edilmekte.

        YÖK’ün kadın çalışmalarıyla ilgili bir toplantı yapması çok önemlidir. Gerek akademik araştırma, gerek akademik personel ve üniversite yaşamı olarak toplumsal cinsiyet eşitliği ancak tüm kurumlar tarafından desteklenirse var olabilir.

        erkek öğrencilerin eğitimi

        Kadın çalışmalarıyla ilgili kurumsal bazı ilerlemeler olsa da önemli olan eksikliklerimizi görüp kendimizi daha iyi bir konuma getirmek olduğunu düşünüyorum.

        Bu anlamda toplantıda en ilgi çeken eksikliklerimizden bazıları: akademik olarak kadın çalışmalarının teorik boyutuna hakim akademisyen eksiği, erkek öğrencilerin eğitimi, yapılan projelerin yaygınlaştırılmaması, üniversite yönetiminde kadınların yeterince yer almaması. DEKAUM Müdürü Doç. Dr. Özlem Belkıs’ın konuşmasında da değindi, kadın çalışmaları zengin bir tarih, metodoloji ve terminolojiye sahip ancak bu merkezlere bu bilgilere sahip olmayanlar atanırsa uzun dönemde akademik araştırmalar ve bu konudaki bilgi birikimini yanlış etkilenmekte.

        Açıkcası merkezlere alana hakim personel atanmazsa bu merkezlerin içleri boşaltılabilir, buna da çok dikkat etmemiz gerekiyor. İsim olarak var olan ama yetkinliği olmayan yerler olmamaları için mücadele etmemiz gerekmekte.

        YÖK’te yapılan bu tür toplantılar aslında bizler için sadece bir başlangıç. Üniversitelerimizde gerçek toplumsal cinsiyet eşitliğini istiyorsak öğrencilerimizden başlayarak üniversite ortamında bulunan tüm bireylere bu anlayışı alanda eğitim almış akademisyenlerin farklı projeler ve eğitimlerle anlatması şart. Toplumsal cinsiyet çalışmaları sadece kadınları veya kız öğrencileri ilgilendiren bir durum değildir. Bu bağlamda KASAUM’lar sadece akademik araştırma yapan birimler değil, akademi içinde de algıları değiştiren birimler olmalıdır.

        Diğer Yazılar