Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta memleketin ağır gündeminden biraz kopalım, gülelim eğlenelim diye arkadaşlarla bir komedi filmi izlemeye karar verdik. Maksat belki biraz toplumsal eleştiriye mizahi bir bakış açısı, biraz özünde temiz, toplumun kirlettiği iyi niyetli bir karakterin günümüzde yaşadığı maceraları görmek, gülmek ve gündemi unutmak.

        Yapabileceğimiz en yanlış seçim olan Recep İvedik 5’i seçtik ve şahsım adına konuşmak gerekirse gülmek yerine gerildim, umutlanmak yerine üzüldüm. Filmin konusundan çok filmin ana karakteri İvedik’in topluma zarar veren, homofobik, cinsiyetçi, egoist, yalancı – tam anlamıyla sosyal parya olan davranışlarına yaklaşık 2 saat maruz kaldıktan sonra bugünkü yazımı neden bu tür filmlerin aslında bir komedi değil toplumsal bir trajedi olduğu üzerine yazmak istedim.

        Türk tiyatro ve film tarihinde komedinin önemli bir yeri var. Türk komedisi en eski örneklerinden biri olan Hacivat ve Karagöz gibi toplumsal eleştirilerin farklı bakış açılarıyla temsil edildiği, bizleri düşünmeye sevk eden karakterler ve konular sunar. Politik eleştirinin açık yapılamadığı zamanlarda komedi içine eleştiri yerleştirerek önemli mesajlar verir. Kemal Sunal, Şener Şen ve Sadri Alışık gibi hepimizin tanıdığı oyuncular aslında kendi yaşadıkları dönem içindeki sosyal gerilimleri ve halkın yaşadıklarını mizahla karışık bir şekilde bizlere anlatmışlardır. Yeni dönemde Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan da zaman zaman filmlerinde bunu yapmaktadır.

        HALK KÜÇÜMSENİYORDU

        1980’lere kadar politik ve toplumsal içerikli çok önemli filmler yapılsa da zaman zaman Arzu Film ekolünden olan filmler gibi toplumu uyutmayı hedefleyen, ülkenin karışık düzeninde halkın durumlarına şükretmeleri gerektiği mesajlarını veren yapıtlar da ortaya çıkmıştır.

        1990’larda ise Türk sinemasının buhran dönemiyle birlikte toplumsal eleştirilerden uzak, argo konuşmaların bulunduğu, cinsiyetçi ve homofobik bakış açıların ve hareketlerin daha sık kullanıldığı filmler üretilmeye başlanmıştır. Bu tarihten sonra 2000’li yıllarla birlikte Kahpe Bizans ve Maskeli Beşler gibi filmler yapılmıştır. Artık komedi derin mesajlar yerine basitleştirilmiş beden hareketleri ve argo kelimelerle güldürüyü hedefler. Bir yerde izleyen halkı da küçümser.

        Recep İvedik ise bu tür filmlerin geldiği son noktadır. Recep İvedik işi gücü olmayan, herkesle dalga geçen, yalan söyleyen, kadınlara ve eşcinsellere ayrımcılık ve nefret söyleminde bulunan ve şiddet uygulamaktan çekinmeyen bir karakter olarak Türk komedi tarihinde kara lekedir.

        Bize sunulan bir komediden çok toplumdaki düzeni bozmak, dediğimizi yaptırmak, yalanla bile olsa her zaman kazanmak gibi sıfır toplam dediğimiz, yani biri kazanırken diğerinin kaybettiği bir dünya bakış açısıdır. İvedik’in gişedeki başarısını gören diğer komedi emekçileri de kolay para kazanmak için bu yoldan giderlerse önümüzdeki dönemde niteliksiz ve gitgide toplumu kutuplaştıran filmler çekebilirler. Bu da toplumu düşünmeye sevk etmesi gereken bir yaklaşım yerine halkı tamamen uyutan ve bencilleştiren bir yaklaşımdır, sonuç olarak komedi filmi çekilir ama nihai ürün bir trajedi olur. Komedi zeka, eleştiri, toplumu yorumlama ve topluma yön verme işidir, gaz kaçırır gibi hareket yapma işi değildir.

        Diğer Yazılar