Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün 1 Mayıs, Emek ve Dayanışma Günü veya popüler adıyla İşçi Bayramı. Türk Dil Kurumu tarafından “bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü” olarak tanımlanan emek maalesef dünyanın hiçbir yerinde tam karşılığını alamamakta, bu haksızlıklara dikkat çekmek için 1 Mayıs’ta dünya çapında farklı eylemler gerçekleştirilmekte.

        1 Mayıs onuruna kapitalizmi hem seven hem eleştiren ve emek-sermaye ilişkilerini irdeleyen ünlü ekonomistlerden Thomas Piketty ve Robert Reich’ın çalışmalarını paylaşmak istiyorum.

        2013’te Harvard Üniversitesi Yayınları tarafından basılan ve kısa bir sürede bu yayınevinin en çok satan kitabı haline gelen “Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital” Fransız ekonomist Thomas Piketty’in ekonomik eşitsizlik ile ilgili çığır açan çalışması. Sanayi devriminden günümüze eşitsizliğin evrimini inceleyen Piketty sanayi devriminin başında zengin bazı ailelerin elinde tekelleşmiş sermayenin günümüzde yine aynı şekilde kısıtlı grupların elinde tekelleşmeye başladığını kanıtlamakta ve kapitalizmin yarattığı eşitsizliği değiştirmenin tek yolunun devlet müdahalesi (ve zenginlere uygulanacak vergiler) olduğunu savunmakta.

        FAZLA ÜRETİM TETİKLER

        ABD’nin eski Çalışma Bakanı ünlü ekonomist Robert Reich’e göre iyi işleyen kapitalizm her zaman iyi işleyen bir demokrasi getirmemektedir. 2009 tarihli Foreign Policy dergisindeki yazısında serbest piyasaların toplumdaki eşitsizliği ve iş güvensizliğini artırdığını, çevreye zarar veren küresel ısınma gibi durumların fazla üretimle tetiklendiğini savunmakta.

        Analizinde suçun sadece devlet veya sermayede olmadığını söyleyen Reich bireysel olarak hepimizin içindeki tüketiciyle içindeki vatandaşın karşı karşıya gelerek bu durumu artırdığını vurgulamakta. İçimizdeki tüketici daha ucuz fiyatlar isterken içimizdeki işçi olan vatandaş bu arayıştan zarar görmektedir. İş kaybından tutun kötüleşmekte olan çalışma koşulları içimizdeki tüketicinin aradığı daha ucuz fiyatlar tarafından tetiklenmektedir.

        Reich’ın analizinde de Piketty gibi işçinin hakkını korumak devletin en önemli görevlerinden biri haline gelmekte, sermayenin devlet müdahalesi olmadan işçiyi korumayacağına kesin gözüyle bakılmakta.

        Bu değerli ekonomistlerin çalışmalarını buraya sığdırmam imkansız olsa da ikisinden de çıkan sonuçların aynı olduğunu görebiliriz: sermayenin emekçilerin hakkını korumasını bekleyemeyiz, bunun için devletin aktif bir şekilde olaylara müdahil olması ve işçinin tarafında olması gerekir. Bunu yapmayan ülkeler iyi işleyen bir kapitalist sistem oluşturabilirler ama ortaya çıkan eşitsizliklerden dolayı aynı zamanda sınıfta kalan bir demokrasi yaratırlar. İyi işleyen ama her vatandaş için eşit çalışmayan sistemlerde eşitsizlik arttıkça demokrasi de yavaş yavaş yok olmakta.

        İşte önümüzdeki günlerde kıdem tazminatının geleceği, işçilerin iş güvencesi gibi konularla ilgili yeni tasarılar ve yasalar çıkarmadan önce umarım vekillerimiz de bu çalışmaları okurlar. Tüm emekçilerimize emeklerinin karşılığını aldıkları güzel günler diliyorum...

        Diğer Yazılar