Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        6 Mayıs’ta İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden bir avukat arkadaşın telefonuyla üniversitemizin öğrencilerinden birinin boşandığı eşi tarafından öldürüldüğünü öğrendim.

        Baro’daki kadın arkadaşlar da davaya müdahil olmak, öğrencimizin katilinin de bu tür cinayetlerde katil erkeklerin talep ettiği tahrik veya iyi hal indiriminden yararlanmaması için gönüllü olarak davayı üstlenmek istiyorlardı.

        Öğrencimizi tanımasam da üzüntüm tarif edilemez. Üç çocuk annesi ve daha ileri bir yaşta okumaya karar veren, kariyer hayalleri olan bir kadının hayatı boşandığı bir erkek tarafından sonlandırıldı. Hikayesi tanıdık çünkü maalesef Türkiye’de kadın cinayetleri, özellikle de onları sevdiğini iddia eden kişiler tarafından öldürülen kadınlar oldukça olağan bir durum.

        VERİLER ÇOK ACI

        Bu kaçıncı kadın cinayeti! Kadınların erkekler tarafından öldürüldüğü bir ülkedeyiz. Genelleme yaptığımı düşünüyorsanız Bianet’in 2016 yılı için derleyebildiği verilere bir göz atın: 2016’da 261 kadını erkekler öldürdü, erkek şiddetiyle alakalı olduğu düşünülen 17 intihar, 14 şüpheli ölüm ve 31 faili bilinmeyen kadın cinayeti var. Bunlar kayda geçenler ama gerçek veriler çok daha fazla. Her 4 kadından biri boşanmak istediği için öldürüldü, katillerin yüzde 66’sı kocaları, sevgilileri veya eski partnerleri.

        Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’a göre sadece Nisan 2017’de 30 kadın öldürüldü.

        99 ülkeyi içeren BM şiddet raporunda Türkiye kadına yönelik şiddette 15. sırada. Türkiye’de şiddet mağduru kadınların yüzde 92’si hiçbir yere başvurmuyor.Kadını koruma ve ona zarar verenleri cezalandırma görevi devlete ait olsa da sistem erkek egemen bir sistem olduğu için katiller gerekli cezaları almamakta.

        Bu durumun değişmesi için kadın sivil toplum örgütleri çok çaba harcamakta ve onların sayesinde erkeklere verilen cezalarda daha az indirim uygulanmakta. Kadın şiddet görüyorsa bu politik bir durumdur. Aile içi şiddet diye adlandırılarak sanki özel alanı ilgilendirdiği izlenimi yaratılmaya çalışılsa da bu toplumsal bir sorundur.

        Hayatının baharında bir erkek tarafından öldürülen öğrencimiz ve kaybettiğimiz tüm kadınlarımız için adalet istiyoruz. Kadınları öldürebileceklerine inanan erkeklere de en ağır cezayı vermek devletimiz ve adalet sistemimize düşmekte. Biz kadınlar da takipçisi olacağız-bu ülkede erkekler kadınları öldürken sessiz kalacağımızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

        Diğer Yazılar