Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanın kendi dedikodusunu duyması ayrı bir deneyim sevgili okuyucularım. Geçen gün Alaçatı’da bir arkadaşla ayaküstü muhabbet ediyorduk, laf son günlerde yeni açılan bir mekanda gösterimi yapılan bir tiyatroya geldi.

        Arkadaş tanıdıklarının gittiğini, “bir feministin gereksiz bir çıkış” yaptığını, onun dışında çok güldüklerini söylemiş. Anlayacağınız üzere söz konusu “gereksiz çıkış yapan feminist” ben oluyorum...

        Bahsi geçen oyun farklı bölümlerden oluşan ve kadın erkek ilişkilerine dokundurmalar yapan klişelerle dolu bir çalışma. Erkek yazar toplumsal cinsiyet eşitliğini kendi eril penceresinden değerlendirerek kadınları sürekli duygusal anlamda bağımlı, erkekleri idare etmeye çalışan, istikrarsız ve erkek ilgisine muhtaç bireyler olarak tanıtırken, erkekler sürekli kadınlara bir şeyler anlatmaya çalışan, rasyonel, kadın tarafından talep edilen ve ilişkiyi bitirme kararını veren taraf olarak gösterilmekte.

        Oyundaki bölümler, sergilenen kadınlar ve olaylar değişse de kadın ve erkek için kullanılan kalıplar değişmemekte ısrarlı.

        Bu kalıpların üzerine ne tür espriler koyarsanız koyun, kusura bakmayın ortaya çıkan eser (tıpkı Recep İvedik filmleri gibi) komik olamaz. Klişelere dayanarak komedi üretmek toplumun kalıp yargılarını destekler. Su parklarında eğitilmiş fok balıkları gibi böyle bir eseri alkışlamak ve takdir etmek zorunda değilim.

        GEREKLİ BİR ÇIKIŞ YAPABİLİR

        Oyunu seyirciyi içine almak için interaktif hale getirdiklerinden benim gibi bir feminist çok da gerekli bir çıkış yapabilir. Bir cinsiyeti, etnik veya dini kimliği klişelerle aşağılayan interaktif bir oyunu seyirci önüne çıkarmadan önce bundan sonra iyi düşünün derim...

        Fikirlerin silahlardan daha kuvvetli olduğunu söyleyen teorileri göz önünde bulundurursak, sanata tolerans, kadın erkek eşitliği ve barışı yaygınlaştırmak adına çok önemli bir rol düşmekte.

        Son günlerde benim de eleştirdiğim tiyatro eseri gibi eserler kadınları aşağılayan kalıpların devamını sağlamakta ve toplumda onları kabul edilir bir hale getirmekte.

        Elbette olumsuzluklar da sanatta sergilenmeli ama bu olumsuzluklara karşı eserin bir tavrı da olmalı. Seyirci tiyatro bittikten sonra da eseri düşünerek kendine ders çıkarmalı – zaten sanatı sanat yapan da budur.

        Toplumda istikrarsız, erkek ilgisine muhtaç, bağımlı, yapışkan ve erkeklerin rasyonelliği karşısında kurnazlıkla onu idare etmeye çalışan kadın klişeleri bizlere sunuldukça bizim sessiz kalmamız mı beklenmekte?

        Kusura bakmayın ben sessiz kalamayacağım, bir ses bir sestir...

        Gerekli mi gereksiz mi siz karar verin...

        Diğer Yazılar