Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir bölüm ‘spor hukukçusu’ ve ‘spor hukuksuzu’ sportif suçların, sportif yaptırımlar ile cezalandırılmasından yana. Yüz milyarlarca dolarlık bir sektörden bahsediyoruz. Bir tarafta elbette spor yapmak ve yaptırmak için çabalayan insanlar var ama kalabalık olan tarafta spor filan kimsenin umurunda değil. Her şey nam, şöhret, ilişki yönetimi ve elbette para.

        TFF yeni düzenleme ile soyunma odası koridorları veya hakem odalarında hakemlere yapılan hakaretleri, tacizleri cezalandıracakmış. Nasıl olacak? Stadyumların iç kameralarının özellikle çalıştırılmadığı yerde suçu nasıl tespit edeceksiniz? Beyana göre mi? Biz bu ülkede yayıncı kuruluşun kablolarının kesildiğini, rakip takımın soyunma odasına egzoz dumanı basıldığını biliriz. Hem de en üst yetkililerin bilgisi dâhilinde. Ve cezasız kaldığını da. Hakemleri korumak elbette doğru bir yöntem. Peki ya teknik direktörler, futbolcular, taraftarlar ve muhabirler? Onlara küfür, şiddet ve taciz serbest mi?

        Saha kapatmadan tribün kapatmaya geçen büyük cezalandırma reformunda (!) hakaretamiz, tacizci başkan ve yöneticilere ne ceza verilecek? Hak mahrumiyeti. Birkaç hafta ya da ay maçları stadyumlardan izleyemeyecekler. Zaten çoğu kendi taraftarından veya rakip taraftardan tepki gördüğü için canlarına minnet evden maç seyretmek.

        Şike, teşvik, doping bunlar nitelikli dolandırıcılık ve narkotik suçlara girer ama aynı oranda cezalandırılmaz bizde. Vergi kaçakçılığı, evrakta sahtecilik, eksik veya zamanından sonra beyanlar ile borsa spekülasyonu cezasız kalır çünkü sportif suçlar, sportif olarak cezalandırılmalıdır.

        TFF’nin ana işlevlerinden biri mali ve idari olarak kulüpleri denetlemektir. Türk futbolunda seçeni denetlemeye korkulduğundan, top hep UEFA’ya atılır. FIFA’da onlarca davası olan kulüpler, Türkiye’de pirüpak şekilde yabancı sayısının artırılmamasından, kulüplere devlet tarafından yapılan yardımların azlığından şikâyetçidirler.

        Başkan ve yöneticiler öyle bir role bürünürler ki sanki birileri kafalarına silah dayayarak onları başkan veya yönetici yapmış! Onlar da damarlarını kesseniz başkanı oldukları takımların rengi akacak kadar sevdalanmıştır kulüplerine. Yoksa bu maddi ve manevi sıkıntıya, harala güreleye neden katlansınlar!

        Futbol ‘yalan ve talan’ düzenidir. Herkes onlarca yıldır aynı replikleri kullanarak aynı rolü oynar. Kanun, hukuk, yasa tanımazlar. Dostlar alışverişte görsün misali birkaç disiplin değişikliği ile günü kurtarmak onların sıradan ve alışıldık tepkileridir. Başkanların çevresinde, tribünlerde küçük mafyacıkların oluşmasının sebebi de budur: Makamı ve parayı kollama refleksi.

        TFF’nin güvenlik açısından sorumlu olduğu bölgede (ki olmasa ne fark eder) bir milli maç sonrası darp edilen, tekmelenen, dövülen muhabir kardeşlerimize saldıran mafyacıklara ve sahiplerine ne ceza verilecek? Olayı yine sadece adli makamlara mı yükleyeceksiniz yüreksizliğinizden? Ya da 3-5 ay hak mahrumiyeti mi vereceksiniz suçlulara, iplerini tutanlara?

        Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı sizin yapmanız gerekenler için müfettişler, MASAK’tan, Spor Şube’den suçluların ortaya çıkarılması için görevlendirmeler yapıyorsa, siz ne iş yaparsınız? Rahmetli ağabeyim Hasan Doğan’ın ismini verdiğiniz o tesislerde orta-kafa-gol oynamaktan başka?

        Diğer Yazılar