Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Süper Lig kulüplerimizin toplam borç miktarı ile ilgili birçok dedikodu var. Ortalıkta 3.5 milyar ile 10 milyar TL arasında miktarlar dolaşıyor. Bu borç yükünün aslını bilmemiz için İçişleri ve Maliye Bakanlıkları müfettişlerinin eş zamanlı olarak bir çalışma başlatması gerekiyor.

        Başka türlü ne gerçek borçlar ortaya çıkar ne gerçekçi bir borç yapılandırılması yapılabilir ne de herhangi bir beyaz sayfa açılabilir.

        Hatırlarsınız. Kulüpleri yönetenlerin samimiyetinden bahsetmiştik geçen hafta ve sormuştuk, “Kulüpleri yönetenler, samimi olarak borçsuz kulüp isterler mi?” diye. Bazılarına paradoks gibi gelse de istemezler...

        Çünkü akla gelecek ilk soru şu olacaktır; “Bu devasa borcu ve daha da devasa harcamaları kim veya kimler yaptı?” Cevaplayalım; aynı kongre üyelerinin seçtiği yönetimler veya aynı başkanlar.

        18 Süper Lig takımının toplam borç yükünün üçte ikisi, dört büyük kulübe ait! 4 büyüklerden yola çıkalım. 2000 yılından bu yana giderek artan gelirlere rağmen; borçların, gelirlerin 2 hatta 3 katına çıkmasına asıl sebebiyet verenler, bu gidişe dur demeyenler, önce kulüp üyeleridir sonra da taraftarlar.

        Taraftarların sorgulama yetisi yokmuş gibi düşünelim. Peki ya üye oldukları kulübü kendi babasının malıymış gibi gören kulüp üyeleri? Ya da onların defalarca seçtiği yönetimler? Nasıl açıklayacaklar bu borçları, harcanan milyarları? Toplamda milyarlarca doları!.. Evet, yanlış okumadınız, milyarlarca doları nasıl harcamış kulüpler son 15-16 yılda? Niye harcamışlar? Büyük hedefler için...

        Yani son 9 sezonda 4 UEFA şampiyonluğu kazanırken -geçtim diğer gelirleri- sadece futbolcu satışından 210 milyon Euro kazanmış Sevilla gibi olabilmek için mi?

        Bunun hesabı ile yüzleşmeyi ne kulüp başkanları ister ne kongre üyeleri... Zira kimse bu acı gerçeğin sorumluluğunun altından kalkamaz. O yüzden kulüp yönetimleri her zaman gerçek borçlarını saklayacak ve samimi olamayacaklardır.

        Diğer bir sebep ise borçsuz kulübü yönetmeye talip çok fazla aday çıkacak olması. Oysa mevcut başkanların çoğu, ya yıllardır aynı kişilerdir ya da birbirinin devamı ama aynı zümre tarafından seçilenlerdir. Bu düzen, öyle güzel devam eder ki, halef ve selef kimse hesap sormaz. Hatta soramaz çünkü kongre üyeleri engeline takılırlar.

        Birbirlerinin arkasından demediğini bırakmayan aynı kulübün halef ve selef başkanlarının günü geldiğinde ilk icraatları geçmiş yönetimi ve başkanı aklamaktır. Siz bakmayın kayıkçı kavgalarına... Onlar taraftarın “ipteki cambaza” bakması için sergilenen bir gösteridir sadece. Ekmeğin büyük bölümünü yancıları vasıtasıyla kendileri götürür genellikle. Kalan kırıntıları da kendilerini seçen kongre üyelerine ve onları koltuklarında rahat oturtan taraftar gruplarına dağıtırlar.

        Böyle bir rezilliğin ortaya çıkmasını kim ister? Elbette bu kirliliğe bulaşmamış olanlar...

        - “Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz

        Birkaç kuruşu mürtekibin cay-ı kürektir.”

        Ziya Paşa

        - Milyonla çalan yüksek ve şerefli mevkilerde başı dik, alnı açık olarak bulunur; birkaç kuruş çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.

        Diğer Yazılar