Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eski Roma’da gladyatörlere (Kılıç ustaları) halkı eğlendirmek için arenalarda kan döktürülür, can aldırılırdı. Vahşet öyle boyutlara ulaşırdı ki Circus Maximus (Büyük Sirk) denilen festivallerde binlerce insan ve hayvan öldürülürdü. Seyirci kana susadıkça tatmin edilemez bir iştahla izlediği gösterinin karşılığını ister daha çok kan akması için tezahüratlarda bulunurdu.

        Zamanla eğlence öyle bir noktaya gelmişti ki, müstehcenliğin, vahşetin dozu arttıkça arenaları dolduran halk kitleleri insanların canlı canlı yakılmasından, hayvanlar tarafından parçalanarak öldürülmelerinden, toplu katliamlardan sapıkça daha da zevk alır hale geldi. İş çığırından çıkmıştı. Ortada gladyatörler yoktu artık. Kurban edilen insan yığınları vardı. Sonunda, MS 400’lerde bu savaş oyunları lav edildi.

        Pazar günü Arena’daki rezalet ilk değildi. Başka arenalarda olduğu gibi takımından tezahüratlarla “Ölümüne” oynamasını isteyenlerin umurunda değildi futbol, spor, adalet, rekabet. Herkes verdiği paranın hakkını istiyordu. Kavga görmelilerdi, savaş görmelilerdi tatmin olmak için. Her sert ve sakatlayıcı faul diğer arenalarda olduğu gibi kendi gladyatörleri, pardon futbolcuları tarafından yapıldıkça zevkten alkışlanıyor, rakibinkiler ise yuhalanıyordu. Aynı 1600 yıl önce Kolezyum’da ya da diğer arenalarda olduğu gibi.

        Her türlü rezillik, sportmenlik dışı ve vahşi her davranış ödüllendiriliyordu. Modern çağın gladyatörlerinden Melo’nun alkışlanarak sahadan çıkarılması bundandı. Bir diğer arenada Volkan, Emre, Meireles neyse, bu arenada da Sabri, Eboue ve Melo oydu. Onlar gözlerini kin bürümüş seyircilerin en sevdikleri savaşçılardı ve parasının karşılığını isteyen seyircinin bir o kadar ilkel güdülerini okşuyorlardı.

        Arena’da Selçuk İnan da vardı, Gökhan Gönül de, Drogba da, Sow da, Semih Kaya da insanlık, adamlık, sportmenlik ve futbol adına. Şimdilik dua etmeliyiz böyle sporcuların o sahada olduğuna. Çünkü bu ‘Adam’lar olmasa oynanan ve istenen şeyin aslında bir sirk olacağı kaçınılmaz bir gerçek. Bu insanların değerini bilmezsek futbol yakında tam bir büyük sirk haline gelecek.

        Mancini maçtan sonra ne güzel anlatmış atalarından miras genetik refleksle, ısrarla sakatlığını bahane etmeden insanca ve centilmence adam gibi sahadan çıkmak isteyen Selçuk ile yaşadığı tartışmayı.

        “Bu tip şeyler normal, maçın son anı gelmiş ve gerginlik had safhada. Selçuk İnan’ın bir sakatlığı vardı ve zaman kazanmak için yere yatması gerekiyordu, ben de bunu kendisinden istedim ama o çıkmak istedi. Bu tip şeyler çok normal.”

        Bu tip şeyler gözünü kan bürümüş kitleler için vahşi ve ahlaksızca eğlencelerde normaldir. Konu Selçuk ve diğerleri olunca insana dair tepkiler ve ahlaklı davranışlar normaldir. En azından şimdilik ve elbette azınlıkta kalmış insan gibi taraftarlar için.

        Pazar gecesi oynanan Galatasaray- Fenerbahçe müsabakası Eski Roma eğlencesi gibiydi ama asla bir futbol maçı değildi. Geçmişte seyirciyi mest eden Güngör’ler, Nezihi’ler yerlerini Emre’lere, Melo’lara bırakmıştı sadece. Metin’leri, Lefter’leri sadece birkaç güzel adam temsil ediyordu hepsi bu. Galatasaraylı taraftarlar verdikleri bilet veya decoder paralarının karşılığını aldılar. Aynı rakiplerinin arenalarında benzer taraftarların aynı karşılıkları aldıkları gibi.

        Siz buna futbol, derbi, rekabet, maç vs. birçok anlam yükleyebilirsiniz. Benim ve benim gibi düşündüğüne inandığım azınlık, futbol ve takım aşıkları için sadece bir sirkti izlediğim.

        Futbol adına hiçbir şey bulamadığım ama azgın kitlelerin tatmin olduğu bir büyük sirk. Morituri Salutamus *

        * Ölmek üzere olanlar, sizi selamlar. (Gladyatör Selamı)

        Diğer Yazılar