Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Turnuvanın başında kupanın Avrupa'ya, Almanya'nın da finale gideceğini yazmıştım. 2014 Brezilya'da öngöremediğim tek şey Arjantin'di. Yarı final yolunda Belçika'ya takılacaklarını, finalin Hollanda-Almanya arasında oynanacağını, kupayı da Hollanda'nın kaldıracağını düşünmüştüm. Arjantin tüm bu hesaplarımı alt üst etti. Hem de oynadığı kötü futbolla!

        Aslında turnuva Almanların kendi evinde Brezilya'yı 7-1 yendiğinde bitmişti. Arjantin'in olası şampiyonluğunu bile gölgede bırakacak tarihi bir galibiyete imza atan Almanlar, hak ettikleri kupayı uzatmalarda bile olsa kazandılar. Dünya kupaları tarihinde ilk kez kupayı Latin Amerika'dan başka bir kıtaya götürdüler. Almanlar'ın aldığı bu sonuç Dünya kupaları tarihinde birçok ilki içinde barındırsa da mucize filan değil, doğal bir sonuçtu. Çünkü Almanlar "mucize" için üretime geçeli hayli zaman oldu. Euro 2000'de 1 gol atıp 1 puan alan Almanlar futbolda tükenmiş oldukları ile yüzleşme cesareti ve akılcılığını gösterdiler.

        Bundesliga 1 ve 2'deki tüm takımlara altyapıları ile ilgili yaptırımlar getirdiler, nakti veya ayni destekte bulundular. Almanya çapında yetenek taraması yapıldı. O yıllarda bulunan yetenekler Maracana'daki kupa töreninde yan yanaydılar. Alman kulüpleri artık tüm Avrupa'da yetenek avında. Geçen 14 yılda yaklaşık 800 milyon Euro harcandı bu Alman mühendisliğine. Hem kulüpler hem lig hem milli takımlar düzeyinde sonuç ortada. Futbolu ve sporu içselleştirmiş, sosyal ve ekonomik olarak farkında olan ve de kendi durumları ile yüzleşme cesareti ile aklı bulunan ülkelerin izleyeceği yolda ortada.

        Bizde o cesaret ve akıl var mı?

        Yok.

        Çünkü sistem yok. Daha doğrusu sistem "yeniden yapılanmama" üzerine, mevcut sistemsizliğin ürettiği gri alanlardan nemalanma için kurgulanmış.

        Mevcut spor ve futbol sistemsizliğimiz ile yüzleşecek cesareti, aklı ve direnci göstermediğimiz sürece daha çok turnuvayı televizyondan izleriz. Sporu ve futbolu yine spordan ve futboldan gelenler yönetmediği sürece sporla, futbolla yüzleşmemizin mümkün olmadığı ise bir başka açmazımız.

        2009'da 17 Yaşaltı Milli Takımımız'da Almanya'ya maçın ilk golünü atıp aynı zamanda "maçın adamı"seçilen Hasan Ahmet Sarı bugün Batman Petrolspor'da oynuyor. 5 yıl önce karşısında oynayan Götze uzatmalarda Almanlara kupayı getirdi. Belki de bütün hikayemizi böylece özetleyebiliriz ya da Alman Ligi'ndeki yabancı serbestliği üzerinden eyyam yapıp futbolun etinden sütünden, derisinden, berisinden son parçasına kadar nemalanmaya devam ederiz.

        Diğer Yazılar