Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNYA Tiyatro Günü’nde usta yazar Paul Auster’a, ‘New York Üçlemesi’nin ilk kitabı ‘Cam Kent’in tiyatro oyununu ‘tiyatroya götürmeden’ izletmişler. 3 boyutlu olarak çekilen oyunu ‘sanal gerçeklik’ (VR) gözlüğüyle izleyen, oyuncularla sahnede yan yana duran, onlarla sahnenin bir o tarafına bir bu tarafına koşan Auster, “Hayatımda bu kadar acayip bir şey izlemedim. Bu adamlar yazdıklarımı benim hayal ettiğimin ötesine taşımışlar” demiş.

        Haberi okurken her fırsatta sinemaya, televizyona dudak büküp tiyatronun ‘seyirciyle canlı alışverişini’ yücelten ‘sanatçılara’ “Geçmiş olsun” demek geldi içimden.

        Geçenlerde “Sinema” denince medyadaki birçoklarına tur bindirecek olan editör arkadaşım Talip, bu sanal gerçeklik gözlüklerinin asıl sinema salonlarını bitireceğini söylüyordu.

        Bizim sinema sektörü, “Hiç sinemaya gitmeyen ‘yüzde 50’yi nasıl salonlara çekerim?” diye düşünmek yerine ‘Recep İvedik’, ‘Düğün Dernek’ ve türevi filmlerin sırtına binmiş bir bilinmezliğe doğru giderken Hollywood’un dev yapım şirketleri ‘sinema salonları’ bittiğinde neler yapacaklarını tartışıyor.

        VİZYONDAN EVE SİSTEMİ

        Geçen hafta sinema sitesi Variety’de bir haber vardı. Warner Bros. CEO’su Kevin Tsujihara, filmlerinin vizyondan 17 gün sonra dijital platformlarda (Netflix, Apple TV vb.) 50 dolar kiralama ücretiyle gösterilmesi konusunda pazarlık yapıyormuş. Fox ve Universal gibi dev şirketler ise 50 dolarlık ücreti yüksek buluyormuş. Dev film şirketlerinin bugünlerdeki en önemli konusu bu...

        Gişe canavarı filmlerin sinemaya gelir gelmez evlerde de izlenmesi için çalışıyorlar. Bunun sinemaya gitmek için ‘evden çıkmayan’ kitleyi filmlere çekeceğine ve cirolarını daha da artıracağına inanıyorlar.

        Yine de şimdilik biraz çekingenler. Fox ve Warner Bros. ‘Ücret 30 dolar olsun ve film çıktıktan 30-45 gün sonra yayınlansın’ diye bastırıyor. Universal ise süreyi 20 güne kadar düşürmüş.

        Marvel filmlerini ve ‘Star Wars’u elinde bulunduran ve filmleri aylarca sinemada izleyici bulan Disney ise şimdilik bu konuda pek ‘hevesli’ görünmüyor.

        KARANLIK SALONLAR BİTİYOR

        Hollywood’un dev yapım şirketleri ile sinema salonu işletmecileri bugünlerde Las Vegas’ta CinemaCon’da bir araya gelmiş ‘sinemanın ve filmlerin’ geleceğini konuşuyor. İlk sırada bu filmlerin sinemadan hemen sonra evlerde gösterilmesi meselesi var.

        Filmlerin ABD içi hasılatı bu yıl yüzde 5.5 artmış durumda. 2017’yi dünya genelinde 40 milyar dolar hasılatla bitireceklerini düşünüyorlar.

        ‘Logan’, ‘Get Out’, ‘Güzel ve Çirkin’ gibi filmlerin başarısı, yaz aylarında vizyona girecek olan ‘Galaksinin Koruyucuları’, ‘Transformers’ ve yıl sonuna doğru sinemalara gelecek olan ‘Star Wars: Last Jedi’yla gişede en kazançlı yıl olacağına inanıyorlar.

        Tüm bunlara rağmen insanların (özellikle gençlerin) karanlık bir salonda, ellerinde patlamış mısırla film izlediği günlerin yavaş yavaş geride kaldığını düşünüyorlar.

        ‘Hacksaw Ridge’in yapımcısı David Permut, “Dev sinema perdelerini seviyorum” deyip ekliyor: “Ama gerçek olan bazı insanların artık sevmediği. Onlar iPhone’larında, iPad’lerinde film izlemek istiyor. Ücretini ödedikleri müddetçe benim için sorun yok!”

        AT GÖZLÜKLÜ İVEDİK!

        Bizde “Ya tutarsa” diye beyazperdeye çalınan senaryo fakiri komediler ve melodramlar, Batı için en az 20 yıl geride kalmış, erotizmden medet uman projeler, eş-dostun izleyip bayıldığı ancak sokakta karşılığını bulmayıp sessiz sedasız kablolarda kaybolan ‘masum’ denemeler belki günü kurtarıyor ama gelecek için pek ümit vermiyor.

        Yeşilçam’ın yapım şirketleri geleceklerini kurtarmak için bir an önce Paul Auster’ın kendi yazdığı hikâyeyi hayallerinin ötesine taşıyan ‘sanal gerçeklik’ gözlüklerini takmalı diye düşünüyorum. Yoksa Recep İvedik’e takılan ‘at gözlük’leriyle fazla uzağa gidemezler...

        Diğer Yazılar