Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Liseyıllığındaki vesikalığıma baktığımda kendimi tanıyamıyorum! Yok, öyle “Yıllar insanı amma da değiştiriyor” falan demeyeceğim. Ben gerçekten tanıyamıyorum kendimi “Ulan başkasının fotoğrafını mı bastılar benim yerime?” diye düşünüyorum bazen. Çünkü 1980’lerin sonunda çekilen hiçbir fotoğrafımdaki bana benzemiyor yıllıktaki koca kafalı çocuk! Bol ergen sivilceli, patlak gözlü benim yerime kaymak gibi ciltli, dolgun kiraz dudaklı bir oğlan yıllardır o yıllıkta boş boş etrafa bakıp duruyor.

        Henüz ‘Nihat Odabaşı’nın icat edilmediği’, ‘photoshop’un cümle içinde bile kullanılmadığı 1980’lerin ikinci yarısında fotoğrafçı abi artık nasıl ‘rötuş’ladıysa adeta Erol Atar’ın objektifinden bir albüm kapağı ‘vesikalığı’ gibiyim vallahi...

        Doğrusu bugünlerde her akıllı telefona, birkaç saniye içinde indirilen uygulamalarla insanların ‘selfie’lerini ‘photoshop’ manyağı yapmasına kimse şaşmasa da ben ‘fotoğrafa rötuş’ kelimelerini bir arada ilk o vesikalıkla duymuştum.

        CLAUDIA CARDINALE’İN BELİ

        Geçen hafta benim için çok photoshop’lu bir hafta oldu.

        Önce 70. Cannes Film Festivali’nin posterini süsleyen efsanevi İtalyan yıldız Claudia Cardinale’in 68 yıl önce Roma’da çekilen fotoğrafına ‘photoshop’ yapıldığı ortaya çıktı. Cannes’cılar, fotoğrafta Cardinale’in belini kalın bulmuş olacaklar ki bilgisayar başına oturup ufak ufak inceltmişler! Fransız Liberation Gazetesi, “Claudia bir dönüşte bir beden inceldi” diye yazmış. Le Monde, internet sitesinde fotoğrafın nasıl photoshop’landığını gösteren bir grafik yayınlayıp “Fotoğraftaki photoshop bu muhteşem postere çok yazık etmiş!” diye eleştiriyordu festival komitesini. Cannes’ın yaptığı densizlik Twitter’da da ağır şekilde eleştirildi. “Claudia Cardinale bile güzel görünmesi için photoshop’lanıyorsa başımız büyük belada” yazmış birisi mesela! ‘Zayıflık diktatörlüğü’ diye ‘hiç photoshop’suz lafı sokmuş bir diğer kullanıcı.

        Gelen eleştiriler üzerine Cardinale, festival komitesini kurtarmak için, “Fotoğraf, hafifliğin etkisini vurgulamak ve beni bir rüyaya dönüştürmek için rötuşlandı” diye açıklama yapmış.

        Eski kıtada halk Cardinale’in ‘photoshop’uyla uğraşırken yeni kıtada gündemde First Lady Melania Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk resmi ‘vesikalığı’ üzerindeki ‘rötuşlar’ vardı. Melaina’nın fotoğrafında photoshop’un suyunun çıkarıldığı, First Lady’nin canlı değil balmumu heykel gibi göründüğünü söylüyordu insanlar.

        SUÇ CENNETTEKİ JENNIFER’DA

        Tam da bu günlerde The Guardian’da dünyanın ‘ilk photoshop yapılan fotoğrafı’na denk geldim. Son yıllarda burnumuzun ‘photoshop’tan çıkmamasına neden olan insan evladı John Knol’muş.

        80’lerde Lucas Film’in Industrial Light&Magic adlı özel efekt şirketinde çalışan Knol, Pixar’ın bir programıyla fotoğraflar üzerinde değişiklikler yapılabileceğini fark etmiş. Sonra Michigan Üniversitesi’nde bilgisayar doktorası yapan kardeşini bir uygulama geliştirmesi için zorlamaya başlamış. Her gün yeni bir şey eklettiği bu uygulama sayesinde fotoğrafları şekilden şekile sokan John Knol “Başlangıçta hobiydi” diyor. Bir gün ‘photoshop’ denen bu uygulamayı satabileceklerini fark edip şirketlere göstermek için bir demo fotoğraf hazırlamış. 1987’de Bora Bora tatilinde çektiği kız arkadaşı Jennifer’ın fotoğrafı ‘ilk photoshoplu fotoğraf’ olarak ortaya çıkmış. Knol’un ‘Jennifer in Paradise’ (Jennifer Cennette) adını verdiği fotoğrafın çekildiği günü aynı şirkette birlikte çalıştığı kızı arkadaşı Jennifer çok iyi hatırlıyor: “O fotoğrafın çekildiği günün akşamı John evlilik teklif etmişti.

        Hal Industrial Light & Magic’te yaratıcı bölümün başında bulunan John Knol, ‘photoshop’un dünyadaki etkisinde memnun. “Herhangi bir araç iyi bir şey için ya da kötü bir şey için kullanılabilir. O kullananın ahlaki durumuyla ilgilidir” diyor.

        MONTAIGNE’İN GÜZELLİĞİ

        İnsanların kendini bu kadar ‘ortaya koyduğu’ bir çağda akıllı telefonlardaki photoshop uygulamaları her gün bin ayıp örtüyor resmen. Kimi zaman özenle çekilmiş bir selfie’nin orta yerinde göz zevkini bozan münasebetsiz bir sivilceyi, kimi zaman troikal bir sahilde ortamın içine eden ‘aşk kulpları’nı ortadan kaldırıp insanları mutlu ediyor. Bacakları inceltiyor, pazuları şişiriyor. Gözaltı morluklarına da çare, kelliğe de! Montaigne 500 yıl evvel, “Güzellik, insanlar arasında çok tutulan bir şey... Aramızdaki ilk anlaşma onunla başlar” derken bugünün ‘bebeksi filtreleri’yle yaratılmış gerçekte olmayan ‘sanal’ bir güzellikten bahsetmiyordu elbette... Onun bahsettiği güzellik öleli çok oldu maalesef!..

        Diğer Yazılar