Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gaziantep’te dedemlerin damından yandaki yazlık sinemada izlediğim ‘Kılıç Aslan’ları, ‘Malkoçoğlu’ları saymazsak karanlık bir salonda, dev bir perdede izlediğim ilk film Nakıp Ali Sineması’nda akılımı uçurmama neden olan ‘Superman’di. Neredeyse 40 yıldır aynı duygularla gidiyorum sinemaya. Işıklar sönüp perdeye ilk görüntü düştüğünde 6 yaşındaki o çocuk oluyorum yine.

        Tamam özellikle 90’larda sinemaya ne gelse koşa koşa giden genç değilim artık. İnsan yaşlandıkça ne istediğini değil neyi istemediğini öğreniyor en çok. Hâlâ ortalama bir seyirciden daha çok film izlesem de yıllar içinde daha seçici olduğum bir gerçek. Geçenlerde 40’larımda gelen bu ‘seçme’ lüksümü bir arkadaşıma bıraktım. Onun ‘tercih’ ettiği ‘Pasific Rim Uprising’i filmdeki her aksiyonu ‘koltuğun’da hissettiren 4DX teknolojisiyle izledim. 2 saat boyunca titreyip sallanan, yüzüne dumanlar püskürtülen bir salonda filmi izlerken dünyayı ‘yaratıklardan’ kurtaran ‘esas oğlan’dan daha çok yoruldum!

        ‘Jaeger’lerle, ‘Kaiju’lar kafa göz birbirlerine dalıp gökdelenleri yerle bir ederken Steven Spielberg’in, Netflix, Amazon gibi ‘platformlar’da yayınlanan ‘filmleri’ hedef alıp “Eğer televizyon formatında gösteriliyorsanız TV filmisinizdir. Eğer iyiyseniz Oscar değil Emmy almalısınız!” sözleri aklıma geldi. Kendi kendime sormadan edemedim: “Birkaç gün önce Netflix’te izlediğim Annihilation mı daha çok sinema yoksa insanın midesini ağzına getiren 4DX'li Pasific Rim mi?”

        SENDE Mİ SPIELBERG!

        Geçen yıl Netflix’in yapımcısı olduğu usta yönetmen Bong Joon-ho’nun Okja’sının ‘yuhalandığı’ Cannes Film Festivali’nin başkanı Thierry Fremaux, bu yıl festivalde Netflix filmlerinin yarışamayacağını açıkladı. Cannes seyircisi derin bir oh çekmiştir eminim! Fremaux’un, “Sinema tarihi ile internet tarihi 2 farklı şey” sözleri birkaç yıl sonra, 1900'lerin başında “Artık icat edilecek bir şey kalmadı” diyen Amerikan Patent Bürosu Başkanı’nın sözleri gibi ‘internet’te ‘gaflar’ listelerine girecektir. Geçen yıl bilet gelirlerini yüzde 2.7 artırıp 11.07 milyar dolarla tarihinin en yüksek üçüncü gişe hasılatını yapan Hollywood’un dev yapım şirketleri, ‘Ready Player One’ filminin promosyonu için ortalıkta, Netflix, Amazon türü platformlardaki filmleri ‘aşağılayan’ Spielberg gibi düşünüyor olabilirler şimdilik... Sırf yapımcısı Netflix diye Martin Scorsese’nin Robert de Niro, Al Pacino, Joe Pesci’li 160 milyon dolar bütçeli ‘The Irishman’ine “Sinema değil bu!” diyebilecek kaç babayiğit çıkar merak ediyorum! Birçok sinema eleştirmeninin yıl sonu listesinde ilk 3’te yer alan, geçen yılın en iyi filmlerinden Amazon’un ‘Manchester by The Sea’sine “TV filmi” diyeni Jaws yer valla...

        ‘JURASSIC PARK’ ALALIM!

        Mark Hughes önceki gün Forbes’ta ‘sinemalar’da gösterilen ama Netflix ve Amazon’daki filmlerden daha az ödül hak eden birçok film izlediğini belirtip “Steven Spielberg ve George Lucas gibi isimler ilk çıktıklarında ‘görkemli blockbuster’ filmleri ‘gerçek sanat’ olarak görülmüyor, sinemayı mahvetmekle suçlanıyorlardı” yazıp ekliyordu: “Spielberg böyle körü körüne reddin ne demek olduğunu en iyi bilen kişi. Uzun süre filmleri için gerçek sinema değil, ‘popcor eğlencesi' denildi.”

        Son birkaç yılda Netflix ve Amazon gibi platformlarda izleyiciyle buluşan ‘Mudbound’, ‘The Handmaiden’, ‘Paterson’, ‘Okja’, ‘Beasts of No Nation’, ‘Last Flag Flaying’ gibi filmlere ‘sinema değil’ muamelesi yapmak hele de bunu ‘büyük sinemacıların’ yapması bence biraz ayıp oluyor. Netflix, Amazon gibi platformların ‘sinema’yı bozduğunu düşünmüyorum. Aksine bence geliştiriyorlar. Bu platformların çıtayı yukarı çekip kaliteli işlerin ‘seyircileri’ ‘iyi film’ konusunda eğittiği bile düşünülebilir. Kimsenin endişe etmesini gerektirecek bir durum yok ‘sinemaya’ bir şey olmaz. 40 yıl sonra da (umarım tabii ;) o karanlık salona girdiğimde, perdede film başladığında 6 yaşındaki o çocuk olurum ben... Ama Netflix’te film izlerken de o çocukla yan yana oturtuğumu söyleyebilirim. Benim için değişen çok fazla bir şey yok... Her şey gibi film izleme ‘ortamları’ da değişebilir. Usta sinemacılar bu kafaları değiştirmezlerse yerleri ‘sinema’ değil Jurassic Park olur!

        Diğer Yazılar