Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNYADA bu sorudan daha kazık bir soru var mı bilmiyorum!

        “Güzelliği” desem dünya güzel kadınlarla dolu, “zekâsı” cevabı büyük aptallık olur! “Neşeli, anlayışlı, yardımsever...”, off ben sıkıldım cevaplarımdan valla...

        Fizik, evet, evet muhtemelen fiziktir cevap; yüzünün, vücudunun güzelliğidir aklımı başımdan alan... Ama biliyorum ki bu da değil doğru cevap!

        Çoktan seçmeli bir sınavda önüme gelse gözüm çaresizce “Hepsi” yazan E şıkkını arayıp duracakken özlü sözler insanı İrlandalı yazar George Bernard Shaw bir cevap fısıldadı kulağıma: “Aşk, bir kadınla dünyadaki diğer bütün kadınlar arasındaki farkı abartmaktır...”

        İşte bu abarttığımız fark benim için tam bir muamma!

        Niye önceki gün kafede gördüğüm, yolda yanımdan geçen, uçakta iki sıra önümde oturan güzelliğin değil de ‘onun’ kâkülünün bir teline kalbimi asmak için yanıp tutuşuyorum ki?! (Çok mu abarttım ;)

        Birkaç hafta önce Hürriyet’te Hakan Gence’nin “Neydi sizi ona âşık eden?” sorusuna “Kendi parasını kendi kazanıyor; ben de öyleyim...” diye cevap veren Gizem Karaca, Shaw’un aklının ucundan bile geçmeyecek ‘abartmasıyla’ bugüne kadar gördüğüm en ‘acayip’ âşık olma nedenini açıklamıştı...

        ÖMER İLE MACİDE...

        Sabahattin Ali’nin ‘İçimizdeki Şeytan‘ romanında Ömer, Macide‘yi vapurda gördüğü ilk andaki hislerini arkadaşı Nihat’a şöyle anlatıyor:

        “Gevezeliği bırak. Şu anda ömrümün en ehemmiyetli dakikalarını yaşıyorum. Hislerim beni şimdiye kadar asla aldatmamıştır. Müthiş bir şey oldu veya olacak. Şurada gördüğüm genç kız, bana, daha dünyaya gelmeden, daha dünyanın, daha kâinatın teşekkül ettiği sıralardan tanıdığım birisi gibi geldi. Sana nasıl anlatabilirim. ‘İlk görüşte deli gibi âşık oldum, yanıyorum, tutuşuyorum!’ gibi laflar mı söyleyeyim? Fakat işin tuhaf yanı bunlardan başka da söyleyecek sözüm yok. Hatta burada seninle nasıl durup çene çaldığıma hayret ediyorum. Bundan sonra ömrümün bir dakikasının bile ondan uzakta geçmesi benim için ölüm demektir...”

        Macide’yle dünyadaki tüm kadınlar arasındaki farkı ‘abartan’ Ömer gibiyim ben de, ‘hissediyorum’ ama biri sorsa “Neden o?” diye ‘söyleyecek tek bir söz bulamayıp’ dut yemiş bülbül gibi kalakalıyorum ortalık yerde...

        40 YILLIK ARAŞTIRMA

        40 yıldan fazladır ‘aşk’ üzerine çalışmalar yapan, abartılan ‘o farkın’ nedenini bulmaya çalışan Indiana Üniversitesi’nden antropolog Helen Fisher, 35 bin kişilik araştırmasının sonucunda bizi ‘ona’ âşık eden 5 şeyi şöyle ortaya koymuş: “İnsanlar kendisine saygı duyan, güvenebilecekleri, kendisini güldüren, birlikte vakit geçirmekten hoşlandığı ve fiziksel olarak çekici bulduğu kişilere âşık oluyor...”

        Bilime saygım sonsuz ama Helen Hanım, bu dedikleriniz için 40 yıl araştırma yapmaya gerek yok. Bizim gazetelerimizin köşe başlarındaki ‘aşk doktorları’, ‘aşk’ konusunda bundan daha güzel saçmalayabiliyorlar.

        Üzgünüm sayın Fischer, bu saydıklarınızı geçenlerde parkta ilk kez bir kızın boynuna elini dolayan bizim 4 yaşındaki afacan Memo bile sayar...

        Siz bana, “Bir insan bir insanın dudağının kenarındaki suçiçeği lekesini nasıl olur da dünyadaki yüz binlerce kadının suçiçeği lekesinden ‘daha fazla abartır’ ki?” sorusunun cevabını verebiliyor musunuz onu söyleyin!

        New York Times’ta 14 yıldır ‘Modern Love’ köşesini yazan Daniel Jones, geçen yılların ve tonla öykünün ardından ‘aşk’la ilgili öğrendiği yegâne şeyi tek cümlede özetliyor: “Aşk ‘romantizm ve tutkudan’ ziyade ‘nezaket ve şefkat’ bence...”

        Tamam Mister Jones sizi anlıyorum ama en baştaki soruya böyle bir cevap verirseniz ‘Kim Milyoner Olmak İster’de daha ilk soruda eleniverirsiniz, benden söylemesi!

        ÖLÇÜSÜZ SEVGİ...

        Dünyanın bütün matematikçilerinin bir araya gelip 4 işlemin anasını ağlatsalar da bulamayacağı sorunun cevabını verebilecek konumda değilim ben. Keşke ben de Gizem Karaca gibi sırf ‘kendi parasını kendisi kazandığı’ için birine âşık olabilseydim! Ama tek bildiğim; aşkın bende tam da Shaw’un tarif ettiği gibi ortaya çıkıyor olduğu.

        İş, bir güzelle dünyadaki diğer tüm kadınlar arasındaki farkı abartmaya geldiğinde Fransız düşünür La Boetie gibi “Ölçülü olmayı seven kişi sevmek nedir bilir mi?” diye bağırıp ‘bir kâkül ne kadar abartılırsa o kadar abartıyorum’ işte...

        Hayatı boyunca kadınları etkilemek için çabalayan, koca göbekli, çirkin burunlu, büyük yazar Stendhal’in “Duygusal kadınların yanında hüzünlü, hoppaların yanında küstah biriymiş gibi görünmeli ve bazen de tersini yapmalı” diye başlayan, hesaplı kitaplı aşk tarifindense, La Boetie’nin ‘ölçüsüz, abartılı aşkını’ tercih ederim...

        Ve “Sizi ona âşık eden neydi?” sorusunun olduğu bir sınavdan da boş kâğıt verip çıkarım...

        Diğer Yazılar