Bol vitaminli Avşar Portakalı
OSMAN F. Seden, Halit Refiğ, Orhan Aksoy, Süreyya Duru, Zeki Alasya, Şerif Gören, Bilge Olgaç, Feyzi Tuna, Ertem Görenç, Ülkü Erakalın, Nisan Akman, İrfan Tözüm, Orhan Elmas, Sinan Çetin, Tomris Giritlioğlu, Ali Özgentürk, Kutluğ Ataman... Klasik Yeşilçam'dan çağdaş Türk sinemasına uzanan bütün bu yönetmenlerin filmlerinde başrol oynayan, 30 yıllık sinemacı Hülya Avşar'ın, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde jüri başkanı olmasını beğenmeyenlere Allah akıl fikir versin...
Hadi yazdıkları film eleştirileriyle Türk sinemasını uçuran, derin metin çözümlemeleriyle izleyicinin aklını başından alan bazı eleştirmenlerin Avşar'a mırın kırın etmelerini anlıyorum da peki 'magazin' yazarlarına n'oluyor?
ALTIN PALMİYE DALIYLA DÖVERİM
İhsan Yüce, Sefa Önal, Macit Koper, Ayşe Kulin, Füruzan gibi isimlerin de aralarında bulunduğu yüzlerce yazarın senaryolarını okuyan, oralardaki karakterleri beyazperdede kimi zaman iyi kimi zaman kötü canlandıran Hülya Avşar'ın jüri başkanlığına, o her şeye soktukları burunlarını kıvıran yazarların argümanı Recep İvedik'i hasedinden çatlatacak cinsten. Neymiş Avşar son yıllarda kötü filmlerde oynamışmış, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Ferzan Özpetek gibi yönetmenler onunla çalışmak istememimiş. Kıstasına Batman tükürsün ne diyeyim!
Ceylan'ın Cannes'da ödülü varsa Hülya Avşar'ın çalıştığı Şerif Gören'in de var. Demirkubuz'un Halit Refiğ'den daha büyük bir yönetmen olduğunu kim iddia edebilir. Özpetek'i tanıyan dünya Kutluğ Ataman'ın adını duyunca da saygıyla önünü ilikliyor. Sinemayla ilişkisi android işletimcili telefondaki yapay zekâ düzeyinde olan arkadaşın, "Hülya Avşar, Fatih Akın'ın bir filminde oynamış olsa jüri başkanlığı tartışılmıyor olacaktı" cümlesinin üstüne ağzına Altın Palmiye dalıyla vurmak her sinemaseverin görevidir bence. Bu muhteşem yargıya göre Akın'ın Duvara Karşı'sında rol alan Meltem Cumbul'dan harika bir Altın Portakal jüri başkanı olur! Yersen...
APTALCA SÖZLER EDEN SANATÇI ÇOK
Hülya Avşar'ın entelektüel birikiminin jüri başkanlığına yetmeyeceğini düşünen bazı arkadaşlara üç kez üst üste, "Aki Kaurismaki" desen muhtemelen devreleri yanar! Kendilerindeki entelektüel düzey, Altın Portakal'daki C vitamininden hallice olan yazarlar sanki geceleri Proust'la yatıp sabahları Joyce'la kalkıyormuş havasında, "Entelektüel birikimi yok" diye cümleler kurmuyor mu? Neyse... Hülya Avşar'ın yıllar içerisinde ettiği 'aptalca' bazı sözlerini alt alta sıralayıp "Bakın ne kadar salak birisi, bundan jüri başkanı mı olur!" tadındaki bakış açısının fenalığı ise Bodrum'dan gelen selülitli fotoğraflarının korkunçluğuyla yarışır! 70'li yıllarda 13 yaşında çocuğa tecavüz eden Roman Polanski'nin bu iğrençliği, fimlerinin de kötü olduğunu, adamın sinemadan anlamadığını mı gösterir? Mel Gibson'ın Yahudiler'le ilgili söylediği saçmalıklar, yönettiği Braveheart, Apocalypto gibi fimlerine leke mi getirir? Lars Von Trier, Cannes'da "Hitler'i anlıyorum" derken çok mu zekice konuşuyordu! Sinema tarihi böyle aptalca laflar eden daha bir dolu iyi yönetmen ve oyuncuyla dolu ama yerim dar!
MAGAZİN FİGÜRÜ OLMAK SUÇ MU?
Hülya Avşar'ı 'magazin figürü' diye aşağılayanlara ise "Magazin figürü olmayıp ne yapacaktı. Higgs Bozonu'nu mu bulacaktı?" diye sormak istiyorum. Birisi de son yıllarda çekilen Çoğunluk, Sonbahar, Tatil Kitabı, Kozmos, Uzak İhtimal, Beş Şehir gibi filmleri alt alta yazıp, "Avşar bu filmleri izlemiş mi?" diye soruyordu. Bu filmleri sadece Hülya Avşar değil maalesef halk da izlemedi. Hadi biraz daha iddialı konuşayım; inanıyorum ki bu soruyu soran arkadaşın ayılıp bayıldığı yönetmenlerin, oyuncuların çoğu da bu filmleri izlememiştir bence... Velhasılı kelam, Avşar ile Altın Portakal kelimelerini yan yana görünce 'otomatik portakal'a bağlayıp "İstemezük" diyenlere bakmayın. Altın Portakal, Altın Portakal olalı hiç bu kadar sulu olmamıştı... Herkese afiyet olsun...
