Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KAZAĞIMI bilmem kaç milyon pileli, paçaları ayak bileklerine doğru iyice daralan şalvar pantolonumun için soktuğum 80’lerin sonları...

        Bir yandan adına aşk denilen ‘efsanevi’ bir duyguyu lise kantininde çift kaşarlı tostla ayrana katık ederken bir yandan da Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in dizeleri arasında üç kuruşluk ergen beynimin suyunu çıkarıyorum...

        Mahalle aralarındaki boş arsalarda top peşinde koştuktan sonra insanda Wembley’e çıkmış hissi uyandıran Dinarsu’nun halı sahasında göz ucuyla hoşlandığım kızı kesip hayatın en anlamlı rövaşatalarını yapıyorum okul çıkışı.

        CENGİZ KURTOĞLU POLICE KARŞI

        Altı üstü iki kanallı televizyonda Kuzen Larry’nin sersemlikleri ve Balki’nin kuzusu Dimitri’yle gülüp, Doktor Huxtable’lara oturmaya gidiyorum akşam üzerleri... Sonny Crockett ve Ricardo Tubbs’la Miami sokaklarında uyuşturucu baronlarının peşinde koşturup, bazen bir öpücüğün bütün bir büyüyü bozacağını bilmeden David Addison, Maddie Hayes’i bir kere öpsün diye için için dua ediyorum. Cengiz Kurtoğlu ile Atilla Kaya arasında bir yerlerde Rod Stewart’ı, Paul Simon’ı, Billy Joel’i, Jethro Tull’ı, Pink Floyd’u, Police’i keşfettiğim yıllar...

        BAKIRKÖY’E KASET YOLCULUĞU

        Önceki akşam Apple CEO’su Tim Cook iPhone 6’nın ve Apple Watch’un özelliklerini anlatırken eski dostum Scotty şimdi buradan bakınca milyonlarca ışık yılı uzaktaymış gibi gelen 80’lerin sonlarına ışınladı beni...

        Çift kaset çalarlı teybimizde Take My Breath Away’li, Fast Car’lı karışık kasetler yaparken kendi kendime Ömer Karacan’ın müzik programında U2’nun Desire şarkısını ilk duyduğum günde buldum kendimi birden...

        Adlarını ilk kez Blue Jean’de okumuştum sanırım. Joshua Tree albümleri Grammy’leri silip süpürmüştü.

        Apple CEO’su Tim Cook yeni ‘oyuncaklarının’ bir tek kelimesini bile anlamadığım bir dolu özelliğini anlatırken ben bir kasetin peşinde koşturduğum o hafta sonunu yeniden yaşıyorum... Sivilcelerime bakmadan Desire’a âşık olup grubun Rattle and Hum albümünü almak için harçlığımı denkleştirip hafta sonu Bakırköy’e gitme planları yapıyorum...

        BEDAVA ALBÜM BALDAN TATLIDIR

        Cook az sonra sahneden inip U2 yeni albümü Songs of Innocence’ın ilk şarkısını söylemeye başladığında ben 30 yıl önce bir hanın alt katındaki kasetçiden içeri yeniden giriyordum. Kutsal bir emanet gibi alıp eve döndüğüm Rattle and Hum’ı salondaki teybe takıp Helter Skelter çalmaya başladığındaki şapşal yüz ifadem karşımda dururken U2’nun yeni albümünün iStore’da hazır beklediği ve bedava indirebileceğimizi öğrendim...

        İki dirhem bir çekirdek giyinip sırf U2’nun albümünü almak için Frodo Baggin’in Mordor’a yaptığı destansı yolculuğun bir benzerini gerçekleştirdiği o hafta sonundan ‘asırlar’ sonra önceki akşam evin salonunda yattığım yerden telefondaki ‘indir’ yazısını ‘tık’layıp ergenliğimi oracığa gömdüm!

        Diğer Yazılar