Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Beşiktaş adına tarihi bir geceydi... Kazanılması halinde üst üste 4 maçlık bir galibiyet serisiyle gruptan çıkmanın garanti olacağı ve ilklerin gerçekleşeceği bir tabloyla sevinecektik. Hıncahınç dolu tribünlerin verdiği o muhteşem itici gücün şevkiyle başladı Siyah-Beyazlılar. Leipzig önündeki kulakları sağır eden ıslıklarla Monaco da ilk 15 dakika neye uğradığını şaşırdı. Bırakın Beşiktaş’ın kalesine gelmeyi, kendi yarı alanlarından bile zor çıktılar. Takımımız baskı üstüne baskı kurdukça Fransızlar afalladılar.

        Oyunun başlarındaki abluka yerindeydi ama Kartal’ın ofans ayakları bir türlü rakip 18 içinde o öldürücü pozisyonları bulamıyordu. Ne ortadan ne de kanatlardan Cenk’e istedikleri verildi. Anlayacağınız baskı karşılığını bulmuyordu. Hele bir de Lopes’in ilk yarının bitimine doğru gelen golü direnci ister istemez kırmıştı.

        Monaco’nun etkili olduğu anlarda Beşiktaş orta sahasının zayıflığı buna büyük etkendi. Oğuzhan ikili mücadelelerde silikti. Atiba bile alıştığımız görüntü ve tempoda değildi. Allah’tan imdada devre arası yetişti. Şenol Hoca’nın da uyarılarıyla daha farklı bir takım ortaya çıktı. Geriden uzun toplarla oyun kuruldu. Monaco’nun üstüne geleceğini bilen Şenol Güneş, kozunu bu şekilde oynadı. Doğrusu da buydu zaten.

        Quaresma’nın penaltısı da böyle geldi. Cenk’in Şampiyonlar Ligi’nde gol rekoruna koştuğu penaltısından sonra çok daha hücumu düşünen ve bu konuda gözü kararan bir Beşiktaş izledik. Monaco da panikleyince çok işlemeyen kanatların da canlanmasıyla üretmekte zorlandığımız pozisyonları bulduk. Quaresma son dakikalarda topu yanındaki Babel’e çıkarsa iş bitmişti. Sağlık olsun, yine de bizden bir şey eksilmedi. Kazansaydık harika olurdu ama olmadı. Yine de ipler Beşiktaş’ın elinde ancak yazık oldu.

        Diğer Yazılar