Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hollywood’un müzisyen başarısı hikayelerini ti’ye alırken ‘Austin Powers’ kadar pespaye durmaya çalışan, ama yer yer seyir keyfi verse de sineması sıkıntılı bir parodi filmi. Ragga Oktay’ın ilk sinema deneyimi “Mc Dandik”, hayali müzikal sahneleri, video klip parçaları ve kaba mizah anlarını, pespaye bir estetikle gözden geçiriyor. Elbette ‘müzikal’ tarafını öne çıkaran bir yerli film üretmek cesaret ister. Ama Oktay’ın yönetmenlik ve oyunculuk konusundaki deneyimsizliği zamanla kontrol edilemeyecek bir soruna dönüşüyor. “Mc Dandik”in DVD’si ülkemizde piyasaya çıktı.

        Reggae ve hip-hop alanında 1990’ların sonunda yaptığı çıkışla dikkatleri üzerine çeken Ragga Oktay, kısa sürede ufak çaplı bir fenomene dönüştü. Adını cümle alemin duyduğu bir yıldız haline geldi. Magazin programlarının has konusuna dönüşmesi için beklemesi de gerekmedi. Burada ise belki de kendisiyle aynı dönemde çıkan ama kısa sürede uluslararası şöhrete kavuşan Amerikalı ‘50 Cent’i kıskandırmak için bir projeye giriyor. Ona gönderme yapmayı da ihmal etmediği bir ‘parodi iskeleti’ne imza atıyor.

        MÜZİSYENLİKTEN YÖNETMENLİĞE GEÇMEK ZOR

        Ancak 50 Cent’in kendi hayat hikayesine odaklanan “Get Rich or Die Tryin’”den (2005) başlayan bir oyunculuk kariyeri var. Oktay ise Teoman, Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz gibi yedinci sanata adım atan şarkıcı yönetmenlere özeniyor. Kendini kanıtlama arayışına giriyor. Okul sıralarından başlayarak, rekabet komedisi damarlı bir müzisyen biyografisi parodisine dönüşen “Mc Dandik” (2013) bireysel bir öykü anlatmıyor.

        Aksine geleneksel Hollywood başarı hikayesini yıkmaya çabalıyor. ‘Austin Powers’ın Bond parodilerinde canlandırdığı ‘kitsch’ (bayağılık estetiği) yapıyı, ‘müzisyenlik’ üzerinden yorumluyor. Oktay, bir bakıma Cem Yılmaz’ın Arif karakterine rakip olarak ‘Mc Dandik’i yaratıyor. Elbette Johnny Cash’in yükselişini ti’ye alan zeki parodi filmi “Walk Hard: The Dewey Cox Story”nin (2007) kalitesine ulaşamıyor. Ama Yıldıray Gürgen’in çok yönlü besteleri, Hamdi Deniz’in kurgusu ve Feza Çaldıran’ın sinematografisi filmi zaman zaman yükseltiyor. ‘Video klip parçaları’ izlenimi bırakan otantik anlar yer yer keyifli bir seyir süreci yaratıyor.

        HOLLYWOOD GÖNDERMELERİ KARİYERİ BESLİYOR

        Oktay, arabeskçi (Özcan Deniz, Küçük Emrah) yönetmenlerin arabesk kültürünü kutsarken diziden ya da Yeşilçam melodramlarının kolaycılığından kopamayan anlayışından sıyrılıyor. Mahsun Kırmızıgül gibi Hollywood’a tutunuyor. Oradaki gelenekleri eleştiri yağmuruna tutarken “Yeşil Yol” (“The Green Mile”, 1999), “Asla Hayır Deme” (“Never Say Never Again”, 1983), “Baba” (“The Godfather”, 1972) gibi göndermeleri de ihmal etmiyor. Gözlüklü ve ezik bir tipleme olarak hayatına başlayan yetim ‘Dandik’in mücadelesine, yükselişine dikkat çekiyor.

        Ama bu durum bir TV yetenek yarışmasına kadar uzanıyor. Beklenen müzisyenlik kariyeri karşımıza çıkmıyor. Sinemaskop oranında ‘video klip’ geleneğinden beslenen bir eser dokunuyor. Oktay’ın TV kültürüyle ve kliplerle yetiştiği belgeleniyor. Zira temponun yükseldiği anların Dandik’in hayalleri olarak tasarlanması, TV’de görülecek video klip parçalarıyla etrafımızı sarabiliyor. Onun dışındaki kısımlarda ise en iyi ihtimalle Yeşilçam ya da TV dizisi geleneğinden ışık ve renk ayarı yapılmamış, oyuncuların yakın planlarını nasıl alacağını bilemeyen ucuz bir sinematografi var.

        KOREOGRAFİLER TUHAF, UÇARI VE KALICI

        Özellikle yeşillik alandaki klipte playback’i abartıp Bollywood dokusunu akla getiren Ragga Oktay’ın hapishanedeki koreografiyi iç mekan olduğu için iyi hallettiği görülüyor. Ancak bu hayali bölümlerden gerçek hayata dönüş “Karanlıkta Dans” (“Dancer in the Dark”, 2000) tutarlılığında, özeninde gerçekleşmiyor. Aksine 2.35:1’de yakın ve orta planları alma zaafı yaşayan, özellikle de sahnelerde ekstra planları, açıları planlamayan bir yönetmen vizyonsuzluğu görüyoruz.

        Masa başına da bu durum yansıyınca kurguculuk namına biçimci sahnelerde sadece ‘girizgah’ ya da ‘beş dakikalık kısımlar’ izlemekle yetiniyoruz. Hapishaneye araçla giriş bölümündeki İngilizce şarkıyla temponun yükselmesi bu duruma yol açıyor. Oktay, belli ki yönetmenliği bırakıp kendini bir Hollywood parodisine atmamalıymış.

        KÜLT BİR MÜZİKAL OLABİLİRDİ

        Bunun yanında özellikle başrol performansı için gereken Mike Myers, Cem Yılmaz kalitesinde bir ismi de arıyoruz. “Kahpe Bizans”ı (2000) andıran girizgah veya “Disko Domuzları”nı (“Disco Pigs”, 2001) andıran bebeklerin içlerinden konuşması ise farklı duygular tattırıyor. Sanki “Mc Dandik” hedef sapması yaşıyor.

        Sinematografik anlamda ise ‘uçmak’ istemeden geleneksele kavrulup ‘geleneksel Hollywood’ tarafında oyunculuklar ve plan azlığı sebebiyle sıkıntı yaşanıyor. O kısımlarda filmin düşmesi müzikal koreografilerinin enerjisini aratıyor. Halbuki yer yer Bollywood’a da kaykılan son derece renkli ve Türkiye’nin “The Rocky Horror Piture Show”u (1975) olabilecek bir potansiyel görüyoruz.

        MİZAH SAKARLIKLA SINIRLI KALIYOR

        Ama Oktay kendine fazla güvenip hem iyi hem kötü adamı oynuyor. Sümer Tilmaç’a baba rolü verirken, karşısına dizdiği yardımcı oyuncuları da yönetemiyor. Sadece ‘fiziksel’ açıdan kullanıyor. Böylece senarist koltuğunu da dolduramıyor. Ama Hamdi Deniz’in özellikle akıcılık kazanılan anlarda eldeki planları iyi bağladığı, girizgah verme adına bile bir işçilik çıkardığı net.

        Tabii ki “Kattakurilerin Mutluluğu” (“Katakuri-ke No Kôfuku”, 2001) gibi uçuk bir şey üretmek Takaski Miike gibi aykırı zihinlerde gizli. Ragga Oktay, uçarı bir ruh değil. Müzisyen kimliği ile sinemacı kimliği arasında uçurum olduğu, filmin tamamından gözüküyor. Zira senaryonun sahneler arası ayraçlarını bağlamayı unutup mantık boşluklarıyla seyirciyi yerle bir etmesi de bir başka sorun gibi. 40 Cent dışındaki espriler fazla tesir etmeyip mizah Oktay’ın gözlüklü sakar tipiyle sınırlı kalıyor.

        FİLMİN NOTU: 3.5

        Künye:

        MC Dandik

        Yönetmen: Ragga Oktay

        Oyuncular: Ragga Oktay, Lemi Filozof, Zerrin Arıkan, Sümer Tilmaç, Gülüm Baltacıgil

        Süre: 96 dk.

        Yapım Yılı: 2013

        Diğer Yazılar