Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hong Kong’un dövüş sanatları filmlerine entelektüel, plastik ve minimalist bir vizyon getirme arayışı… “Suikastçı”, Hou Hsiao-Hsien’in ustalığını, nakış gibi işlenmiş her karesinde gördüğümüz, büyüleyici bir sinema eseri… “Come Drink With Me” ile “Barry Lyndon”ı buluşturan anti-wuxia yorumu, Yimou’nun “Kahraman”ından bu yana en yenilikçi tarihi dövüş filmlerinden birine açılıyor. 15. !f İstanbul’da perdede ikinci kez izlediğim ustalıklı “Suikastçı”, yılın en iyilerinden. 1 Nisan’da vizyona girecek olması büyük fırsat!

        Onu Tayvan’a Altın Aslan kazandıran ilk yönetmen olarak da anabiliriz. Hou Hsiao-Hsien artık 69’unda, ustalık devresine ulaştı. 2000’lerin ilk 10 yılında izlediğimiz dört uzun metrajını kare kare inceleyince onun işçilik açısından ne kadar mükemmeliyetçi olduğunu çözebiliriz. Tayvan Yeni Dalgası’na Edward Yang ile birlikte canlılık getirmesi bir yana 90’larda çıkan Tsai Ming-Liang’ı da cesaretlendiren isimlerdendi.

        POPÜLER TÜRE RESİM TABLOSU KATKISI

        “Suikastçı” (“Nie Yin Niang”, 2015), üstatla beraber çıkış yapan Tayvanlı görüntü yönetmeni Mark Lee Ping-Bin’in (“Aşk Zamanı”nda da çalışmıştı) detaycı ve büyüleyici sinematografisinden beslenen ‘wuxia sanat filmi’ denemesi. Aslında 8. yüzyılda geçip Çin’in imparatorluk dönemine odaklanarak bir tarihi doku buluyor. Bir generalin kızının bir rahibe tarafından kaçırılmasıyla yaşadığı ‘sürgün’ döneminin geri dönüşleri ele alınıyor. Ama görsel göstergelerle…

        10 yaşından itibaren yetiştirilen zalim tetikçiyi, suikastçıya dönüşen karakteri Qi Shu canlandırıyor. Özünde bir imparatorluk, iktidar eleştirisi var. Film de aslında Hong Kong’taki ‘tarihi dövüş filmi’ türü/alt türü ‘wuxia pian’ın anti-sinema temsiline dönüşürken paralel olarak resim tablolarından da besleniyor.

        ‘COME DRINK WITH ME’NİN ÖZBEÖZ TORUNU MU?

        Aslında King Hu’nun “Come Drink With Me”sindeki (“Da Zui Xia”, 1966) Altın Kırlangıç’a, Cheng Pei-Pei’nin canlandırdığı, Tarantino’nun da çok sevdiği kült tiplemeye alternatif geliyor. Ama oradaki ‘popüler sinema’ya, ‘genel kitle’ye uygun, opera estetiği, stilize işçilik yok burada. Ses tasarımı ve kurguyla uğraşmanın yerini sanki büyüleyici kamera hareketleri ve zarif resim kareleri alıyor. Sanki Ozu ile Parajanov’u, Wenders ile Tarkovsky’yi birleştiren bir gelenek var.

        Hsiao-Hsien, uzun planlar üzerine kurulu gözlemci, sabırlı yönetmenliğini koruyor. Kamerayı genel plana yerleştiriyor. Öne ise bir tül, perde koyabiliyor. Böylece iç mekanlarda ‘gözetleme’ bir çeşit ‘iç siyaset’ ya da ‘iç tehdit’e, özeleştiriye tekabül ediyor. “Suikastçı”, aslında bu estetiği oluştururken, 1.37:1, 1.47:1, 1.85:1 formatları arasında gidip geliyor. “Come Drink With Me” ile “Barry Lyndon”ı (1975) bir araya getiriyor. Kubrick’in mum ışığıyla mükemmeliyetçi bir resim estetiği çıkardığı başyapıtı ile King Hu’nun stilize dövüş filmi şaheserini iç içe geçiriyor.

        ‘KAHRAMAN’IN ANTİ-TEZİ GİBİ

        “Üç Defa”da (“Zui Hao de Shi Guang”, 2005) yönetmenin üç ayrı dönem için pelikül ve renk tercihlerini farklılaştırma arayışına yeni bir deneme geliyor. Gözlemcilik ve tempo, “Millenium Mambo”da (2001) kayan kameraya, büyük oranda normal objektiflerle uzun plan alma arzusuna yakın. Ama açılıştaki tam ekran yapılan siyah-beyaz orman sekansındaki ‘retro’ doku da unutulmuyor. Adeta Tarkovsky’nin monokrom pelikülle yaptıklarını akla getiriyor. Bunun devamında da sanki kırmızı, mavi, yeşil filtrelerle Hsiao-Hsien’in Wenders’vari dönüşümü tamamlanıyor.

        2002’de Zhang Yimou, “Kahraman”da (“Yin Xiong”) bu türü/alt türü canlandırmıştı. Renk filtrelerine yüklendiği düello sahnelerinde yükselen plan adedinin ve temponun yarattığı postmodern estetik çığır açmıştı. Burada ise tam tersi bir dinginlik var. Hsien, gözlem yapmayı tercih ederken, asla bir açı-karşı açı planı kullanmıyor, devamlılık kurgusuna başvurmuyor. “Suikastçı”, Wong Kar-Wai’nin ‘tarihi dövüş filmi’ne biyografik damarla getirdiği estetik yorumla (“Büyük Usta/Yi Dai Zong Shi”) uzak akraba olabilir. Ama kendi alanında Hamlet uyarlaması “Şölen”den (“Ye Yan”, 2006) bu yana en çarpıcı örnek şüphesiz…

        SUİKAST OLGUSU BİR YALNIZLIK YARATMIŞ

        Hsiao-Hsien, dövüş ve düello sahnelerini çok az kullanıyor. Bir tane ormanda ağacın arkasına geçilerek alınan karlı sahne, sanki kameranın başının öne eğilmesiyle esas aksiyondan uzak duruyor. Bir bölümde imparatorluğun savaşa girdiği anda kamera onları kaybedip yerinde sabit kalıyor. Finalde ise sanki esas cinayete giderken bir anda hayali bir ara planla esas akış yıkılıyor.

        Film, derin odakla ve adeta kadrajın ortasına inen tülü umursamayan, filtrelerle dönemi büyüleyici hale getiren zarif bir resim estetiği kullanıyor. Bu durum ‘wuxia filmi’ne alternatif bir estetik katarken, işin ucunu da ‘hikayeye/senaryoya gerek yok’a kadar götürüyor. Belki de “Çakalın Günü”nün (“The Day of the Jackal”, 1973) dinginliği ile “Come Drink With Me”nin tarihi fonunun çakıştığı bir başka dünyayla yüzleşiyoruz.

        PLASTİK VE MİNİMALİST OLMAK EMEK İSTER

        Her sekanstaki açılar arasındaki ahenk, kamerayı kullanma düşüncesi o kadar incelikli ve planlı ki Hsien’in niye son 30 senenin en büyük yönetmenlerinden biri olduğunu anlıyoruz. Karelerin uzaması için çaba sarf eden yönetmen ve görüntü yönetmeni, her çerçeveyi oya gibi işlemiş.

        Sanki Parajanov ile King Hu’nun kesişmesinden çıkan, hiç görmediğimiz bir 8. yüzyıl Çin’ine tanıklık ediyoruz. Buna kostüm tasarımı ve sanat yönetimi de ekleniyor. Girizgâhtaki giriş cümlesi dışında bilgi de yok. Biz sürekli olup biteni, kameranın araya bir şeyler koymasıyla sakince gözlemliyoruz. 105 dakikada diyaloglar da bunların arasına giriyor. Aslında bu öğelerle birlikte ‘gizli gözetleme’, bir anlamda imparatorluğun saklı gerçekleri, katil yetiştirme mevzusu ‘öldürme makinesine dönüştürülen insanoğlu’na dikkat çekiyor. Modern dünyadaki barbar rejimlerin başlangıcına götürüyor bizi.

        Finalde de anlaşıldığı üzere dış mekanda ‘pastoral görüntüler’ de bir malzemeye dönüşüyor. Onları işleyen Hsien, birçok ressamın çalışmalarından adeta yapay durmayan ama plastik bir doku çıkarıyor. Tarkovky’nin pelikülle oynarken yakaladığı eşsiz renklerle baş başa bırakıyor bizi. Bazı filmlerin stilize ve biçimci görsel yapıları öne çıkarken burada hem ‘plastik’ hem ‘minimalist’ olmak ‘vizyon sahibi bir yaklaşım’a dönüşüyor. “Suikastçı”nın da benzerlerinden, yeni milenyumdaki türdeşlerinden, “Kahraman”dan, “Şölen”den, “Parlayan Hançerler”den (“Shi Mian Mai Fu”, 2004), “Kaplan ve Ejderha”dan (“Wo Hu Cang Long”, 2000) ayrılan tarafı bu…

        FİLMİN NOTU: 7.8

        Künye:

        Suikastçı (Nie Yin Niang)

        Yönetmen: Hou Hsiao-Hsien

        Oyuncular: Qi Shu, Chen Chang, Yun Zhou, Dahong Ni

        Süre: 105 dk.

        Yapım yılı: 2015

        Diğer Yazılar