Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Oscar adaylığını hak eden iki performansla dikkat çeken “Işığa Doğru” ile John Travolta’nın yeteneğinin son demlerini görmemizi sağlayan “Ölümün Kıyısında”yı ele aldım. Bizde vizyon şansı bulamayan her iki filmin de DVD’leri raflara girdi.

        IŞIĞA DOĞRU”: HIDDLESTON VE OLSEN FİLMİN ÜZERİNE GEÇİYOR

        Greg Kinnear’lı vasat biyografik film “Zeka Pırıltısı” (“Flash of Genius”, 2008) ile kendini sevdiremeyen Mark Abraham’ın ikinci sinema filmi… 29 yaşında vefat eden country müzisyeni Hank Williams’ın hayat hikayesi… “Işığa Doğru” (“I Saw the Light”, 2015), şöhret basamaklarını çabuk tırmanmanın yol açtığı ‘tıkanma’ ve ‘gevşeme’ durumuna dikkat çekiyor. İşin doğrusu bu duyguyu Hiddleston çok iyi yansıtıyor.

        Williams’ı tepeden tırnağa elden geçiren, göz hareketlerinden aksanına, mimiklerinden ağız şekline uzanan bir detaycılıkla kavrıyor. Hatta kilo vererek adeta onun ta kendisine dönüşüyor, köşesine çekilmeden fazlasıyla emek harcıyor. “Thor”un (2011) Loki’si olarak çıkış yapan 1981’li Hiddleston, kalitesini ispatlama olanağı buluyor burada. Onun şarkıcı eşi Audrey Williams’a can veren Elizabeth Olsen de bu tarihi karakteri aksanı, göz hareketleri ve ağız şekliyle kavramayı biliyor. Bu dramatik duruma, aşka, hüzne uyum sağlıyor, bir gerçekçilik katıyor.

        Ama yönetmenin geride kalıp deneyimli Dante Spinotti için ‘içeri ışık geçir yeter!’ lafını yeterli görmesi bir çaylaklık getiriyor. Bu sebeple de kadrajları önemsemediğimiz ve tuhaf bir duraksama ile yüzleştiğimiz seyir süreci, hiç de iyi noktalanmıyor. 124 dakikada yıl atlamalarıyla hikayeden koparan senaryo adeta görevini yapıyor!

        Karakter çapkın ve bir hayli coşkulu gözükse de müzik performanslarından ziyade dramatik tarafıyla öne çıkarılıyor. Karakter oyunculuğu karakter dramasını kaldırıyor. Yapay ışıklar bu durumu baltalamıyor. Nihayetinde bir oyuncu filmi ortaya çıkıyor... Özellikle geçtiğimiz sezon Oscar adaylığı için adı geçen Hiddleston döktürüyor, Sony Pictures Classics’in stratejilerinin kurbanı olmuş gibi gözüküyor.

        Ama “Işığa Doğru”, “Madencinin Kızı” (“Coal Miner’s Daughter”, 1980), “Tatlı Düşler” (“Sweet Dreams”, 1985) gibi akrabalık kurduğu iyi kotarılmış ‘country müzisyeni biyografileri’nin yanına yaklaşamıyor. Aksine 1991’den bu yana yapımcılık yaptığı sektörde ‘yönetmenlik’e karar verince çaylak gözüken Mark Abraham’ın can çekiştiğini hissettirmeye yarıyor. Amatör duran “Çılgın Kalp” (“Crazy Heart”, 2009) gibi ‘sadece performans yeterli, film çekmeye gerek yok’ ekolünden bir eser karşımıza dikiliyor.

        FİLMİN NOTU: 2.9

        ÖLÜMÜN KIYISINDA”: FIRTINANIN ETRAFINDA KAYBOLMAK

        John Travolta ile Sharon Stone’un rahatsız edici bir şekilde tanınmayacak hale geldiği bayat bir aile dramı, Amerika’nın gerçeklerine ışık tutan boyutsuz bir eletrikçi hikayesi, motiflerini nereye koyacağını bilemeyen başıboş bir felaket filmi gibi tabirlerle anılabilir. “Fırtınanın İçinde”nin (“Into the Storm”, 2014) görüntü yönetmeni Brian Pearson, “Testere 5”in (“Saw V”, 2008) yönetmeni David Hackl ile “Son Durak”tan (“Final Destination”, 2000) sonra kayıplara karışan Dewon Sawa’nın varlığı için iyi şeyler söylemek güç.

        Film ‘kasırga’ arka planıyla ‘elektrikçiliği merkeze yerleştiren aksiyon filmi’ne meyledip “Twister”la (1996) akraba bir felaket filmine dönüşse bile razıyız. Ama dört kişilik senaryo ekibinde ‘her kafadan çıkan sesler’ ciddiye alınınca, tıka basa doldurulmuş fikirler doyurucu durmuyor. Buna ise montaj sekanslarda çekilen fotoğrafların üst üste bindirilmesi, poz vermenin sinema sanılması da ekleniyor.

        En iyimser yorumla Aktan Arym Kubat imzalı, ülkesinden Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına gönderilen eli yüzü düzgün Kırgız filmi “Işık Hırsızı” (“Svet-ake”, 2010) ile klişe itfaiyeci filmi “Ekip 49”u (“Ladder 49”, 2004) birleştiren tuhaf bir tür filmi “Ölümün Kıyısında” (“Life on the Line”, 2015). Aksiyona kaymak istediğinde metalik renklerin, mesaj vermek istediğinde gülünç makyajların kurbanı olan bir yapıt...

        Kate Bosworth’a yazık olmuş diyebiliriz. Ama niye üretildiği anlaşılmayan proje, elektrik çitlerinin üzerindeki ‘kasırga efekti’nin etrafında ne yaptığını kendi de bilmiyor. “Ölümün Kıyısında” çıkış noktasından vukuatlarına, performans denemelerinden diyaloglarına kadar yaşanabilecek en garip deneyimlerden biri olabilir.

        FİLMİN NOTU: 2

        KEREM AKÇA’NIN YENİ ÇIKAN DVD’LERDEN ÖNERİLERİ

        1-Galaksinin Koruyucuları (Guardians of the Galaxy)

        2-Ters Yüz (Inside Out)

        3-Abluka

        4-Kötü Kedi Şerafettin

        5-Saul’un Oğlu (Saul Fia)

        6-The Lobster

        7-Sihirli Orman (Into the Woods)

        8-Joy

        9-The Hateful Eight

        10-6 Süper Kahraman (Big Hero 6)

        11-Mr. Holmes ve Müthiş Sırrı (Mr. Holmes)

        12-Deadpool

        13-Diriliş (The Revenant)

        14-Çocuk ve Canavar (Bakemono No Ko)

        15-Miles Ahead

        Diğer Yazılar