Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        En son geçen sene koordinatörlerinin ani bir kararla işten çıkarılmasıyla ele aldığım Ankara Film Festivali, 14-24 Mart 2013 tarihleri arasında gerçekleşen 24. versiyonunda öyle ya da böyle bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Yaklaşık bir ay önce İrfan Demirkol’un Dünya Kitle İletişimi Vakfı’nın başına geçmesiyle en azından bir bilirkişinin eşliğinde, Halkbank sponsorluğunda Ankara halkıyla buluştu. Özellikle ulusal yarışma filmleri, ulusal kısa filmler-belgeseller, Çek Yeni Dalgası retrospektifi ve DVD’den gösterilen yeni yabancı filmlerin başı çektiği bir program listesi belirledi. Festivalin 23 Mart gecesi Resim Heykel Müzesi’nde düzenlenen ödül töreninde “Tepenin Ardı”nın hakimiyeti şaşırtmazken, bileğinin hakkıyla öne çıkması da ayrıca sevindiriciydi. 2014’teki 25. özel yıl için ise bütün Ankaralı sinemaseverlerin hakkı ‘rüya bir ekip’ ve ‘çarpıcı filmler’den oluşan bir program elbette.

        İrfan Demirkol’un katkısıyla öyle ya da böyle bir festival gerçekleştirildi

        Şimdi görünen o ki dernek başkanı Oğuz Dönmez’in ‘sektöre hakimiyetsizlik’i bu yükü kaldıramadı. Festival de son anda İrfan Demirkol’un olaya el koyup başkan olmasıyla Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı’nın katkılarının boyutunu değiştirdi. Ahmet Boyacıoğlu’nun yeni yönetimde bulunması da bu noktada önem arz etmiş olabilir. Böylece Şubat ayında neredeyse ‘sıfır’ programla yol alan etkinliğin, sadece ‘ulusal’ sıfatıyla kalmamak için bir yönelim belirlemesi sağlandı. Dünya sineması programındaki eserlerin ‘DVD’den gösterilmesiyle ise İstanbul’daki tematik festivallere benzer bir süreç izlendi.

        Son anda Çek Yeni Dalgası ve Daniel Schmid gösterimleriyle uluslararası damara ‘değerli bir ekleme’ yapıldı. Böylece en azından önemsenen retrospektif seçkiler devreye girmiş oldu. Elbette dünya belgeselleri, genç sinemacılarımızı destekleyen ulusal kısa filmler ve ulusal belgeseller de unutulmamalı... Doğrusunu söylemek gerekirse Kızılırmak Sineması’nın varlığı da önemliydi.

        “Tepenin Ardı”nın hakimiyeti tartışmasızdı

        Ancak esasen Çek Yeni Dalgası’nın Jirí Menzel, Ivan Passer, Franticek Vlácil, Vera Chytilová, Milos Forman gibi isimleri, gerçeküstücü, deneyci, sosyopolitik malzeme ve hiciv yüklü eserleriyle alkışı hak eden taraf oldu. Bana kalırsa sinema tarihinin bu unutulmaya yüz tutmuş, sonradan keşfedilen değerli akımı, Ankaralı sinefiller için bir cevhere dönüştü.

        Ama esasen bu yıl, Aralık’ta web sitesinden duyurulan başvuru tarihinin devamında seçilen uzun metrajlı yerli filmler ana çerçeveyi oluşturdu sanki. Sekiz filmlik programda özellikle “Tepenin Ardı”nın İstanbul ve Malatya’nın ardından üçte üç yapması aslında ‘sanat sineması toplamı’ ile arasında uçurum olduğunu ispatladı. Altı ödüle ulaşması, 2012’nin ‘kalite kıstası’nı büyük oranda üstlendiğini anlatmaya yetiyordu.

        Umut vaat eden ilk film “Aziz Ayşe” es geçildi

        Onunla yakın temas kurabilen ise iki film vardı. Selim Evci’nin “İki Çizgi”nin (2008) ödül kısmetsizliğinin ardından “Rüzgarlar”ının ikinci ulusal yarışmasında da sıfır çekmesi beklenen bir sonuçken, “Babamın Sesi”nin ise Orhan Eskiköy-Zeynel Doğan imzasıyla bir ödül alması sevindiriciydi.

        Yarışmadaki eserler arasında “Güzelliğin On Par’ Etmez”, “Evdeki Yabancılar” ve “Şimdiki Zaman”ın seviyeyi aşağıya çekmesi bir yana Elfe Uluç’un “Aziz Ayşe”si cesur bir meseleyi samimi bir denemeye kavuşturmasıyla belki çoğu filmimizin belgesel-kurmaca arasındaki ince çizgiyi tanımlayamadığı günümüzde saygıyı hak etti. Böylece öteki kimliğinin öne çıktığı yerli sinema paleti bir kez daha canlanıyordu. Festival jürilerinin geleneği olan ‘kurguda en iyi deneme’ye ödül verme alışkanlığı bu etkinlikte de sürerken özellikle “Güzelliğin On Par’ Etmez” ve “Evdeki Yabancılar”ın ‘proje aşamasında kalan fikirler’le birtakım ödüllere ulaşması şaşırtmadı.

        İrfan Demirkol’a teşekkürler

        Nihayetinde bir festivali daha Ankara’nın kısa film ve belgesele verdiği değerle geride bıraktık. Bu yıl festival yönetmeni Gökhan Erkılıç’ın yaptığı organizasyon yüzde yüz bir ‘planlama’ barındırmazken, bunun yanında ‘uluslararası’ sıfatını da kaybetme riskini son ana kadar taşıdı. Ulusal uzun metraj yarışmasındaki SİYAD jürisinin ve diğer kategorilerdeki SİYAD’lı jüri üyelerinin devre dışı kalması da tabiri caizse ‘ilginç’ bir şeydi.

        Bu konudaki kararların neyse ki 2014 için İrfan Demirkol sayesinde gözden geçirilmesi sinema yazarlığına verilen değer adına Demirkol’a teşekkürü borç bilmemizi sağlıyor. Sinema yazarlığı mesleği önemsenmese de çok değerli bir platform. Bunu herkesin kabul edip sağlıklıca değerlendirmesi gerek kanımca. Zira dünya sinemasında da bizde de sinema yazarlığı mesleğinin bugüne kadar yedinci sanata, festivallere ve yönetmenlere verdiği katkıyı tartışmak bile abes kaçar.

        24. Ankara Uluslararası Film Festivali ödülleri:

        En İyi Film: Tepenin Ardı

        En İyi Yönetmen: Emin Alper (Tepenin Ardı)

        Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü: Güzelliğin On Par’ Etmez

        Seçici Kurul Özel Ödülü: Babamın Sesi

        En İyi Kadın Oyuncu: Sanem Öğe (Şimdiki Zaman)

        En İyi Erkek Oyuncu: Tamer Levent (Tepenin Ardı)

        En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Banu Fotocan (Tepenin Ardı)

        En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Mehmet Özgür (Tepenin Ardı)

        Onat Kutlar En İyi Senaryo Ödülü: Tepenin Ardı

        En İyi Görüntü Yönetimi: Yük

        En İyi Kurgu: Güzelliğin On Par’ Etmez

        En İyi Sanat Yönetimi: Evdeki Yabancılar

        En İyi Özgün Müzik: Evdeki Yabancılar

        En Umut Veren Yeni Senaryo Yazarı: Evdeki Yabancılar

        En Umut Veren Erkek Oyuncu: Abdülkadir Tuncer (Güzelliğin On Par’ Etmez)

        keremakca@haberturk.com

        Diğer Yazılar