Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KEREM AKÇA / keremakca@haberturk.com

        Beşiktaşlı, yumurtacı, yufka yürekli ve azarlama sevdalısı Şevkat Yerimdar, aslında yaklaşık 1.5 yıldır internette skeçleriyle anılan bir şahsiyet. Onun köşeye itilen ‘yan karakter’ hali burada başrole sıçrarken, arkası da kadınları veya başka kesimleri rahatsız etmeden günümüze yakışan bir mizah anlayışı, İstanbul’u dolduran bir hikaye omurgası ve Yeşilçam samimiyeti ile dolduruluyor. Bir kenar mahalle delikanlısı hicvi olarak anılabilecek “Şevkat Yerimdar”, kısa sürede ‘Recep İvedik’ ve ‘Temel’ gibi seriye dönüşürse şaşırmamak lazım. Zira skeçleri öne çıkardığı anlarda bile, metropol İstanbul’un yarattığı sınıfsal uçurumdan kültürel değişkenliğe kadar her konuda ‘incelikli’ hareket edip kahkaha attırmayı beceriyor. Tabiri caizse Kemal Sunal’ın altın döneminde gülme garantisi veren eserlerle aynı işlevi üstleniyor.

        ‘Recep İvedik’ sonrası artan tek karakterli kaba komedilerin “Şevkat Yerimdar” (2013) ile de bir fenomen yaratmasını bekleyebiliriz. Yönetmenlik koltuğundaki Bülent İşbilen’in Özgürçan Çevik’e açtığı alan, gerçek bir ‘kenar mahalle delikanlısı’ hicvini canlandırıyor. “Kasımpaşalı Recep” (1965), “Balatlı Arif” (1967) gibi gangsterliğe vuran kültürel tiplemelerin daha yufka yürekli, naif versiyonu karşımızdaki.

        Kenar mahalle delikanlısı prototipini hicveden bir karakter

        Şevkat, bir yumurtacı dükkanı işletmecisi. Amokachi adını taktığı bir tavuğu var. Mahalleli tarafından da çok seviliyor. Öfke kontrolü problemi çekmesi sebebiyle insanları azarlama, kendisine ‘kalkan eller’e itiraz etme arzusu var. Büyük oranda bu konudaki ‘tüm dünyaya karşı!’ durumu ‘hazırcevaplık’ yoluyla canlanıyor. ‘Asarım keserim’ vukuatlarını mizahi, karikatürize karakterinin katkısıyla eleştirel bir üslupla değerlendiriyor. Aslında çatıların üzerindeki karakter ismiyle açılan eser, varoşlar ile İstanbul’un merkezinin yaşayış tarzlarını karşılaştırma derdinde.

        İnternette skeçleriyle ün yapıp ‘sosyal medya şöhreti’ne dönüşen tipleme, böylece bir hikaye buluyor kendisine. Şans eseri İstanbul’un en ünlü ailelerinden birinin yanına şoför olarak girmesi bu konuda bir püf noktasına dönüşüyor. Başak Parlak’ın ‘aşık olunan’ sosyetik Pelin karakterinin katkısıyla Yeşilçam geleneğinden, Arzu Film yapıtlarını andıran, Kemal Sunal’ın geleneğiyle akrabalık kuran bir işçilik izliyoruz. Açı-karçı açı tekniğinin akışa müdahale etmeyen incelikli kullanımı, skeçlerin doğru orantılı yerleştirildiği görsel yapıyı rahatsız etmiyor.

        Diyaloglara ve karakterlere odaklanmak samimi mizahın önünü açıyor

        Aksine bu karikatürize karakterin yaptığı ‘fiziksel hareket’ler odak noktasına dönüşüyor. Böylece bir kaba komedi mizanseni izliyoruz. Sessiz sinemadan ziyade sesli sinemanın geleneğini canlandıran bu durum biraz Adam Sandler’ın kendini tutamayıp sürekli birilerini dövmeye kadar gittiği “Kazara Zengin”in (“Mr. Deeds”, 2002) anlayışını akla getiriyor.

        Ama aslında tam bir kenar mahallesi delikanlısı temsili olan ‘Şevkat Yerimdar’ı parlatmasıyla öne çıkıyor. Hiçbir şeyin umursanmaması da ‘zengin evi’, ‘alışveriş merkezi’, ‘plaj’, ‘tekne’ gibi karakterin içine girebileceği olağan dışı durumların üst üste bindirilmesi filmin ana omurgasını oluşturuyor. Şevkat’i alışık olduğu Karaköy’ün salaş balıkçısında içki içerken veya sonunda kavga çıkan mahalle düğününe katılırken gözlemlemek ise daha ziyade zengin Pelin ve bizim için bir ‘adaptasyon süreci’ anlamına geliyor. Aslında öne çıkmayan görsellik, diyaloglara ve karakterlere kendini bırakıp ‘Yeşilçam komedileri’nin geleneğini benimsiyor. Bu konuda da doğru bir tercih yapıyor.

        Tarık Pabuççuoğlu, Cezmi Baskın, Özgür Emre Yıldırım da prodüksiyon kalitesinde sıkıntı olmamasının, boş yere kurgu yapılmamasının peşine takılıp 1.85:1’de ‘yetenek’le dolduruyorlar eseri. Final bölümünde bu Yeşilçam samimiyeti kokan estetik, biraz montaj sekanslarla evrilip modern anlatı deneyimi yaşıyor. Ama bu görsel hamle daha ziyade bir ‘bonus’ olarak canlanıyor. İlerleyen dönemde İşbilen’in elinden Hollywood’a yakın bir işçilik çıkar mı? sorusunu en azından sordurtuyor.

        Kısa sürede fenomene dönüşebilir

        “Şevkat Yerimdar”, Kemal Sunal’ın çok sevdiğimiz o alt sınıfa mensup kenar mahalle tiplerini, o halk kahramanı, iyi yürekli saf adam geleneğini Recep İvedik’in azarlama alışkanlığını iç içe geçiriyor sanki. İsminin nüktedanlığıyla dikkat çekerken özellikle şan-şöhret piyasasının geldiği durumdan Etiler sosyetesinin kırılganlığına kadar da toplumsal eleştiri yapmaktan çekinmiyor. Elbette ‘bu skecin orada ne işi var?’ sorusu, örneğin ‘polis sekansı’ için canlanıyor. Filmin de süresinin kısaltılması konusunda ‘uyarılması’ gerektiğine dikkat çekiyor.

        Ama tamamen kenar mahalle tiplerinin alegorisi olarak Şevkat Yerimdar’ın ‘lavuk değil tavuk’tan başlayıp Beşiktaş kombine kartına uzanan, birinin önünde kendini ateşe atmaktan hissedilmeyen sevgiye kadar yüksek bir saflıkla dolduğu şüphesiz. Böylece büyük oranda da canlanan, “Recep İvedik” (2008) ve “Sümela’nın Şifresi: Temel” (2011) gibi kısa sürede seriye dönüşecek bir iş oluyor. Üstelik filmin, bunlardan birincisinin başlattığı ivmeyle yükselen ‘tek karakterli ve sosyal gerçekçi kaba komedi’ algısının “Günah Keçisi” (2011), “Oğlum Bak Git” (2012) ve “Sabit Kanca”nın (2013) üzerinde bir temsilcisi olduğunu da ekleyelim.

        Sözü geçen yapıt, büyük oranda Yeşilçam samimiyetinde bir kültürel komedi çıkarıyor. Esas sırrı da sanki bu noktada kopuyor. Yoksa ‘sosyal medya tiplemeleri’ni yanlış değerlendirmek de son derece kolay. “Şevket Yerimdar”ın özelliği basit ama anlamlı bir yol seçtikten sonra prodüksiyon kalitesi ve yetenekli oyuncuları bu toplama eklemlemek olmuş.

        FİLMİN NOTU: 4.5

        Künye:

        Şevkat Yerimdar

        Yönetmen: Bülent İşbilen

        Oyuncular: Özgürcan Çevik, Başak Parlak, Cezmi Baskın, Tarık Pabuççuoğlu

        Süre: 100 dk.

        Yapım yılı: 2013

        Diğer Yazılar