Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu sene de geleneği bozmayarak yedi aydır ele aldığım Oscar Ödülleri, bu gece 3.30’ta 86. kez sahiplerini bulacak. Bu sürecin başından bu yana yarışta ağırlığını hissettirdiğini söylediğim “12 Yıllık Esaret”in ‘En İyi Film’ dalında halen önde gittiği bir Oscar gecesi bizleri bekliyor. Ama ‘En İyi Yönetmen’de Alfonso Cuarón’un, Steve McQueen ile girdiği rekabette bir hayli önde olduğu çok açık. 86. Oscar Ödülleri’nde en çekişmeli dallar, ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ ve ‘En İyi Kurgu’ olacak gibi. ‘En İyi Erkek Oyuncu’da Matthew McConaughey, ‘En İyi Kadın Oyuncu’da Cate Blanchett, ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’da Jared Leto net favori.

        Bir Oscar gecesi daha kapımıza dayandı... Bu seneki ‘bitiş çizgisi’ne de Ağustos’tan beri yaptığım incelemelerle ‘zinde’ ulaştık. Eylül’de düzenlenen Toronto Film Festivali’nin ‘En İyi Film’ kategorisinde 2008-2013 arasında yüzde yüze çıkan, 2006’dan bu yana ‘sekizde yedilik’ istatistiğini bu yıl da geliştirmesi kesin gibi. Bizleri yedi aydır favoriliğinden bahsettiğim Fox Searchlight’ın atı “12 Yıllık Esaret” (“12 Years a Slave”, 2013) ile yakın zamanın iş bitiren stüdyosu Warner Bros.’un temsilcisi “Yerçekimi” (“Gravity”) arasında bir yarış bekliyor. Bunların her ikisi de rekabette ‘zorunluluk’ haline gelmeye başlayan ‘Telluride ve Toronto’ film festivalleri çıkışlı. Aynen 2009-2013 arasındaki beş galibin üçü gibi…

        ‘12 YILLIK ESARET’ SADECE ‘YARIM’ DARBE YEDİ

        En son Ocak sonunda değerlendirdiğim süreçte, aslında Amerikan Yapımcılar Birliği’nin (PGA) büyük ödülünü bu iki film arasında paylaştırması, ‘acaba?’ sorusunu akla getirdi. Zira 1990’dan beri verilen bu ödülü alan Oscar’da ‘En İyi Film’ zaferine ulaşıyor. Ama genel eğilime bakınca “12 Yıllık Esaret”in ‘En İyi Film’, “Yerçekimi”nin ‘En İyi Yönetmen’ konusunda yarışı önde götürdüğü söylenebilir. Bu durum karşısında da rekabetin şekillenişine bakabiliriz.

        “Milyoner”in (“Slumdog Millionaire”, 2008) zaferinden bu yana yarışın içinde olsa da ipi göğüsleyemeyen veya ‘oyuncu’, ‘senaryo’ ödülleriyle yetinen Fox Searchlight, geçen yıl Michelle Obama’nın ödül vermesinden başlayan siyasi ivmeyi iyi değerlendirdi. Şirketin elindeki 19. yüzyılda geçen ‘Afro-Amerikan irade öyküsü’, bu süreçten yararlanarak fırsatı iyi değerlendirdi. Solomon Northup’ın Amerikan İç Savaşı öncesine odaklanan yaşam parçası, hem ilginç, hem belirleyici, hem de etkileyici. Bu tabanın gücünün devamında Toronto’dan alınan İzleyici Ödülü ile festival döneminin galibiyetle sonuçlanması, aslında okları rahatlıkla Steve McQueen’in üçüncü eserine döndürmüştü. Bir anlamda Afro-Amerikalılara uygulanan, akıllara durgunluk veren şiddeti, işkence sahnelerinin yıpratıcılığıyla ören eser, yönetmenlik açısından da yarışa uyan bir ‘ışıltı’, ‘beceri’ yayıyordu.

        KÖLELİK ÖYKÜSÜ MÜ, ÜÇ BOYUT TEKNOLOJİSİ Mİ?

        Son düzlükte eleştirmenler birliği ödüllerinde bu ivme devam edip Altın Küre, BAFTA ve PGA zaferlerine kadar uzandı. Bu süreçte Toronto’dan arkasına bir ivme alan, “Açlık” (“Hunger”, 2008) başyapıtı ile bildiğimiz siyahi İngiliz Steve McQueen, başarılı rejisine karşın ‘üç boyutun ihtişamı’ sebebiyle Cuarón’a karşı fazla tutunamadı. Özellikle Ocak başından itibaren düzenlenen çoğu ödül töreninden boynu bükük ayrıldı. Böylece Ang Lee’den sonra bir başka bu teknolojide başarılı isim, ‘En İyi Yönetmen’de zafere ulaşacak gibi gözüküyor. Arkasına da ‘En İyi Görüntü Yönetimi’, ‘En İyi Görsel Efekt’, ‘En İyi Ses Kurgusu’, ‘En İyi Ses Miksajı’ gibi teknik dalları takacak gibi gözüküyor.

        Böylece ciddiye alınan üç boyutlu kurmaca eserlerin (bkz. “Avatar”, “Hugo” ve “Pi’nin Yaşamı”) iki-üç teknik ödülün altında kalmaması istatistiği, ödül sezonu başında söylediğim gibi yerine gelecek. Zaten Oscar töreni Şubat sonuna çekildiğinden beri son 10 senede iki kez ‘film’ ve ‘yönetmen’ ödülü farklı filmlerin oldu. Yani bu konuda ‘onu alan bunu da alır’ gibi bir netlik yok. Ayrıca bu kategoride ‘Oscar kazanan siyahi yönetmen yok, ama yabancı yönetmen var’ gibi çok belirgin bir tablo da mevcut. Ama Cuarón’un yönetmen zaferine ulaşırsa bu dalda ödülü kucaklayan ilk bilimkurgu yönetmeni olacağı gerçeği de unutulmamalı. Bunun yanında belli ki 2010’da yaşanan ‘Irak Savaşı’ndan bir kesit sunan Ölümcül Tuzak mı, üç boyut teknolojisiyle dikkat çeken Avatar mı?’ sorusunun bir benzerini izleyeceğiz bu geceki Oscar töreninde…

        GECENİN EN ÇEKİŞMELİ DALLARINDAN BİRİ ‘EN İYİ KURGU’

        Bu esas çekişmeyi geçince ‘En İyi Müzik’te de “Yerçekimi”nin filmin etkisine katkı yapan Steven Price ile şanslı olduğunu görebiliyoruz. Ama “Aşk”ın (“Her”) Arcade Fire besteleriyle fark yaratması ve “Umudun Peşinde”nin (“Philomena”) Alexandre Desplat’nın altıncı adaylığına alan açması bir rekabet oluşturabilir. Tabii bu kategorideki esas ilginç görünüm, alışkanlık yaratan üç bestecinin buluşması: Desplat’nın yanı sıra 10. adaylığını “Mr. Banks” (“Saving Mr. Banks”, 2013) ile alan Thomas Newman ve 44. adaylığını “The Book Thief”le (2013) kazanan beş ödüllü John Williams…

        ‘En İyi Kurgu’ ise gecenin en çekişme dallarından biri. Amerikan Kurgucular Birliği’nin verdiği Eddie Ödülleri’ni ‘Drama’da “Kaptan Phillips” (“Captain Phillips”, 2013), ‘Komedi/Müzikal’de “Düzenbaz” (“American Hustle”, 2013) alıp, burayla pek uyuşmayan BAFTA’da da aday olmayan “Zafere Hücum” (“Rush”, 2013) galip gelince bir karmaşa oluştu. Ama açıkçası Christopher Rouse’un benzer bir kurgu ile “Son Ültimatom”la (“The Bourne Ultimatum”, 2007) ikinci adaylığında ödüle ulaşmasına karşın birden fazla Oscar kazanan kurgucular arasına katılması beklenebilir. Çünkü bu dalda sevilip iki, üç ödül alan isimlerin genelde bunu arka arkaya gelen iki zaferle gerçekleştirdiği görülüyor. Son dönem klasik Amerikan sinemasında el/omuz kamerasını ve belgesel gerçekliğini dönüştüren, geleneksel izleyiciye uyarlayan kurgu çalışmaları da eğer metnin ‘siyasi’ tarafı varsa seviliyor. Öte yandan Akademi Ödülleri’nin Şubat sonuna çekildiği (bu sene de 2 Mart olsa da Şubat’ın son haftası sayılır) 2004’ten bu yana sadece bir kere Eddie Ödülleri’nde ‘Drama’ dalının galibi Oscar’a ulaşmamış.

        Ama “Düzenbaz”ın kurgucu ekibi, Alan Baumgarten, Jay Cassidy ve Crispin Struthers, geçen yıl bir eksikle “Umut Işım”la (“Silver Linings Playbook”, 2012) benzer süreçten geçmişti. Zafere ulaşamamıştı. Cassidy’nin ise bu bireysel olarak üçüncü adaylığı. Yani her iki kurgu da beğenilmiş gibi. “Düzenbaz”ın çalışması artistik açıdan fark yaratıp 70’lerin dünyasına geri götürüyor bizleri. Araya giren dans sahnelerinin paralel kurguya uyumu, zoom hareketinin kullanılma dengesi ve sahnenin önüne atılan oyuncuların yarattığı ‘uyumsuzluk kurgusu’ deneyimi yer yer ‘özgürlükçülük’ü işletiyor. Ama ‘komedi’ meselesi film için biraz geri çekilmeye yol açıyor. En son 2003’te “Chicago”nun Eddie Ödülleri’nde bu kategoriden galip çıkıp Oscar heykelciğine uzanması istatistiği ise bu üçlünün can simidi…

        “Yerçekimi”nde Mark Sanger ile bu kategoride ikinci kez aday olan Cuarón’un yaptığı ‘klasik kurgu’ ise çok tercih edilen bir şey değil. Üç boyutlu filmler bu dalda başarılı olamıyor. Bence yarış daha ziyade “Kaptan Phillips” ile “Düzenbaz” arasında geçecek. Ama eleştirmenler birliği ödüllerinde hakimiyet kuran “Yerçekimi” de alırsa şaşırtmaz.

        LAWRENCE MI, NYONG’O MU?

        Bu teknik daldan sonra en büyük çekişme ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’da yaşanacak. Lupita Nyong’o, Meksika’da doğup Kenya’da büyüyen melez bir oyuncu. 31 yaşında olmasına karşın buradaki ilk oyunculuk deneyimi… “12 Yıllık Esaret”in duygu yoğunluğuna yaslanıyor. Ağlamasıyla, ajitasyona kaymasıyla bir tehdit oluşturuyor. Patsey karakteri, ancak Afro-Amerikan yılına uyup zalim beyazların yaptıklarının görsel kanıtlarını gözler önüne sermesiyle akılda kalabilir. Oyuncu Altın Küre’ye kadar ‘önde’ gidiyordu. Ancak ‘Altın Küre’de bir şeyler bozulunca her şey tersine dönebiliyor. Geçen yıl Christoph Waltz, Oyuncular Birliği Ödülleri’ne aday olmadan Altın Küre ve BAFTA zaferlerine Oscar’ı da eklemişti. Alan Arkin 2008’de BAFTA ve kimi eleştirmenler birliği ödülleriyle bir başka ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’da son düzlükte zafer yaşayan isim olmuştu. Tilda Swinton ise 2008’de (“Avukat”) ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’da BAFTA ve beş civarı eleştirmenler birliği galibiyetiyle geceye gelip Altın Küre ve SAG ödüllerindeki mağlubiyetini unutturarak Oscar heykelciğine uzanmıştı.

        Bu sene de Jennifer Lawrence’ın “Düzenbaz”ın Aralık vizyonuyla ulaştığı bir seviye var. Nyong’o’nun 23 eleştirmenler birliği ödülüne dokuz ile cevap verirken, Altın Küre ve BAFTA galibiyetleriyle dikkat çektiği ortada. 160.000 kişilik Oyuncular Birliği Ödülleri’nde (SAG-AFTRA) yara alsa da ‘son düzlük girişi’ olduğu için bu normal karşılanabilir. Ayrıca Lawrence daha önce ‘En İyi Kadın Oyuncu’da galip gelip sonraki sene sadece ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ya aday olan tek oyuncu varken, ‘star sistemi’ne ters bir istatistiğe de ortak oldu. Jennifer Jones’un 1944’te 25 yaşındayken (“The Song of Bernadette”) ve 1945’te 26 yaşındayken (“Since You Went Away”) başardığını tekrarladı. Üstelik Jones o zaman Lawrence kadar popüler bir oyuncu değildi. Öncelikle bunlardan ilki oyuncunun üçüncü sinema filmiydi.

        Lawrence bunu sırasıyla 23 ve 24 yaşındayken başarıp “Umut Işığım” (“Silver Linings Playbook”, 2012) ile ana kategoride ödüle ulaşmasının ardından “Düzenbaz” ile yardımcı dalda aday olduktan sonra buradan da bir Oscar heykelciği niye çıkarmasın? Sonradan yükselen performanslar, böyle durumlarda fayda sağlayabiliyor. Çok yönlü oyunculuk da geri dönüş alınca Lawrence, Katharine Hepburn ve Luise Rainer gibi iki sene üst üste ödül kazanan kadın oyuncuların (ama onların her iki ödülü de ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalındaydı) arasına katılabilir. Nihayetinde yardımcı dalda sevilen ‘ötekilik/melezlik’ tanımı mı, yoksa fiziksel dönüşüm ve star yüzü mü? sorusu cevabını bekliyor. Bana kalırsa Lawrence’ın performans büyücüsü tanımını hak eden, her karede farklı bir karakteri vücuduna geçirdiği oyunculuğu daha iyi, ama Nyong’o da ödül sezonunun galibi oldu çoktan… Bakalım hangisi zafere ulaşacak?

        ÜÇ OYUNCU KATEGORİSİNDE FAVORİLERDE SEKME OLMAZ GİBİ

        Diğer oyuncu dallarında çok net bir dağılımla karşılaşacağız gibi gözüküyor. Cate Blanchett’in Eylül’den bu yana söylediğim ‘En İyi Kadın Oyuncu’ iddiasında ve Matthew McConaughey’nin ivme zamanlamasını iyi yaptığı ‘En İyi Erkek Oyuncu’ favoriliğinde bir değişiklik olmaz. En fazla ikincisinde Chiwetel Ejiofor, Altın Küre’ye kadar gösterdiği dirayeti tekrarlarsa bir oynama gerçekleşebilir. Leonardo DiCaprio ise bir kez daha törenden eli boş dönecek gibi. Ama bana kalırsa “Para Avcısı”nda (“The Wolf of Wall Street”, 2013) kariyerinin zirvelerinden birine ulaşıyor.

        ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’da ise Jared Leto’nun transseksüel tiplemeye yüklediği fiziksel dönüşüme alan açan performans rakip bulamadı. Fassbender’in kısa sürede pazarlama kampanyalarına katılmayı reddedip geri çekilmesi bir yana, Barkhad Abdi’nin duygusallaştıran, acınası karakterine dokunma arzusu sadece ‘BAFTA’da İngiltere’de 2013’te vizyona girmeyen “Sınırsızlar Kulübü” yokken öne çıktı.

        ‘SENARYO’ DALLARINDA NELER OLACAK?

        ‘En İyi Uyarlama Senaryo’da geçen yılki “Zincirsiz” (“Django Unchained”, 2012) örneğinde görüldüğü üzere, ‘WGA’ya (Amerikan Senaristler Birliği) elverişsiz gözüktüğü için aday olmayan bir film öne çıkacak gibi. “12 Yıllık Esaret” ile John Ridley favori. Onun arkasından ise “Captain Phillips” ve Weinstein girişi “Umudun Peşinde” gelirken, bunlar fazla baskın olmadığından Ridley bu kategoride galip gelen ikinci Afro-Amerikalı senarist olacak gibi gözüküyor.

        ‘En İyi Özgün Senaryo’da, “Aşk” ile “Düzenbaz” arasında bir yarış var. “Düzenbaz”ın ABSCAM skandalını ele almasına karşın bu kategoride rekabeti denemesinin zafiyetini yaşadığı, bu sebeple de ödül sezonunda kritik noktalarda başarılı olamadığı gözüküyor. Spike Jonze ise “Aşk”taki (“Her”) dokunmasız, sanal aşk fikrinin arkasına eklenen zeki diyaloglarla öne çıkıyor. Ama iki hafta önce ortaya atılan ‘Aşk’ın senaryosu çalıntı’ haberleri nasıl bir geri dönüşe yol açar bilinmez. Bazen bu ayrıntılar yarışta etkili olabiliyor.

        ANİMASYON, MAKYAJ, YAPIM TASARIMI VE DİĞERLERİ

        ‘En İyi Yapım Tasarımı’nda “Muhteşem Gatsby”nin (“The Great Gatsby”) baskınlığı netken “Yerçekimi” ve “Aşk”ın da ona rekabet oluşturmasını bekleyebiliriz. Aynı filmin ‘En İyi Kostüm Tasarımı’nda da Catherine Martin’e “Kırmızı Değirmen”den (“Moulin Rouge!”, 2001) sonra ikinci kez ‘iki ödül birden’ getirmesi beklenebilir. Postmodern auteur Baz Luhrmann’ın görkemli dünyası ancak bu dallarda satıp ‘klasik Amerikan sineması’ ile bağ kurabiliyor. Ama üç kategoride verilen ‘Kostüm Tasarımcıları Birliği’nin ödüllerinde zafere ulaşanlardan sadece “12 Yıllık Esaret”in burada yarışması da bir işaret. Öte yandan bu konudaki istatistikler net değil. 2005’ten bu yana geçen dokuz senede iki ödülü sadece beş kez aynı film kazandı. Patricia Norris’in 83 yaşındaki altıncı adaylığında bir ‘emek ödülü’ne ulaşması da bir başka olasılık. O zaman da karşımıza Kostüm Tasarımcıları Birliği’nin 2007’de bu deneyimli isme verdiği ‘onur ödülü’ çıkıyor.

        ‘En İyi Şarkı’da bana kalırsa Mandela duygusallığı senenin politik bilincine uyarak ‘U2’nun ‘Ordinary Love’ına ödül getirecek gibiyken, “Karlar Ülkesi”nin ‘Let It Go’su da bir rekabete oluşturacak. Aynı filmin ‘En İyi Animasyon’da favori gözüktüğü söylenebilecekken, bu kategoride “Rüzgar Yükseliyor”un (“Kaze Tachinu”, 2013) ‘militarist bombardıman uçağı tasarımcısı biyografisi’ tabanıyla bir şeyler yapması beklenebilir. ‘En İyi Makyaj ve Saç’ta ise “Sınırsızlar Kulübü” her zaman sevilen ‘karakter dönüşümü’ kıstasıyla oyuncu kategorilerinin yanına eklenen Oscar heykelciğini almakta sıkıntı çekmeyecektir.

        PITT İLE DICAPRIO ARASINDA İLGİNÇ YARIŞ

        Gecenin en ilginç durumu ise “12 Yıllık Esaret”in muhtemel ‘En İyi Film’ ödülünde eğer törene gelirse Brad Pitt’in sahneye çıkacak olması ve pek şans tanınmayan “Para Avcısı”nda aynı sorumluluğu üstlenenler arasında Leonardo DiCaprio’nun da bulunması. Yani iki star ismin arasında bir ‘yapımcılık yarışı’ da var. Pitt’in daha önce “Kazanma Sanatı” (2011) ile bu kategoride rekabete girerken, üç oyuncu ve iki yapımcı adaylığı alması da bir başka şaşırtıcı tablo. Bu ikilinin oyuncu kategorilerinde yarışmadan böyle bir rekabete girmesi, kelimenin tam anlamıyla ‘çekici bir istatistik’ anlamına geliyor. Ayrıca geçen yıl “Operasyon: Argo”nun (“Argo”, 2012) ödülü sonrası sahneye çıkanlar arasında yapımcı George Clooney’nin olduğu da unutulmamalı.

        Nihayetinde Oscar Ödülleri altı aydır bütün yönleriyle yaptığım değerlendirmeler doğrultusunda sahiplerini bulacak. Ön hazırlıklar, festival lobisi, vizyon takvimi ayarı, stratejiler ve daha nicesi mantıklı bir sonuca yol açacak. Törenin bitmesiyle birlikte 87. Oscar Ödülleri’ne odaklanmak için ise çok fazla beklememiz gerekmeyecek. Yarışın her daim içindeki şirketlerin atlarını, stratejilerini mercek altına almaya başlayacağız.

        Kerem Akça’ya göre ödülleri alacaklar:

        En İyi Film: 12 Yıllık Esaret (12 Years a Slave)

        En İyi Yönetmen: Alfonso Cuarón (Yerçekimi / Gravity)

        En İyi Erkek Oyuncu: Matthew McConaughey (Sınırsızlar Kulübü / Dallas Buyers Club)

        En İyi Kadın Oyuncu: Cate Blanchett (Mavi Yasemin / Blue Jasmine)

        En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Jared Leto (Sınırsızlar Kulübü)

        En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Jennifer Lawrence (Düzenbaz / American Hustle)

        En İyi Uyarlama Senaryo: 12 Yıllık Esaret

        En İyi Özgün Senaryo: Aşk (Her)

        En İyi Müzik: Yerçekimi

        En İyi Görüntü Yönetimi: Yerçekimi

        En İyi Kurgu: Kaptan Phillips (Captain Phillips)

        En İyi Yapım Tasarımı: Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby)

        En İyi Ses Miksajı: Yerçekimi

        En İyi Ses Kurgusu: Yerçekimi

        En İyi Kostüm Tasarımı: Muhteşem Gatsby

        En İyi Makyaj ve Saç: Sınırsızlar Kulübü

        En İyi Görsel Efekt: Yerçekimi

        Yabancı Dilde En İyi Film: Muhteşem Güzellik (La Grande Bellezza)

        En İyi Animasyon: Karlar Ülkesi (Frozen)

        En İyi Şarkı: Ordinary Love (Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol)

        Kerem Akça’ya göre ödülleri hak edenler:

        En İyi Film: Aşk

        En İyi Yönetmen: Steve McQueen (12 Yıllık Esaret)

        En İyi Erkek Oyuncu: Matthew McConaughey (Sınırsızlar Kulübü)

        En İyi Kadın Oyuncu: Cate Blanchett (Mavi Yasemin)

        En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Jared Leto (Sınırsızlar Kulübü)

        En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Sally Hawkins (Mavi Yasemin)

        En İyi Uyarlama Senaryo: 12 Yıllık Esaret

        En İyi Özgün Senaryo: Aşk

        En İyi Müzik: Aşk

        En İyi Görüntü Yönetimi: Sen Şarkılarını Söyle (Inside Llewyn Davis)

        En İyi Kurgu: Kaptan Phillips

        En İyi Yapım Tasarımı: Muhteşem Gatsby

        En İyi Ses Miksajı: Yerçekimi

        En İyi Ses Kurgusu: Yerçekimi

        En İyi Kostüm Tasarımı: Muhteşem Gatsby

        En İyi Makyaj ve Saç: Maskeli Süvari (The Lone Ranger)

        En İyi Görsel Efekt: Yerçekimi

        Yabancı Dilde En İyi Film: Muhteşem Güzellik

        En İyi Animasyon: Karlar Ülkesi

        En İyi Şarkı: The Moon Song (Aşk)

        Diğer Yazılar