Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlişkilerde eş değiştirme meselesini perdede ilk kez bu kadar sahici ve kalıcı kılan, oyuncular ile diyalogların gücünü 60’lar ruhuyla açıklayan bir başyapıt. Ülkemizde “Garip Çiftler” olarak bilinen “Bob & Carol & Ted & Alice”, cinsel fantezi gibi riskli bir alanla ilgili felsefesi, hicvi, sosyolojisi yüksek, cesareti ve özgürlükçülüğü dozunda bir yorumda bulunmuştur. Geçtiğimiz hafta vefat eden Paul Mazursky’nin de 70’ler Amerikan sinemasından başlayıp günümüze kadar soluğunu ensemizde hissettiren, zamansız bir klasik bırakmasını sağlamıştır.

        Los Angeles burjuvaları Bob (Robert Culp) ve Carol Sanders (Natalie Wood), gevşetici hafta sonu terapisinden sonra gerçek hayata döner. Bob, karısına onu sarışın bir yapım asistanıyla aldattığını ve bu olayın tamamen fiziksel bir ilişki olduğunu söyler. Carol, bunu normal karşılar ve aralarından su sızmayan arkadaşları Ted (Elliott Gould) ile Alice’e (Dyan Cannon) anlatır. Alice’in sinir krizine girmesine engel olamaz. Bob, bir gün Carol’u kendisini aldatırken yakalayıp, Ted de Alice’e yasak ilişkisini itiraf edince olaylar karışır. Peki bu ‘arkadaşlar’ arasındaki eş değiştirmeli dörtlü ilişki teklifi nasıl bir noktaya kayacaktır?

        1960’larda Fransız Yeni Dalgası’nın hedeflerinden biri de cinsel tabularla uğraşmaktı. “Aşıklar” (“Les Amants”, 1959), “Jules ve Jim” (“Jules et Jim”, 1963) gibi filmler üredi. Paul Mazursky, Mike Nichols gibi isimler 60’ların sonunda itibaren özgürlükçü bir yaklaşımla bu konuları Hollywood’da ele alıyordu. Cinsel özgürlüğün ayyuka çıktığı bir döneme uygun temaların peşinde dolaşıyordu. Mazursky de burada boşanma, evlilik, yasak ilişki, üçlü ilişki gibi kavramlardan uzakta ‘eş değiştirme’ ve ‘dörtlü ilişki’ gibi sansasyonel temalara bakış atıyor.

        Bunu ‘porno’ya, ‘istismar’a kaymadan felsefi bir dramatik komediyle harmanlanmayı beceriyor. Bizde “Garip Çiftler” adıyla bilinen “Bob & Carol & Ted & Alice”in sırrı da bu zaten. Yönetmenin stüdyo yetkililerine ilk gösterdiğinde ‘sapıklık’ cevabını aldıktan sonra ‘Joanne Woodward ile Paul Newman oynarsa kabul ederiz’ yumuşamasıyla karşılaşması da o günden bugüne miras kaldı. Ama film 1969 yılında 2 milyon dolarlık bir bütçeyle, Columbia Pictures’ın altında vizyona girip 30 milyon dolarlık bir hasılata ulaştı.

        İşte beş maddede “Garip Çiftler”…

        1-Eş değiştirme filmine cesaretli bir öncülük

        1960’lar Amerika’sında cinsel özgürlük, hippie alt kültürü ve New Age kavramı baskındı. “Garip Çiftler” de bir Tai Chi seansına gevşemek, rahatlamak için giden ateist bir çiftin, yaşadıklarını ele alıyor. Bu durum onların ‘hippie’ benliğine ‘spiritüel’ ve ‘konformist’ bir dolaşım kazandırırken, uyuşturucu ve seksle ilişkilerine ‘manasız’ bir katkı yapıyor.

        Paul Mazursky burada bağımsız ruhuyla bir ‘durum komedisi’ çekiyor gibi gözükse de aslında Natalie Wood’un ismi sebebiyle ‘stüdyo ezberini bozan bir film’e imza atmıştır. Stüdyo sisteminde birçok eserde görülen ve karşısındakini ters köşeye yatıran yapıtlardan biridir bu... 30 milyon dolarlık bir hasılat elde etmesi de ‘olasılıkları düşünün’ poster sloganıyla aşılanan cüretkarlıkta, merak olgusunda, yozlaşmış dostluklarda ve romantizm kriterlerinde saklıdır.

        Zira yönetmenin 80’lerden sonra biraz amacından şaşsa da ilk dönemini auteur benliğiyle donattığı filmografisi bir göstergedir. Burada da başlangıç noktasında uçlara gidip tartışmalı olmak ‘nasıl yani?’ dedirtmez. Onun amacı esasen Louis Malle, Eric Rohmer, Vilgot Sjöman, Yasuzô Masumura gibi isimlerin farklı ülkelerde tartışmalar açtığı ‘cinsel özgürlük’ meselesinin üzerine ilişkiler ve evlilik yoluyla gitmektir. Böylelikle Bergman’ı da sevdiği söylenebilecek Mazursky, Yeni Hollywood’da bu konuyla ‘sıcak temas’ kuran nice isimden birine dönüşmüştür.

        Öyle ki “Garip Çiftler”, kelimenin tam anlamıyla bir cinsel fantezi filmi ya da bir dörtlü ilişki filmi filmi olarak anılabilir. İlişki filminde fazla görmediğimiz bu konseptin ‘eş değiştirme’ gibi sansasyonel bir meseleyle çıkagelmesi ilginç. Bu durum eserin çekiciliğini arttırırken, stüdyolara zor kabul ettirilmesini de anlamlandırıyor. Hiç kuşkusuz burada evlilik tabusunun yıkıldığını anlatan, sevgiden, duygudan, tutkudan öte seks, cinsel arzu, şehvet, cinsel yozlaşma ve cinsel özgürlük gibi kavramların öne çıktığı bir dönemden söz ediliyor. Aşkın artık, en azından ‘burjuva sınıfı’nda tensel temasla, yatak heyecanıyla, cinsel birleşmeyle yaşandığı vurgulanıyor.

        Mazurksy’nin bunun üzerine hafif ‘alaycı’ tutumla, vodvil ile durum komedisi arasında bir tonla gitmesi; mekan kullanımı ve oyuncu yönetiminin keskinliğini arttırıyor. Haddinde özgürlükçülük yüklenen açılış ve kapanış sekansı dışında, ikili, üçlü, dörtlü planları devreye sokuyor. Sadelikten ve güneşin ya da iç mekanda loşa yakın ışıkların vurduğu ‘renk paleti’nden beslenen yönetmenlik geleneğinin diyaloglarla oyuncuları şarj etmesi, bir bakıma karşımıza bu konuda ahlaki ve sosyolojik incelemeyi hakkıyla yapabilen bir eser çıkarıyor.

        Bu damara tutunan yapıtın fazlasıyla sınırları zorlama amacında Fransız Yeni Dalgası ile özdeşleşip Mike Nichols (bkz. “Aşk Mevsimi”, “İlk Defa”) ile akrabalık kurarak ilerlediği de çok net. Bu da onu dönemin ‘Avrupa’daki ilişki filmleri’ etkili simalarından biri konumuna yerleştirmiştir.

        2-Uyuşturucu, ateizm ve seks

        Evlilikte eş değiştirme ‘gerçek’ine odaklanan yönetmenin, kendi yolunu oluştururken bazı kaynaklardan feyz aldığı da söylenebilir. Genç erkek-olgun kadın ilişkisi filmi “Aşk Mevsimi” (“The Graduate”, 1967), ‘şan-şöhret dünyası stoner filmi’ “Bebekler Vadisi”ni (“Valley of the Dolls”, 1967) ve Choderlos De Laclos’nun ‘Tehlikeli İlişkiler’ romanı unutulmamalı. Hippie istismar filmleri ile Fransız Yeni Dalgası’nın ahlaki tabularını iç içe geçirme arzusu da ayrı bir not… “Garip Çiftler”in, “İki Sevgili” (“John & Mary”, 1969) ile aynı yıl, “İlk Defa”dan (“Carnal Knowledge”, 1971) iki yıl önce çekilmesi bu doğrultuda sürpriz değil.

        Gerçek yasak ilişki mantığından uzaklaşan “Garip Çiftler”, farkını bu eğilimiyle ortaya koyuyor. İlk olarak Esalen Enstitüsü’ne gidilen açılış sekansını remix yapılmış volümü yüksek dini Hallelujah nakaratı ile yansıtan yönetmenin, ‘Tanrı’nın kucaklaması’nı helikopter kamera ile, hızı-zenginliği araba süren Bob-Carol çiftinin zoom objektifle alınan yakın planlarıyla, konformizmi ise vadideki egzotik çıplak terapi anlarıyla temsil ettiği şüphesiz. Bu ‘hareketli üst açı’nın yüklediği ihtişam ya da yapay mistisizm ise ‘ara plan’larla ‘vadi görüntüsü’ ile ‘insan yüzü-bedeni’ni bir araya getirip 60’ların özgürlükçülüğüne ayak uyduruyor.

        Orantısız çıplaklıktan beslenen ve sömürülen yapma Tai Chi seansı, Mazursky’nin söylediği gibi bir ‘gazete haberi’ ile buradaki yerini almış. Hedef, büyük oranda Bob-Carol çiftine ‘itiraf etme’ ve ‘dürüst olma’nın aşılanması sanki… Yönetmen bu kurumun ‘göstermelik’ şeylerle insanları kandırdığını, ancak ateist kişileri çekebildiğini vurguluyor. Esrar ile aynı etkiyi yaptığını anlatıyor.

        Bunun için de bir anda ‘yasak ilişkiye girdim’ diyen kocanın, eşinden ‘ne güzel anlat da öyle sevişelim’ karşılığını alması, üst açı ile ev içi bir sahnede karşımıza çıkıyor. Çıplak gerçeği yüzümüze tüm ‘tuhaf’lığı ile vuruyor. Malikane kıvamındaki evin de üst ile alt açıdan caymaması bu ‘büyü’ işlevi gören teolojik durumu kuvvetlendiriyor. Adeta mahremiyetin kalmadığı bir dünyayla bizi tanıştırıyor. Mistik güçleri harekete geçiriyor.

        3-Evlilik ahlakı

        Ancak yönetmenin genel anlamda bu durumu ‘dörtlü ilişki’ üzerinden Bob-Carol-Ted-Alice etkileşimiyle bir cürete ya da sansür karşıtlığına yönlendirdiği gözüküyor. Hem de Truffaut’nun “Jules ve Jim”de yaptığı ‘üçlü ilişki’den daha ileri bir seviyede… Sekansları diyalogla mizah, fars yapmak için kuran, orta plan ağırlığını, oyuncu yönetimini ve kalemini baskın kılan yönetmen, iç mekandaki ‘şık sanat yönetimi’ ve ‘fazla yalıtılmayan masa lambaları’ndan çok şey alıyor. Evlilik konformizmi doğal sendelemesini, uç noktaya gitmenin zararını görüyor böylece…

        Yönetmen de zaten hedefini bu dinginlikle gelen muhafazakar kurumdaki aşırı rahatlamayı eleştirmek ya da yıllar geçtikçe tensel iletişimin azaldığını vurgulamak olarak belirliyor. Aynen diğer filmlerinde (bkz. “Bir Alışverişten Manzaralar”) olduğu gibi… Normalde pembe dizi omurgası olarak görülebilecek hikaye yapısı da bu sayede sahici ve şaşırtıcı dururken, ‘o kadar da değil’ dedirten noktalara açılıyor. Mazursky’nin amacı sınırları zorlarken 60’ların serbest duruşundaki aşk ve arkadaşlık olgusunu eleştirel bir yorumda bulunmak…

        Bunu yaparken kapanış ve açılış sekansı dışında dingin ve sade takılıp sessizliği tercih etmesi de manidar. Bob’un evine girdiği andan itibaren ‘gecelik ilişki yaşadığı kadınla mı, yoksa evli olduğu kadınla mı beraber?’ sorusu bir süre hafızalardan çıkmazken arka plandaki karakterlerin gizem katkısı yapması, üstadın ruhunu ortaya koymaya yaramış.

        Kuşkusuz ilişkilerle, tabularla, cinsel özgürlükle ve eş değiştirme meselesiyle ilgili mihenk taşı filmin değeri de bu ayrıntıda gizli. “Garip Çiftler”in cinsel içerik açısından dönemine göre ‘ileri görüşlü’ bir finiş sunduğu, biraz seyircinin hayal gücüne kalan son kısmı da dikkate almak şart. Erkek ve kadın kimlikleri üzerinden derinlikli analizler bu anda değer kazanıyor zira…

        4-Kült şarkı, oyuncular ve yönetmen

        Hal David’in yazıp Burt Bacharach’ın bestelediği ‘What the World Needs Now is Love’, 1965’te Jackie DeShannon’ın albümünün ana şarkısı olmuştu. Filmin sonunda karakterlerin kafasından geçenleri anlatmaya yaratan ve ‘modern hareket kabiliyeti’ni tanımlayan bu etkileyici ‘ezgi’, kült bir yapıtın ve şarkının oluşmasına yol açtı. Aşkın, tekeşliliğinin kaybolduğu, burjuva ahlakı ve cinsel özgürlükle kesiştiği bir dünyanın iç burkan trajedisiydi bu…

        Özellikle dörtlü ilişki, eş değiştirme seansı sonrası yataktan çıkıp asansördeki ‘boş tabaklar’ arasından otelden dışarı çıkarak diğer başıboş çiftlerin arasına karışma, kaybolarak gerçek dünyaya transfer olma anı eşsizdir. Bu durum bütün çiftlerin artık seks hayatlarıyla anılır bir rahatlık, tensel ihtiyaçla yanıp tutuştuğunu ispatlar. Bu duyguyu doruklara taşırken ‘bu düşüncedeki tek bireyler bunlar değil’ izlenimi bırakır. Fazlasıyla net, anlamlı, düşündürücü ve iz bırakan bir nokta konulur… Burada ortak senarist Larry Tucker’ın ‘cameo’suyla devreye girmesi ayrı bir nottur…

        Şarkı özelinde 1960’larda “Casus Kim” (“The Deadly Affair”, 1966), “Gecenin Sıcağında” (“In The Heat of the Night”, 1967), “In Cold Blood” (1967), “İki Sevgili”, “İtalyan Usulü Soygun” (“The Italian Job”, 1969), “Sonsuz Kaçış” (“The Getaway”, 1972) gibi kalıcı soundtrack çalışmalarıyla iz bırakan siyahi besteci Quincy Jones’un parmağı da önemlidir. Bu akılda kalan parça sonradan “Hot Shots!” (1991), “Forrest Gump” (1994), “Happy Gilmore” (1996), “Ajanlar Kralı” (“Austin Powers: International Man of Mystery”, 1997), “En İyi Arkadaşım Evleniyor” (“My Best Friend’s Wedding”, 1997), “Bridget Jones: Mantığın Sınırı” (“Bridget Jones: The Edge of Reason”, 2004) gibi filmler ile “30 Rock’ dizisi ve çeşitli albümlerde kullanıldı. Esin kaynaklığı yapmayı, markalaşmayı sürdürdü.

        Oyuncu kadrosuna bakınca ilk olarak “Asi Gençlik” (“Rebel Without a Cause”, 1955), “Batı Yakasının Hikayesi” (“West Side Story”, 1961) gibi filmlerde ‘yıldız’ etiketi kazanan Natalie Wood’un cesaretini görmek mümkün… Henüz 26 yaşındayken üç kez Oscar’a aday olmuş oyuncu, burada ‘arkadan çıplak’ görüntüsüyle kariyerinin devamı için bir ‘yol işareti’ çizmiştir. 70’de ikinci çocuğuna hamile kalmasıyla birlikte artık her rolü kabul etmemiş ve tabiri caizse inzivaya çekilmiştir. Bir anlamda ‘yarım soyunma’ ile gelen kötü şanı ve 30 yaş üzerine geçip ‘çıtırlık’ı kaybetmenin Hollywood dişlilerinde yaratacağı olumsuz etkiyi öngörmüştür.

        Elliott Gould’un burada alaycı sahne kimliğiyle parlamasının devamında Robert Altman’ın dikkatini çekmesi ve erkek filmlerinin aranan oyuncusu olması manidardır. Onun eşi Carol’ı canlandıran 31 yaşındaki Dyan Cannon, bir kariyer oluşturamamış, sektörde geri plana itilmiştir. Burada soyunmanın zararını görmüştür. Ted’i oynayan Robert Culp ise dizi ve B tipi film kariyerine mahkum kalmıştır.

        Bu dünyaya oyuncu olarak giren Mazursky, burada ‘bağımsız bir senarist-yönetmen’ olarak çıkış yapmıştır. Sonrasında da evlilikle, ilişkilerle, boşanmayla ilgilenmeyi, özellikle 70’lerde daha düşük bütçelerle ve samimi filmlerle sürdürmüştür. Woody Allen ve Richard Linklater’la akrabalık kuran, belki de onlara esin kaynaklığı yapan bir kariyer inşa etmiştir. Dramatik komedi olarak anılan eserler çekip, komedi filminin ciddiye alınması konusunda adım atan isimlerden olmuştur. 1968’de bir hippie kıza aşık olan, Peter Sellers’ın canlandırdığı 35 yaşlarındaki avukatın komedi aşılamasına odaklanan “I Love You Alice B. Toklas”ın senaryosuyla sinemaya girmesi onun için antreman olmuştur. Böylece bir tecrübe kazanmış, özgür beyinlere adaptasyonu kolaylaştırmıştır.

        5-Takipçileri

        Burada ele alınan tartışmalı meselenin dozunu iyi ayarlayıp, ‘sanat eseri’ olarak vurgulamak zordur. Bu da fazla temsil bulamayan modelin 2000’lerde daha etkili olmasıyla sonuçlandı. “Kızgın Taşlara Düşen Su Damlaları” (“Gouttes d'eau Sur Pierres Brûlantes”, 2000), “Seks ve Kahvaltı” (“Sex and Breakfast”, 2007), “Mutlu Azınlık” (“Happy Few”, 2008), “Kutsal Dörtlü” (“Svatá Ctverice”, 2012), “Akşamdan Kalanlar” (“Drinking Buddies”, 2013) ilk akla gelenler…

        Nereden bulabiliriz?

        Ülkemizde DVD’si yok. Amazon.com’dan edinilebilir.

        Kimlik:

        Garip Çiftler (Bob & Carol & Ted & Alice)

        Yapım yılı: 1969

        Yönetmen: Paul Mazursky

        Oyuncular: Robert Culp, Natalie Wood, Elliott Gould, Dyan Cannon

        Senaryo: Paul Mazursky, Larry Tucker

        Önemli Ödüller: Amerikan Ulusal Film Eleştirmenleri Birliği’1970: En İyi Senaryo; Senaristler Birliği: En İyi Komedi Filmi Senaryosu

        Önemli Ödül Adaylıkları: Oscar’1970: En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Özgün Senaryo, En İyi Sinematografi; Altın Küre’1970: Komedi-Müzikalde En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Genç Kadın Yetenek; BAFTA’1970: En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu

        Bütçe: 2 Milyon $

        Diğer Yazılar