Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        26 Eylül’de David Fincher’ın “Kayıp Kız”ı ile açılıp 11 Ekim’de Alejandro Gonzalez Inñáritu’nun “Birdman”i ile kapanacak 52. New York Film Festivali, rafine seçkisiyle bu yıl da iddialı. Film Society of Lincoln Center’ın sene boyu süren sinema etkinlikleriyle tecrübesini hissettirmesi, ince elenip sık dokunmuş güncel bir programla ve yaratıcı retrospektif bölümlerle entelektüel New York halkını sinemaya doyuracak. Ben de geleneği bozmayarak 2010’dan bu yana katıldığım etkinlikte hazır bulunacağım.

        Dünyanın en uzun film festivallerinden biri… New York’lulara 16 gün boyunca sinemayla yatıp kalkma şansı veren New York Film Festivali, bu yıl 52. versiyonu ile karşımıza çıkacak. Her zamanki gibi ünlü konukları konumu sebebiyle kolay ikna etme becerisi, önemli prömiyerler, retrospektif bölümler derken, belgesel, kısa film ve video-art’la da çeşitlenen rafine bir yedinci sanat seçkisinin peşinde…

        OSCAR YARIŞINDAN ÜÇ KİLİT FİLM

        2010’da “Sosyal Ağ”ın (“The Social Network”), 2012’de “Pi’nin Yaşamı”nın (“Life of Pi”), 2013’te “Kaptan Phillips” (“Captain Phillips”) ve “Aşk”ın (“Her”) burada dünya prömiyeri yapıp Oscar yarışının nesnesine dönüşmesi, festivali ‘Akademi Ödülleri için belirleyici bir yer’ olarak konumlandırmaya başladı. Zamanla gelenekselleşen ‘açılış filmi’, ‘merkezi gala’ ve ‘kapanış filmi’ seçimleri daha da değerli olmaya başladı. 2014 için bu etiketleri sırasıyla “Kayıp Kız” (“Gone Girl”), “Inherent Vice” (2014) ve “Birdman” gibi yarışta en üst sıralarda adı geçen filmler almış.

        Bu sayede festival, Oscar zaferini çıkaran ve bir ay önce düzenlenen Toronto ve Telluride’in hakim rolüne kafa tutan bir Kuzey Amerika etkinliği olmaya doğru ilerliyor. Zira bu eserlerin 20th Century Fox, Warner Bros. ve Fox Searchlight açısından 87. Akademi Ödülleri’nde kilit bir konumu var. Paul Thomas Anderson ve David Fincher gibi isimlerin ‘dünya prömiyeri’ için doğrudan burayı tercih etmesi ise (ki “Sosyal Ağ”da da aynı durumu görmüştük) Film Society of Lincoln Center’ın yıllara yayılan saygınlığından kaynaklanıyor.

        AMERİKA PRÖMİYERLERİ VE YÖNETMENLERİN SON İŞLERİ

        Bunlara ek olarak bu sene değerli yönetmenlerle, kariyerinin başındaki sanatçıları buluşturan, her zaman olduğu gibi niteliği niceliğin önüne çıkaran 30 filmlik bir ana liste belirlenmiş. Jean-Luc Godard, Alain Resnais, Mike Leigh, David Cronenberg, Abel Ferrara, Dardenne Kardeşler, Bennett Miller, Olivier Assayas, Oren Moverman, Hong Sang-Soo, Pedro Costa gibi sanat camiasının sevilen isimleri “Whiplash” ve “Heaven Knows What” gibi iki Amerikan ilk filmi ile bütünlenecek.

        Öte yandan Cannes’da Jüri Büyük Ödülü kazanan “The Wonders” (“La Meraviglie”, 2014), deneyimli Alman yönetmen Dominik Graf imzalı “Beloved Sisters” (“Die Gleibtern Schwestern”, 2014), Fransız oyuncu Mathieu Amalric’in dördüncü uzun metrajı “The Blue Room” (“La Chambre Bleue”, 2014), Asia Argento’nun yönettiği “Misunderstood” (“Compresa”, 2014) ve sıkıcı sanat filmleriyle tanınan Fransız Bertrand Bonello’nun Altın Palmiye için yarışan son filmi “Saint Laurent” (2014) festival kapsamında Amerika prömiyerini yapacak. Böylece Toronto’ya bu açıdan da bir çelme takılacak.

        KLASİKLERE İKİ ÖZEL BÖLÜM

        İki kapsamlı retrospektif yan bölüm ise entelektüel New York’lular ve üniversite öğrencilerine Walter Reade Theater ve Howard Gillman Theater’da klasik sinema coşkusu yaşatacak. Sekiz filmin yer aldığı ‘Yeniden Gösterimler’de, özellikle Sergei Parajanov’un “Narın Rengi” (“Sayat Nova”, 1968), Alain Resnais’nin “Hiroşima Sevgilim” (“Hiroshima Mon Amour”, 1959), Leone’nin “Bir Zamanlar Amerika’da” (“Once Upon A Time in America”, 1984), Michael Powell-Emeric Pressburger’ın “Hoffman’ın Sihirli Masalları” (“The Tales of Hoffman”, 1951) ve Robert J. Flaherty’nin bitmemiş filmi “Moana with Sound” (1980) en öne çıkanlar... Festival takipçileri, bunları yenilenmiş kopyalarıyla ilk kez veya tekrar izleme olanağına kavuşacak.

        Devasa ‘Joseph L. Mankiewicz: Önemli İkon’ seçkisi, son filmini 42 sene önce çeken üstadın kariyerinde “Dragonwyck”ten (1946) “Kanlı Şaka”ya (“Sleuth”, 1972) uzanma şansı tanıyacak. 20 yapıtın arasındaki eksikleri tamamlamak doğru bir tercih olabilir.

        Diğer Yazılar