Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, "Gençlerin yurt dışına gitme hevesi doğal. 'Türkiye'den kaçmak istiyorlar' diye bakmamak lazım. Dünyayı tanımak istiyorlar. Dönenler, oralarda kalanlardan daha çok. Türkiye eski Türkiye değil” demiş.

        Gençlerin dünyayı tanıması, yurt dışında iyi eğitimler alıp fikir dünyalarını geliştirmesi, sonra da ülkemize dönüp hizmet etmesi elbette çok kıymetli.

        Fakat Sayın Bilgin’e kötü bir haberim var. Türkiye ekonomisi böyle gittikçe, dolar hızla yükseldikçe, yurt dışına okumaya gidenlerin de geri dönmek isteyenlerin de sayısı giderek azalacak.

        Doların 9, Euro’nun 11 TL'yi aştığı bir atmosferde kaç aile çocuğunun yurt dışındaki eğitim masraflarını karşılayabilir ki?

        Durumu gayet iyi olup da çocuğu yurt dışında üniversite okuduğu için dara düşen arkadaşlarım var.

        Hadi burslu okuyor diyelim, masraflar bununla sınırlı değil ki...

        Örneğin Paris’te, Londra’da, Washington’da bir üniversite öğrencisinin sadece kira veya yurt masrafı bile bizdeki üst düzey memur maaşlarına eşit düzeyde.

        Borç ve sıkıntı içinde okuyup mezun olabilenler de iş arama noktasına gelince elbette Türkiye ile yurt dışı arasında kazanç ve imkân kıyaslaması yapıyor.

        Türkiye’de 960 binin üzerinde üniversite mezunu işsiz varken, işe yeni başlayan gençlerin kazançları asgari ücret civarındayken neden Türkiye’ye dönmek istesinler?

        Eğitimi bırakın, yurt dışına 2 haftalığına gezmeye gitmek bile pek çok genç için hayal artık.

        Bakan Bilgin’in bunları iyi niyetle söylediğinden kuşkum yok ama ne yazık ki AK Parti hükümeti gençlere rahatça yurt dışı tecrübesi yaşatacak veya gidenleri geri dönmeye ikna edecek bir refah seviyesi sunmuyor bu dönemde.

        Şimdi de korsan motosiklet taksi

        Şimdi de korsan motosiklet taksi
        0:00 / 0:00

        İstanbul’da taksi sorunu büyüdükçe korsan taksi sorunu da büyüyor.

        Şimdi de korsan motosiklet taksiler türemiş.

        Taksi bekleyen insanların biriktiği noktalara motorlu sürücüler yaklaşıp “İsterseniz gideceğiniz yere bırakabilirim” diyormuş.

        Geçen bir arkadaşım bu şekilde Teşvikiye’den Karaköy’e gitmiş.

        Tabii ne kask var ne ücret tarifesi ne de sürücü kimliği…

        İndiğinde “Borcum ne kadar?” diye sormuş

        Sürücü “Abi gönlünden ne koparsa” deyince 20 TL ödemiş. Taksi de ancak o kadar tutardı.

        Bir ara Scotty adlı uygulama üzerinden bu iş epeyce popüler olmuştu ama sonra yasal olmadığı için ceza aldı. Söz konusu uygulamayı kullanan bir kadın ağır bir tacize uğrayınca iyice gözden düştü. Web sitelerine bakılırsa şimdi sadece kurye dağıtım hizmeti veriyorlar.

        Onlar bırakmış ama korsanı yayılmış.

        Gerçi şaşılacak bir durum yok zira şu sıralar İstanbul trafiği zirvede. Taksi bulmak ise mucize.

        Dün akşamüstü Nişantaşı’nda yani İstanbul’un merkezi sayılan semtlerden birinde önce medeni bir şekilde iki farklı uygulama üzerinden taksi çağırmayı denedim. Dakikalarca dönüp durdu ve sonuç alamadım. Cadde üzerinde 15 dakikalık bekleyiş sonucunda bir taksi buldum. 500 metre sonra şoför “Trafik var” diyerek araçtan inmemi istedi.

        Gerginlik çıkmasın diye itiraz etmedim.

        Yine bir 15-20 dakika bekledikten sonra tesadüfen önümde bir yolcu indiği için bir başka taksi buldum. Aracın içi tertemizdi. Şoförü tebrik etmek için yüzüne bakınca fark ettim ki maske takmıyor. Korkutucu bir tipi vardı. Pencereyi açtım, sesimi çıkarmadım. Yeterince geç kalmıştım zaten, ondan da inersem toplantıma yetişemezdim.

        Peki çaresizce beklediğim dakikalarda önümde bir motosiklet sürücüsü durup “Bırakayım mı abla?” dese ne yapardım? Güvenli bulmayacağım için binmezdim muhtemelen ama binene de kızamazdım.

        Çünkü kızmamız gereken asıl adres bu sorunun çözülmesini engelleyenler.

        Diğer Yazılar