Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hafta sonu Mersin’de yaptığı miting iki açıdan konuşuldu. Bir; toplanan kalabalığın büyüklüğü. İki; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın davet edilmemiş olması.

        Hatta ikincisi birincisinden çok daha dikkat çekiciydi.

        Peki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Şeçer davet edildi de İmamoğlu ve Yavaş neden edilmedi?

        Sebebi basit; Cumhurbaşkanı adayı tartışmasında Yavaş ve İmamoğlu anketlerde Kılıçdaroğlu’nun önünde çıkıyor. Onlar katılsaydı Kılıçdaroğlu’nun performansına gölge düşebilirdi. O yüzden çağırılmadılar.

        İyi ama o halde diğer belediye başkanları ile neden poz verdi CHP Lideri?

        Onlar sahneye hep birlikte çıkmasaydı, Yavaş ve İmamoğlu’nun yokluğu bu derece dikkat çekmeyecekti.

        Diyebilirsiniz ki: "Kemal Bey bunu bilerek yaptı. İki isme de 'Yerinizi bilin' mesajı vermek istedi."

        Öyle olsa bile sonuçta bu durumdan kim zararlı çıktı?

        Bu mesele olmasaydı şimdi CHP içindeki bölünmeleri değil ekonominin durumunu ve Kılıçdaroğlu’nun verdiği mesajları konuşuyor olurduk.

        Şimdi en az 1 hafta “İmamoğlu ve Yavaş niye yoktu?” diye konuşulacak.

        Hadi çağırmak işinize gelmedi diyelim, diğer başkanları göze sokup “CHP içinde kavga mı var?" tartışmasını neden büyütüyorsunuz?

        Sonra bir de dönüp "Ülkenin asıl gündemi dururken CHP'nin adayını konuşuyorsunuz" diye medyaya kızıyorsunuz...

        Miting kalabalığı başarı kriteri olabilir mi?

        Miting kalabalığı başarı kriteri olabilir mi?
        0:00 / 0:00

        Kılıçdaroğlu’nun Mersin mitingindeki kalabalık dikkat çekerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisinin Siirt’te yaptığı mitingin daha kalabalık olduğunu iddia etti.

        “Mersin’de bu kadar kalabalık toparlayamadı. 'Bize daha büyük alan verilseydi orayı doldururduk' diyor. Resmi rakamlar elimizde” dedi.

        Kılıçdaroğlu ise “Resmi rakamları TÜİK’ten mi aldın?” diye işi espriye vurdu.

        Peki mitinglerdeki kalabalık siyasette bir başarı kriteri olabilir mi?

        Daha doğrusu, mitinglere kalabalık toplamak zor mudur?

        Hayır değildir.

        Kitle partilerinin zaten doğal bir destekçi potansiyeli var. Buna ünlü bir politikacıyı canlı görme merakı da eklenince zaten bir kalabalığın oluşması kaçınılmaz.

        İşi doğal kalabalığın da ötesinde bir gövde gösterisine dönüştürmek istiyorsanız, teşkilatlarınız organizasyon yapar. Yakın şehirlerden otobüsler kaldırırsınız, gelenlerin iaşesini de sağlarsınız. Bir bakmışsınız, alanda çılgın bir kalabalık oluşmuş...

        AK Parti bu taktiği yıllardır uyguluyor.

        Mesele “Mitinge kaç kişi katıldı?” yarışına dönerse aynı yöntemi CHP de rahatça izleyebilir.

        Üstelik gelenlerin sadece CHP’li olmasına da gerek yok. Bugün iktidara kızan kim varsa toplaşır bir araya.

        Ve bu işten ancak iktidar zararlı çıkar.

        Gerçi Muharrem İnce’nin 23 Haziran 2018’de İstanbul mitinginde topladığı kalabalığın yarattığı aksi etki de hâlâ hafızalarda.

        Orada atılan sloganların Cumhuriyet Mitinglerini hatırlattığı ve muhafazakâr kesimi ürküttüğü, dolayısıyla da İnce’nin oylarını düşürdüğü yorumları yapılmıştı.

        AK Partililer şimdi Kılıçdaroğlu’nun başlattığı mitinglerin de muhafazakâr tabanda endişe uyandırmasını umuyor olabilir. Tam da bu nedenle Cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu’nu meydan okuyarak ringe çekmeye çalışıyor belki de...

        Mersin’de atılacak sloganların yaratabileceği ters etkinin CHP de farkında olmalı ki "Mersin Tayyip'e mezar olacak" sloganı atan bir vatandaş partililerin müdahalesiyle susturuldu.

        Ayrıca Tunceli Ovacık'taki çatışmada yaşamını yitiren Mersinli Astsubay Celil Mutlu'nun cenaze töreni nedeniyle miting alanında müzik çalınmadı.

        Kılıçdaroğlu, CHP’nin eski söyleminin sağ-muhafazakâr kitleler üzerindeki negatif etkisinin farkında. Bu algıyı kırmak için helalleşme hamlesi başlattı; Saadet, Deva, Gelecek gibi partilerle dostluklar kurdu.

        Dolayısıyla düzenlediği seçim mitinglerinin ‘Cumhuriyet Mitingi’ etkisi yaratmasına izin vermeden kitleleri motive etmeyi başarabilir.

        Lafın kısası, AK Parti Kılıçdaroğlu’na meydan okuyup kendi tabanını konsolide etmek isterken hiç beklemediği bir manzarayla da karşılaşabilir.

        Hele de ki AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın Elbistan’da yaptığı hastane açılışına pek kimsenin gitmemesi, gelenlerin de tepki göstermesi gibi olaylar yaşanıyorken...

        Erdoğan muhalefeti dış politikadan sıkıştıracak

        Erdoğan muhalefeti dış politikadan sıkıştıracak
        0:00 / 0:00

        Hep diyorum; muhalefet dış politikada güçlü bir alternatif söylem oluşturamıyor. Milli meselelerde hassasiyeti yüksek olan seçmen kitlelerinin önceliklerini ıskalıyor.

        Bakın Cumhurbaşkanı son konuşmasında muhalefeti tam da buradan sıkıştırdı.

        “Bu kadar vizyonsuz bir ekip, ülkenin bölgesel ve küresel çıkarlarını nasıl savunacak? Hepsini üç günde şamar oğlanına çevirirler" dedi.

        Ekonomide söylem üstünlüğü muhalefete geçse bile Mavi Vatan, milli savunma teknolojileri, Karadeniz, Azerbaycan gibi konularda iktidara destek sürüyor.

        'Milli beka' söylemine karşılık muhalefet partileri ne öneriyor? Suriye, Libya, ABD ile ilişkiler gibi onlarca sorun başlığında çözüm önerileri ne?

        Yanıtını veremezlerse önümüzdeki seçimde en çok bu alandan gol yiyecekler.

        Diğer Yazılar