Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        DEVA Partisi Kurucular Kurulu üyesi Metin Gürcan’ın İtalyan ve İspanyol diplomatlarla buluştuğu ve kapalı otoparkta para dolu zarf aldığı ortaya çıkmış, doğal olarak casuslukla suçlanmıştı.

        29 Kasım 2021 tarihinden bu yana tutuklu olarak yargılanıyordu. Dün tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

        Tutuksuz yargılanmasına elbette söylenecek bir şey yok fakat çıkan onca görüntüden sonra Gürcan’ın siyasete devam etmesi en hafif tabirle abes olur.

        Partisini zor duruma sokmak istemiyorsa ihraç edilmeyi beklemeden sessizce istifasını vermeli.

        Aksi halde siyasi etik ve ahlaktan söz edemeyiz.

        Engellerseniz oyu artar

        Engellerseniz oyu artar
        0:00 / 0:00

        Dün DEVA Partisi’ni ilgilendiren bir başka haber daha vardı.

        21 Mayıs’ta Gaziantep’te Demokrasi Meydanı’nda yapacakları miting yasaklanmış.

        Ali Babacan, duruma tepki gösterdi, Valiliğin 29 Nisan’da uygun notu düştüğünü, etkinliğin duyurulduğunu fakat 2 Mayıs’ta ‘Uygun’un yanına ‘değil’ eklenerek etkinliğin engellendiğini iddia etti.

        Galiba Sayın Vali ya da AK Partili yetkililer “Deva Partisi'nin oyu biraz düşük, yükseltmek için yardım edelim” diye düşündüler!

        Bu türden engellemeler karşısında seçmenin mağdur edilen partiyi veya siyasetçiyi daha çok sahiplendiğini bilmiyor olamazlar herhalde.

        O fotoğraflarda dine saygısızlık eden ne var?

        O fotoğraflarda dine saygısızlık eden ne var?
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin korsan kitap satışı konusunda sicili epeyce kabarık. Buna bir de internetten kaçak yolla indirilen film ve müzikler eklenince telif bilinci konusunda ne kadar kötü bir noktada olduğumuz görünüyor.

        İşte, Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği RATEM, bu soruna dikkat çekmek ve üniversite öğrencilerini korsanla mücadele konusunda bilinçlendirmek için 2009’dan beri üniversiteler arası bir yarışma düzenliyor.

        “Aklıma Bir Fikir Geldi” adlı yarışmanın seçici kurulunda bu sene ben de varım.

        Proje kapsamında farklı şehirlerdeki üniversitelerde paneller ve sergiler de düzenliyor.

        Dün Gaziantep’teki programda akılalmaz bir olay yaşandı.

        Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akbaş, dereceye giren eserlerden oluşan sergide 35 ödül almış eserden 6 tanesine sansür uyguladı. "İslam'a küfredenlerin fotoğraflarını koydurmam" diyerek sergilenmesine izin vermedi. Ayrıca "Burası benim yetkimde" diyerek fakültenin fuaye alanını da vermedi.

        Peki koskoca dekanın ‘sakıncalı’ bulduğu afişlerde ne vardı?

        Kendi gözlerinizle görün diye aşağıya da ekliyorum.

        İlk görselde en çok korsan baskısı yapılan kitapların adı sıralanıyor. Aralarında Sabahattin Ali’nin meşhur romanı “Kürk Mantolu Madonna” da var.

        E ne var bunda diyeceksiniz?

        Olay çıkaran dekanımız “Kürk Mantolu Madonna”yı Amerikalı şarkıcı Madonna zannediyor!

        Daha bitmedi.

        Afişlerde geçen “Orhan Gencebay”, “Rihanna” ve “Aydınlar” kelimelerini de sakıncalı buluyor. Bütün bunların İslam’a küfür olduğunu iddia ediyor!

        Ha bir de toplu fotoğrafta görünen bir genç kızın straplez bluz giymesine kafayı takıyor.

        Kürk Mantolu Madonna romanını şarkıcı Madonna zannediyor ama Türkiye’nin en büyük üniversitelerinden birinde dekanlık yapıyor.

        Bu saçmalık karşısında YÖK’ü soruşturma açmaya davet ediyorum.

        Yüce dinimize en büyük zararı bu tür bağnazlıklar veriyor.

        İfşa siyaseti

        İfşa siyaseti
        0:00 / 0:00

        Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Mersin Cemevi’ni ziyaret etmiş “Taleplerinizi hükümet programına, 1 Kasım seçim beyannamesine koyduk. Cemevlerine statü tanınması ve elektrik borçlarında ayrımcılığın kaldırılmasıyla ilgili adım atacaktık. Fakat Sayın Erdoğan, 'Gelirse imzalamam' dedi” diye anlatmış.

        Elbette Alevilerin haklarını kazanması için hepimiz mücadele etmeliyiz fakat Davutoğlu’nun bu ifşaatı ağzımda ekşi bir tat bıraktı açıkçası.

        Söz konusu olay gerçekleştiği dönemde Erdoğan’ın yüzüne karşı doğrudan itiraz etmiş midir bilmiyoruz.

        Ettiyse bile kamuoyuna yansıtmadı...

        Hal böyleyken bir zamanlar birlikte siyaset yaptığı isimlerle özel sohbetlerini bugün ifşa etmesi siyasi etik bakımından pek şık durmuyor.

        Bugün bir genel başkan olarak kapalı parti toplantılarında konuştuklarını yarın öbür gün partisindeki başka isimler çıkıp anlatsa yakışık alır mı?

        Ayrıca iyi olan her şeyi kendisine, kötü olan her şeyi Erdoğan’a mal eden siyaset tarzı kitleler nezdinde inandırıcılık problemi yaratıyor.

        Diğer Yazılar