Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Erdoğan Akşener’e “Konumunu gözden geçirmeli” diyerek yeni bir davette bulundu.

        Akşener de “Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atan bir kumar masasında oturmayız” diyerek bu teklifi ağır bir şekilde reddetti.

        Bunun üzerine sosyal medya karıştı.

        Muhalifler Akşener’i alkışlarken iktidara yakın hesaplar durumu rasyonalize etme telaşına düştü.

        Ve şöyle bir komplo teorisi yayılmaya başladı:

        “Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Masadan kalk' diyerek masadan kalkma hazırlığı yapan İYİ Parti'ye çelme taktı, masaya mahkum etti. Artık hiç kalkamazlar”...

        “Reis ‘Masadan kalk’ teklifine Meral Akşener'in ‘Hayır’ demek zorunda kalacağını bilecek kadar kurt bir siyasetçi. Ayrıca anketler masadan kalkmanın İYİ Parti'ye fayda sağlayacağını gösteriyordu. Kendi oyun planını bozdurmamak için ‘Masadan kalk’ diyerek masaya zincirledi”...

        Bu ve benzeri yorumlar Akşener’den ‘Hayır’ cevabı alan Erdoğan’ın aslında samimi olmadığını, taktik yaptığını öne sürüyordu.

        Peki Akşener’i Cumhur İttifakı’na davet eden Cumhurbaşkanı samimi mi yoksa taktik mi yapıyor?

        Erdoğan hakkında pek çok şey söylenebilir ama bu tür konularda fazla hesap yapmadığını, içinden geçeni doğrudan söylediğini bilmeyen yoktur.

        Kaldı ki Erdoğan’ın İYİ Parti’ye daveti yeni değil. Daha 6’lı masa ortada yokken de bu çağrıyı birkaç kez yapmıştı.

        Hatta iki liderin birbiri hakkında konuşurken izlediği üslupta da inceden bir fark var.

        Akşener her grup konuşmasında iktidara sert sözlerle yüklendiği halde Erdoğan, Akşener’i doğrudan hedef almamaya, bir alt tondan cevap vermeye dikkat ediyor.

        Kılıçdaroğlu için kullandığı sert üslubu söz konusu Akşener olunca yumuşatıyor.

        Nitekim bu hafta da aynısını yaptı. Akşener’in Cumhur İttifakı’nı kumar masasına benzetmesine karşılık şöyle dedi:

        “Böyle bir cevap mı olur? Cumhur İttifakı’nın attığı bu adımı nasıl bir kumar oyunuyla özdeş hale getirmek istersin? Bu olacak iş mi? Onun için Sayın Akşener’in kendisini ve yanındakileri bir gözden geçirmesinde fayda var”...

        Yani sitem etti ama incitici konuşmadı.

        Adeta “Akşener iyi ama yanındakiler onu yanlış yönlendiriyor” demeye getirdi.

        Çünkü Erdoğan geçmişten gelen hukukları dolayısıyla Akşener’e şahsen husumet beslemiyor ve bugün olmasa bile gelecekte birlikte yol yürüyebileceklerini düşünüyor.

        Köprüleri yakmıyor…

        Dolayısıyla "Reis’in teklifi havada kalmasın, karizması çizilmesin" diye gerekçe üretmeye çalışanlar, "Aslında taktik yapıyor" diyenler meseleyi fazla zorluyor.

        Erdoğan Kılıçdaroğlu'na da "Dün dündür" der mi?

        Erdoğan Kılıçdaroğlu'na da "Dün dündür" der mi?
        0:00 / 0:00

        20 yıl bir insan ömrünün dörtte biri eder…

        Düşünün siz son yirmi yılda kimlerle küstünüz, kimlerle barıştınız?

        Kavga edip tekrar dost olduklarınız olmadı mı?

        Bu açıdan bakınca 20 yıldır iktidarda olan Erdoğan’ın Sisi ile tokalaşmasında çok da şaşırılacak bir durum yoktur.

        Kurtuluş savaşında mücadele ettiğimiz Yunanistan, Cumhuriyet kurulduktan sonra dostumuz olmuştu mesela… Başbakan İsmet İnönü 1931 yılında ilk yurt dışı seyahatini Yunanistan’a yapmıştı…

        Ülkeler küser, hatta savaşır ama konjonktür değişir, tekrar barışır.

        Anlaşılmaz olan ise yarın yüz yüze bakacağınız insanlara en ağır sözlerle yüklenmeniz hatta hakaret etmenizdir.

        Hele hele devletler arası ilişkiler bu türden duygusal tepkileri kaldırmaz.

        Reel politik ve diplomatik dil diye bir şey vardır.

        Tam da bu nedenle Sisi ile Erdoğan’ın fotoğrafına dair eleştiriler “Dün dündür bugün bugündür” diyerek geçiştirilemez.

        Bugün doğrusu yapılıyor diye geçmiştekinin hata olduğu inkâr edilemez.

        Benim asıl takıldığım mesele ise bu tür geri adımların yaşandığı bilindiği halde AK Parti’nin CHP’ye, CHP’nin de AK Parti’ye karşı ağza alınmayacak ifadeler kullanmakta ısrar ediyor olması...

        Hayatın cilvesine bakın, bir zamanlar birbirine sert sözlerle yüklenen Bahçeli ile Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile Davutoğlu bugün aynı ittifak içindeler.

        Yarın siyasi dengelerin CHP ile AK Parti’yi yan yana getirmeyeceğini kim iddia edebilir?

        Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun bir gün tokalaşmayacağının, “Dün dünde kaldı” demeyeceğinin garantisi var mı?

        7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra bu ihtimal doğmamış mıydı? İki parti arasında koalisyon görüşmeleri başlamamış mıydı?

        Aslında dün Kılıçdaroğlu da laf arasında enteresan bir şey söyledi.

        İç politikada kavga ederiz tamam, 3 gün sonra barışırız... Ama dış politika öyle değil. Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye, İsrail, Suudi Arabistan için neler söylemedin. Şimdi araya aracılar koyuyorsun nasıl barışabiliriz diye. Bütün dünya gülüyor, Türkiye’nin itibarı böyle sarsılıyor” dedi.

        3 gün sonra barışacaksanız şimdi bu ağır dil niye?

        Fazla yüksekten eleştiriler gün geliyor ayağınıza dolanıyor. “İyi ama birader sen geçmişte bu insana en ağır hakaretleri etmemiş miydin?” diye soruyorlar insana...

        Diğer Yazılar