Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Dürüst, Tarafsız, Ahlaksız Haber” ilkesiyle 2009’da yayına başlayan Zaytung’un beşinci almanağı yayımlandı. 2016-2017’yi kapsayan almanak öne çıkan haberleri, dergi kapaklarını ve son dakikaları kapsıyor. Bence güldürme garantili! Zaytung.com’un kurucu ve yöneticisi Hakan Bilginer’e en çok hangi haberlerinin ilgi gördüğünü ve mizahtaki dönüşümü sordum.

        KİMDİR?

        Hakan Bilginer, Kahramanmaraş’ta doğdu, 40 yaşında. İstanbul Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde okudu. 2001’de mezun olduktan sonra 10 yıl sistem mühendisliği yaptı. Aynı zamanda çeşitli sözlüklere yazılar yazdı. 2009’da Zaytung.com’u kurdu.

        2016-17’nin en çok geri dönüşü olan haberleri neydi?

        Ülkenin esas gündemine paralel olarak 2016’da en çok terör ve OHAL’le ilgili haberlerken, 2017’de ilgi daha çok ekonomiyle ilgili haberlere kaydı. Özellikle son bir yıldır hissedilen ekonomik daralma, standartların düşüşü ve artan vergiler en çok konuşulan konular. Özellikle yaz aylarında turizmde yaşanan krizle ilgili haberlerin de geri dönüşü yüksek oldu.

        “Çok ekmeğini yedik, Allah razı olsun” dediğiniz olay ve kişiler?

        Baştan beri bizim için önemli isimlerden biri olan Melih Gökçek, istifa sürecinde de çok konuşuldu. Bunun yanında aklıma gelen Kebapçı Selahattin var. Kürk Mantolu Madonna gafına imza atan ve şu an adını hatırlamadığım sunucu hanım var. Siyasi anlamda dünya genelinde Donald Trump ve Kim Jong-un, Türkiye’den Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu ve ilginç mizah anlayışıyla Başbakan Binali Yıldırım en fazla konuşulan isimler oldu. Bunun dışında diziler, Elon Musk’ın durmadan yeni bir teknolojik haberle gündeme gelmesi, youtuber’lık akımı ve Bitcoin fenomeni de son 2 yılın ruhuna damga vuran ve bize de bol bol konu olan malzemelerdi.

        Başlangıçtan bugüne Zaytung’un espri skalasında nasıl bir değişiklik oldu?

        Giderek daha fazla gündemle entegre bir hale geldi.

        Sanki eskiden siyasi haberler daha çok ilgi görürken şimdi mesela kadın-erkek ilişkileri haberleri daha çok ilgi görüyor...

        Evet, bunu söyleyebiliriz. Türkiye’de insanlar özellikle OHAL’le siyasi alandan giderek daha fazla uzaklaşıyorlar ve kendi gündemlerinden çıkarıyorlar. Son zamanlarda en çok duyduğum cümlelerden biri “Artık haber izlemiyorum.” Bir yandan “Başıma iş açılmasın” endişesi de bunda etkili ama esas neden bana kalırsa siyasetle ilgili genel yorgunluk ve bıkkınlık. Bu bizim içeriklerimize de yansıyor. Bir kaç sene öncesine kadar en fazla ilgi görenler doğrudan siyasetle ilgiliyken şu an gündelik hayatın siyaset dışındaki alanlarıyla ilgili içerikler daha fazla ilgi görüyor. Bunun içine kadın-erkek ilişkilerini de, ekonomik sıkıntıları da, yurtdışına taşınma trendini de, TV dizilerini de, internetle ve sosyal medyayla ilgili gündeme gelen içerikleri de koyabilirsiniz.

        Çok tepki aldığınız haber?

        En son Vatan Şaşmaz’ın ölümüyle ilgili bir içeriğimiz çok fazla tepki çekti.

        Toplamda hangi mecralarda kaç kişiye erişiyorsunuz?

        Doğrudan web sitemiz ve uygulamalarımız üzerinden ayda yaklaşık 1-1.5 milyon kişiye. Bunun yanında Twitter’da 5.5 milyon, Facebook’ta da 650 bin civarında takipçimiz var. Instagram’da resmi hesabı yeni açtık. O tarafa daha fazla ağırlık vermeyi planlıyoruz.

        Zaytung kendini yenilemek için ne yapıyor?

        Şu ana dek pek fazla bir şey değil açıkçası. Geçen yıl kullanıcıların içerik girmelerini kolaylaştırıcı bazı ufak geliştirmeler yapıldı. Gündemdeki videoları değerlendirebilmek amacıyla bir video haber bölümü açıldı vs. Önümüzdeki dönemde daha radikal değişikliklere gitme yönünde bir yol haritamız var.

        Zaytung Almanak 2016-2017 April Yayıncılık

        ÇOK KONUŞULAN HABERLER

        Bilginer’e göre 2016-17’de en çok konuşulan Zaytung haberleri:

        Gerçekleştirdiği 7. canlı bomba saldırısında da Türkiye’nin herhangi bir güvenlik açığını bulamayan IŞİD’de istifalar başladı...

        Merkez Bankası’ndan dolara sert müdahale: Piyasaya çok sayıda “Kriz yok abi ya, hükümeti yıpratmak için bunlar’’ diyen adam sürüldü...

        “Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz’’ sözünün ardından “Paşam öğleden sonra tatil mi?” sorusunu yönelten Bilecik Mebusu Nejat Ekrem Bey, mezarı başında anıldı...

        İki yıl önce tütüne geçip 6 ay önce evde birasını yapmaya başlayan Çağlar Göker (29), ÖTV’den etkilenmemekte kararlı: “Aslında araba da yapılır ha.”

        Fatih Terim’in Milli Takım’ı bırakmasına vesile olan Alaçatı’daki restoran müze oluyor...

        Maliye Bakanlığı, taşıt almayı düşünüp MTV zammından sonra vazgeçenlerden de ‘Vazgeçme Vergisi’ alınacağını açıkladı.

        Partinin istifa çağrılarına sessiz kalan Bayburt Belediye Başkanı’nın 2 sene önce öldüğü ortaya çıktı...

        Bankacılıkta yapay zekâ devrimi: Otomatik Sesli Yanıt Sistemi, edilen küfürlere aynen karşılık vermeyi öğrendi.

        POLİSİYE YİNE KUZEYDEN GELDİ

        İsveçli Stieg Larsson’un “Millenium Üçlemesi” (Ejderha Dövmeli Kız, Ateşle Oynayan Kız, Arı Kovanına Çomak Sokan Kız) ve tabii aynı adlı filmlerle yaklaşık 10 yıl önce sükse yapsa da, İskandinav polisiyesi ile tanışıklığımız aslında çok daha eskilere uzanıyor. Mesela 20 yıl önce çevrilmeye başlanan yine İsveçli Henning Mankell kitapları; mesela 90’ların başında yayımlanan, Danimarkalı Peter Hoeg’in bizde de listelere giren “Bayan Smilla ve Karlar”ı... Bugün Arnaldur Indridason, Arne Dahl, Camilla Lackberg, Karin Fossum, Lars Kepler gibi ondan fazla başka isimle Türkçe’deki İskandinav polisiyeleri çok daha renklenmiş durumda. Şimdi, bir ilk kitapla Norveçli Heine Bakkeid de ekleniyor bu listeye.

        Günümüzde, Norveç’in soğuk hava ve sularında geçen “Seni Yarın Özleyeceğim” bir eski polisin kayıp bir gencin izini sürmesini anlatıyor.

        KAYIP GENÇ VE FENER

        Thorkild Aske, önce suçlu, sonra polis kovalayan bir polistir. Ancak bir suç işleyip müfettişlik görevinden alınır ve hapse girer. Hapishanenin ıslah hizmetleri topluma yeniden kazandırılması için çıktığında ona bir ev ve psikiyatr ayarlar. Geriye uygun bir iş bulmak kalmıştır. Tam iş bulma kurumuna gittiği gün, hapishanede tanıştığı dolandırıcılıktan yatmış psikiyatr arar. Yanında kendisiyle konuşmak isteyen birileri vardır: Thorkild’in aklından çıkmayan aşkı Frei’nin amcası Arne Villmyr ve onun eski karısı Anniken Moritzen. Yardım istemektedirler. Thorkild istemeye istemeye ofise gider ve onun için macera başlar.

        Çiftin ortak oğulları 27 yaşındaki Rasmus kaybolmuştur. Rasmus, kuzeyde, okyanus ortasında bir adadaki deniz fenerini otele çevirmeyi planlamaktadır. Ancak beş gün önce sırra kadem basmıştır. Dalmayı seven gencin teknesi birkaç gün önce bulunmuş, ancak içinden dalış kıyafetleri çıkmamıştır. Ailenin Thorkild’den istediği Rasmus’un bulunmasıdır; ya kendisinin, en azından cesedinin. Bunun için planlar, ödemeler hazırdır.

        Bir süredir içinde bulunduğu bunalımdan çıkmak için ilaçlarla yaşayan, artık dibe vurmuş Thorkild’in teklifi kabul etmekten başka çaresi kalmaz. Ülkede sonbahar fırtınaları başlamış, karanlık saatler artmıştır. Polis eskimiz bu gerilimli yolculukta aşkı Frei, ailesi ve geçmişiyle de hesaplaşacaktır.

        Seni Yarın ÖzleyeceğimHeine BakkeidÇev: Ayşe ErbulakBeyaz Baykuş Yayınları

        DEVAMI BEKLENİR

        “Seni Yarın Özleyeceğim,” hayatın çok içinden kahramanları ve geçtiği coğrafyanın gizemli çekiciliğiyle hemen havaya sokuyor okuru. Gerilim uzak ve soğukta ama, burada ve yakacakmış gibi geliyor. Özellikle “insan kahraman” Thorkild’in Frei’ı hatırladığı sahnelerinse, yakıcı aşk romanlarından hiç farkı yok. Heine Bakkeid Türkçe’de yeni ama devamı merakla beklenecekmiş gibi.

        KİMDİR?

        1974 doğumlu Heine Bakkeid, Norveç’in yüksek dağlarının soğuk sularla buluştuğu daha da kuzeyinden geliyor. İlk kitabı 2005’te yazdığı bir casusluk romanıydı, sonra genç okurlar için romanlara imza attı. 2016’da “Seni Yarın Özleyeceğim” ile polisiye/gerilime giriş yaptı. Yazarın kahramanı yine Thorkild Aske olan yeni kitabı “Meet Me in Paradis” (Cennette Buluşalım) ise daha çok yeni Norveç’te piyasaya çıktı.

        İKİ TAVSİYE

        Kerem Akça kitabında, 2000-2016 döneminde vizyona giren yerli filmleri analiz ediyor. Bu kapsamda belirleyici 64 filmi gündemine almış. Diğer kitap, Freud üzerinden aslında psikanaliz tarihi üzerine bir inceleme. Bu, efsanenin doğuşundan itibaren yapılan tartışmaları da içeriyor.

        Yerli Sinemada Hollywood Kuşağı Kerem Akça H2O Kitap

        Freud Belgeleri Mikkel Borch-Jacobsen Sonu Shamdasani Çev: Reha Kuldaşlı İş Kültür

        Diğer Yazılar