Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu yıl yarım asrı deviren Montreux Caz Festivali’nde yine çok özel isimler sahne aldı. Marcus Miller, Lana Del Ray, Neil Young ve Carlos Santana sadece salonları değil şehri de doldurdu. Bu küçücük ve güzel şehre bu festivalin neler kattığına 2 yıldır tanık oluyor ve hayranlık duyuyorum.

        MONTREUX

        Bu güzel şehirde dolaşırken, Leman Gölü’nün hemen kıyısına sıralanan uzunca parkın ve şık binaların önünden geçerek yukarıya doğru tırmandığınızda, eski tren istasyonunun hemen ardında eski Montreux’yü görüyorsunuz. Burada dikey çatılı ve küçük pencereli evler, parke taşlı sokaklar, tarihi dükkânlar ve restoranlar var. İsviçre’nin kaliteli restoranlarından Montreux de nasibini almış. Aklımızda 1936’da imzalanmış Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile yer eden bu küçük şehir, şimdi ününü Claude Nobs’un başlattığı Montreux Caz Festivali ile sürdürüyor.

        MONTREUX CAZ FESTİVALİ 2016

        Anlatılanlara bakılırsa, festivalin oluşmasında Ahmet ve Nasuhi Ertegün’ün desteği büyük. Hikâye kısaca şu: Claude Nobs, 1967’de Amerika’ya gidip Ahmet ve Nasuhi Ertegün’ün kapısını çalarak Montreux’de bir müzik festivali yapmak istedi. Festivalde 50 yıl boyunca Miles Davis, Nina Simone, Deep Purple, Frank Zappa ve Pink Floyd gibi efsane isimler sahne aldı. Orada bulunduğumuz 3 gün içinde neler izlediğimize gelince... Stravinski Salonu’nda ilk gün Neil Young konseri vardı, ikinci gün salonu Lana Del Rey hayranları doldurdu. Merakla beklediğim üçüncü gündeyse Marcus Miller’ın bass gitar soloları bize festivalin en şahane anlarını yaşattı. Carlos Santana ise yıktı geçti. Kanat Atkaya ile özellikle Rock Cave adlı salonda ilk kez rastladığım Hollandalı Dewolff gibi çok iyi gruplar izledik.

        HAVYARIN KİTABINI YAZAN ADAM

        Metin Şen’in ortağı olduğu ve Atatürk Havaalanı Dış Hatlar Terminali gidiş katı dahil dünyanın birçok havalimanında açılan Caviar House&Prunier sahibi Peter G. Rebeiz ile geçen yıl yine Montreux’de tanışmıştık. Çok eğlenceli ve çılgın bir adam. Havyar ve somon balığına ilaveten en büyük destekçilerinden olduğu Montreux Caz Festivali’yle ilgili de bir sürü bilgi verdi bize. Ona “Havyarın kitabını yazan adam” dersek abartmış olmayız, çünkü geçen yıl bu konuda bir kitap çıkardı.

        BİR BİLENE SORDUM

        Havyar severim. (Kim sevmez ki!) Bu konuda aklıma gelenleri, birlikte seyahat ettiğimiz Fatih Altaylı’ya sordum. İşte cevapların özeti: Avrupalı’ların ‘sturgeon’, bizimse mersinbalığı dediğimiz göl balığından üretilir. Bu balıklar Hazar Denizi gibi göllerde yaşıyor. En pahalısı Beluga. Atatürk Havalimanı’nda 16 Euro. Onu Sevruga ve Ossetra takip ediyor. Belugalar yaklaşık 120 yıl yaşıyor ve büyüklükleri 7 metreye, ağırlıkları 1.5 tona ulaşabiliyor. Bu devin içinden 1.5 kilo civarında yumurta çıkıyor, bundan da yaklaşık 1 kilo havyar elde ediliyor. Bir not da lezzete dair: Havyar şampanyayla iyi gitmez, Polonya votkasıyla gider. Ve bazılarının sandığının aksine gümüş kaşıkla yenmez.

        Diğer Yazılar