Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her mevsim bin kez giderim Abant’a. Yazı ayrı, kışı ayrı güzeldir. Sonbahar ise en renkli halidir Abant’ın. Abant, ara mevsimleri layıkıyla yaşayabileceğimiz coğrafyaların başında gelir hiç kuşkusuz; görmesini bilene doyumsuz manzaralar sunar

        Gökyüzünde bulut kümeleri birikmeye başlar, sonra yapraklar başlar kızarmaya; sararır, büzüşürler. Sonbahar gelir... Giderek serinleyen hava, yaprakları uçuşturan bir rüzgâra dönüşür. Bir yağmura yakalanırsınız aniden, keyfiniz kaçar. Önce hafif, bitkindir yağmurlar; giderek şiddetini artırır, tabii soğuğunu da... Işık ve rayiha giderek yok olur. Kuşların göçü, yaprakların savrulması, ağaçların çıplaklığı, yağmurun sesi, renk ve kokuların dönüşümüyle sonbahar tahtını kurar hayatlarımıza. Bu sessizlik ve bekleyiş, görmesini bilene doyumsuz manzaralar sunar. Ara mevsimleri layıkıyla yaşayabileceğimiz coğrafyaların başında Abant gelir hiç kuşkusuz. O zaman Abant’ta sonbaharın renk devrimini ilk gören siz olun.

        Abant, Gölcük ve Yedigöller sonbaharın gerçek manada yakıştığı coğrafyalar. Yaz tatilinin tadını unutamayanlar, sonbaharın keyfini kısacık da olsa çıkarmak, uzun sürecek kış öncesi moral depolamak isteyenler tam da bu zamanlarda Abant’a geliyorlar. Ağaçların dağları nasıl kucakladığını, kurşuni göllerin güneşe göre nasıl renk değiştirdiğini, yüksek tepelerdeki sis örtüsünün öğle saatlerine dek dağılmadığını fark etmenin mutluluğunu yaşıyorlar.

        Abant Gölü ve çevresi Milli Park statüsünde bulunuyor. Bir krater gölü olan Abant’ın tamamen kaynak sularından oluşması, nadir özellikteki bir tür nilüferle kaplı oluşu ve benzersiz bitki örtüsü ona bu statüyü kazandırmış.

        Çam, köknar, kayın ağaçlarıyla daha önce karşılaşmamış olanlar için ideal bir tanışma yeri olan göl ve çevresi aynı zamanda Abant alası ve susamuru koruma alanı. Susamurlarını görebilmek için sabahları güneş doğmadan samurların yuvalarının olduğu yere gidip beklemek gerekiyor.

        Günü karşılayın, yürüyün, ağaçlara dokunun

        Abant’ta yapılacak en güzel şey kuşkusuz ki yeni günü karşılamak. Tertemiz bir havada güne kuş cıvıltılarıyla başlamak gibisi yoktur değil mi? Ardından doyumsuz bir kahvaltı keyfiyle elbette... Dilerseniz kitabınızı alıp gölün karşısına kurulabilirsiniz. Ağaçlar içinde huzur ve oksijen dolu bir yürüyüş ise tüm kaygılarınızı, stresinizi uçup götürecek.

        Abant Gölü’nün çevresi yaklaşık 7 kilometre. Yaklaşık iki saatlik bir yürüyüşle gölün çevresini rahatlıkla turlamanız mümkün. Yürümek istemeyenler bu rotayı bisikletle turlayabilir ya da faytona binebilirler. Ağaçlara dokunmak, fotoğraf çekmek isteyenlerse özellikle yürümeyi tercih etmeliler.

        Uyarmadan geçmeyelim; gün içinde hava koşulları sıkça değişiyor. Yanınıza yağmurluğunuzu almadan yola çıkmayın. Özellikle akşamları epey serin. Bu yüzden tedbirli olmakta yarar var.

        Nerede kalınır nasıl ulaşılır?

        Abant, İstanbul ile Ankara’nın ortasında olduğu için her iki büyük şehirden de çok ziyaretçisi oluyor. Hafta sonları yer bulmak biraz zor. Abant’ta kalmak isteyenler için ikisi beş yıldızlı otel ve biri köşk olmak üzere üçü de göl kenarında olan konaklama seçenekleri mevcut.

        Yedigöller ve Gölcük’te konaklama açısından zor durumda kalabilirsiniz. Bölgede sınırlı sayıda pansiyon bulunuyor, onun dışında çadır kurmak gibi bir alternatifiniz var.

        İstanbul Ankara yolunun tam ortasına denk gelen bu coğrafya son yıllarda turizm şirketlerinin düzenlediği günübirlik ve hafta sonu turlarının da odak noktası konumunda. Abant’a gitmenin en kısa yolu ücretli Anadolu Otoyolu üzerinden. İstanbul’dan gelenlerin Kaynaşlı ayrımından otoyoldan çıkıp, Bolu Dağı’nı tırmanmaları gerekiyor. Dağın bitiminde Abant sapağından giriliyor. Aracınız ile İstanbul’dan geliyorsanız Kaynaşlı yol ayrımından Bolu Dağı’na çıkabilir, oradan Abant kavşağına sapabilirsiniz. Sonrasında dört bir yanı ağaçlarla çevrili 21 kilometrelik hoş bir yol çıkacak karşınıza. Yolun sonu sizi Abant Gölü’ne götürecek. İstanbul’dan Abant’a yol yaklaşık 3 saat sürüyor.

        Burası otel ve lokanta açısından herhangi bir sorun yaşamayacağınız bir coğrafya. Zira Abant kavşağını dönmenizle birlikte yol boyunca restoran ve lokantalarla karşılaşacaksınız. Göle kadar dayanamayanlar yol boyu sıralanan lokantalardan taze tutulmuş balık keyfini yaşayabilirler.

        Alışveriş ve meşhur Abant kebabı

        Abant’a veda etmeden Abant Köy Ürünleri Satış Merkezi’ne uğrayabilirsiniz. Bolu ve çevresindeki dağlardan, ormanlardan, bahçe ve köylerden toplanmış yöreye özgü ürünlerin satıldığı mini çarşıda yok yok: Kurutulmuş sebze ve meyveler, şifalı otlar, köy peynirleri, kese yoğurdu, erişte, keş peyniri, tarhana çeşitleri, patates ekmeği, alıç, balkabağı, alacalı fasulye, renkli süs kabakları, ahşap objeler, oyalı yemeniler, saz sepetler...

        Abant’a unutulmayacak bir finalle veda etmek isteyenlere, en eski turistik tesislerden Göl Gazinosu’nda yörenin meşhur Abant kebabını tavsiye ederim.

        Diğer Yazılar