Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hayatının hangi safhasında, hangi çağında, hangi döneminde olursan ol sakın umudunu kaybetme! Çok büyük hatalar da yapsan, telafisi imkânsız zararlara uğrasan ya da başkalarını uğratsan da...

        Sakın bunları düzeltme imkânını tamamen kaybettiğini düşünme. Umudunu kaybetmek, inancını ve inandığın zatı kaybetmek ve yok saymak gibidir. Umut; iman ve inancı, iman da Allah (CC) duygusunu birbirine aktarır, hepsi birbirine bağlıdır. O halde imanını kaybetme, imanlıysan umutsuzluğa sevk eden her türlü düşünceyi, söz, fikir, davranış ve tercihleri şöyle bir elinin tersiyle kenara itiver.

        İmanını terk etme, inanmayı küçük görme. İnandıklarına ve inancına uygun şekilde yaşa, insanlıktan istifa etmeden, insan sırrından istifade ederek, umutla ve imanla doğruyu tercih eyle. Hayatını bir çırpıda sonlandırma. Muhakkak her canlı bir gün ölümü tadacak. Ölürken de imanına yakışır bir umutla, hür bir vicdanla âlem değiştirecek ve esas yurduna gidecek şekilde kalbindeki bu inancını hiç kaybetme.

        Allah’a (CC) karşı asi olduğun fiil, davranış ve hareketler varsa bunların hiç olmazsa birini Allah (CC) hatırına ve rızasına düzeltmeye çalış. Küfür, yalan, çalıp çırpma, iftira, hak yeme ve daha nice kabahatlerin varsa tövbe ederek, doğru konuşarak, adım adım doğruya yürüyerek, helalleşerek, artık bu nevi günahlara dönmeyerek bir yerden başla.

        Şayet seni bu adımı atmaktan alıkoyan şey “umutsuzluk” ise bil ki bu da şeytandan, imanın düşmanı olan taraftan gelen bir taarruz, seni yıkmak için düşmanca bir ataktır. “Benim Allah’ım (CC) var, O’nun (CC) yolunu terk etsem, O’nun (CC) Resul’ü olan peygamberimin yolundan ayrı düşsem bile tövbe kapısı açıktır, telafi imkânı vardır, henüz ölmedim, bu can tende, can bedende iken; umutla bu imanıma sarılmam lâzımdır, Rabb’im beni hiçbir zaman terk etmez ve bırakmaz” düşüncesiyle umuda giden yolda ilk emeklemelerin bile olsa yürümeye çalış.

        DOST HİÇBİR ZAMAN ACI SÖYLEMEZ

        Bu umut ve imanla hangi iş, vazife ve sahada bulunuyorsan en iyisini, en güzelini yapmak için bir daha davran. Çektiğin sancıların, dayanılamayacak derecedeki bu baskı ve olumsuz gibi görünen şeylerin yeni bir doğumun başlangıcı, seni umutla hayata bakmak için hazırlayan, yönlendiren rehber ve ikazlar olarak kabul eyle. Ölümden başka her şeyin dermanını yaratan Allah (CC) ölümün fani ve yok edici özelliğinin bile devâ ve derdini bahşetmişken sen artık umut ve imanla hayata tutun.

        Hangi kayıp olursa olsun ya onu yerine koyabilirsin ya da onun yerine gelebilecek bir başka güzelliğe, belki de aynısına tekrar eriştirilebilirsin ama imandan gelen umudunu kaybedersen ve buna kayıp gözüyle bakmaya alışmışsan artık yerine koyabileceğin hiçbir şeyin olmadığını iyi anla.

        Seni şımarıklığa ve gaflete düşürmeden umut aşılayan sohbetlerle, insanlarla, onların sözleri ve fikirleriyle buluş. Olmadık şeyleri umut ettiren, hak ve hakikatin dertleri ve çileleriyle istihza, alay eden, bunları hafife alan yalancı, sahtekâr, umut ve imanları sömüren, sonra da olmayacak sevdalarla ümitsizlik kıskacına düşürerek insanın ruhunu ve kalbini kemiren ortamlardan uzaklaşmanın çarelerini ara.

        Kumar ve içki masasında umudunu yitirme. Gayri meşru ilişkilerde umut arama. Dost hiçbir zaman acı söylemez. Hakiki dost acıyı bile tatlı ve güzel anlatır. Karşısındaki insana en ağır reçeteyi bile sunsa kalp ve ruh bu ilaca, derdine deva olacak bu reçeteye gönül hoşluğuyla tabi olur.

        HATA, KUSUR VE AYIPSIZ KİMSE YOKTUR

        İş ki sen seni yıkan hatayı ve yanlışlığı düzeltmeye çalış. Bunu yapmak ve buna muvaffak olmaktan, belki kendinden umudu kesmiş olabilirsin. Fakat unutma ki bu iş senle benle olacak şey değil ki. Ancak kuluna iman ettiği Rabb’i yardım ve inayet ederse her şey o güzellikle güzel hâl alacak ve muvaffakiyet de ancak Allah’ladır. Bunu unutma, bu umudunu hiç kaybetme.

        Kendin, âilen, işin, gücün, memleketin, devletin, milletin ve sevdiklerin için hem senin sorumluluğunda olan işleri yapmak hem de seni aşan işlerin en güzel şekilde tecelli etmesi için umudunu kaybetme. Hem hayatlarını yaşarken hem de göçerken vicdan hürriyetine ve bu güzel saadete, mutluluğa erişmiş tüm insanların ortak özelliği umutlarını kaybetmemeleri, imanın kendilerine bahşettiği bu umudu içlerinde barındırmış olmalarıdır.

        Kâinat kelimesi “kün” yani “Ol!” emri ile yaratılmış her şeye denir. Cenâb-ı Hakk “Olma!” derse mevcudiyetinden bahsedebileceğimiz bir şey yoktur kâinatta. Ama bu kâinat hep bir oluş ve onun bozuluşu, kayboluşuyla devran etmektedir. “Olmak ya da olmamak!” sözünün bizim medeniyetimizdeki karşılığı cümle kâinatın “kevn ve fesad” yani “oluş ve olmayış, bozuluş” tâbirleriyle izahıdır.

        O halde şimdi sana kaybolmuş gibi gelen şey yahut gözüne çirkin görünen bir hadise bambaşka bir güzellikle karşına dikilebilir. Hatta inkâr edilemeyecek tüm özellikleriyle şu an karşındadır belki. Ama umutsuzluk denilen musibetin bir başka zararı da bu güzellikleri görmene mâni ve perde olmasıdır. Hem bu hayatın, hem bundan sonraki âhiretin tüm güzellikleri canlı şekilde görebileceğimiz sınırlar içerisindedir. Ancak umutlu olanlar bunları görebilir. Umutsuzluk, umudu kaybetmek; insanı maddi ve manevi güzellikleri görmekten alıkoyar.

        İman ve inancınızla umudunuza ve bu umut nimetinin güzelliğine erişmeniz ümidiyle sizleri muhabbetle selamlıyorum.

        Diğer Yazılar