Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hayatımızda; sarf ettiğimiz sözlerle, verdiğimiz ahitlerle, yaptığımız sözleşmelerle nice değişiklikler yaşarız. Bir sözleşmenin metne alınması; altına attığınız imza ile sizi nasıl bağlar bir düşünün... Herkes bir sözleşmenin, söz vermenin, bir metnin altına imza atmanın ne kadar önemli olduğunu az veya çok anlar.

        Zikir ve tesbihât da böyledir. “Aman canım! Bir kere ‘Lâ ilâhe illallah’ demekten ne çıkar? Şu kadar adet ‘Sübhanallah’, ‘Elhamdülillah’ demenin ne faydası var?” gibi sözler fevkalade cahilane düşüncelerin göstergesidir. Dünya hayatında bir söz, bir “Evet”, bir “Hayır” bile hem kendi yaşantınızı hem de etrafınızdaki insanların hayatını bakın nasıl etkiliyor. Milyonlarca insan, bir “Evet” ile “Hayır” arasında tercihin yapılacağı referandumla bambaşka bir hayata adım atmanın eşiğinde.

        Bir söz, bir kez “Evet” ya da “Hayır” demek bile bu kadar kıymetli iken Allah (CC) katından indirilen sözleri nasıl küçük görebilir ki insan? İnsanların kendi aralarında kararlaştı- rarak ortaya çıkardıkları kanun ve hükümler bile bizi bu kadar bağlayıcı iken, ilâhi kudretin hayatlarımızdaki sözlerini küçük görmeye kim yeltenebilir? “Söylemeye lüzum yok ki! Ben zaten biliyorum, inanıyorum. Ayrıca lisanen zikretmenin, tekrarlamanın ne faydası olabilir?” diyemez mü’min.

        Zikretmeyi ve bu zikri devamlı yapmamız gerektiğini Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerîm’inde açıkça emretmektedir. “Canınız isterse zikredin” demiyor Hazret-i Mevlâ. Allah’a (CC) gönül vermiş kimseler olarak içinizdeki can zikirle hayat buluyor, kalpler ancak o zikir ve tesbihle gıdalanıyor. Kendinizi bundan mahrum etmeyin, çokça zikredin ki canlanın, sureti insan fakat iç âlemleri ölmüş kimseler gibi yeryüzünde dolaşmayın.

        Kur’ân zikirdir, namaz zikirdir, hayırlı ve güzel işleri yapmak yani hem kendine hem cümle mahlûkata fayda sağlayacak işlerde bulunmak zikirdir. Allah Teâlâ’nın güzel olarak bize bahşettiği ne varsa, ya başlangıcı ya onun sonundaki güzel meyvesi zikirdir. Cennetteki nimetlerin bile zirvesi zikir, tesbih, Hazret-i Mevlâ’yı anmak, hiç unutmamaktır.

        MAHLÛKAT, ALLAH’IN (CC) KENDİLERİNE VERDİĞİ KABİLİYETLE FITRATLARINA UYGUN İŞLER YAPARLAR

        Geçenlerde noterde bir evrak lazım oldu, gönderdik. Yarım saat sonra işlemlerle ilgilenen arkadaş aradı. “Abi fotokopi kabul etmiyorlar, asıl imza, ıslak imza lazımmış. Ya notere gel burada imzala yahut ıslak imzalı nüshayı gönder” dedi. Şöyle bir düşündüm... İnsanın kendi lisanıyla zikretmesi de bir nevi ıslak imza gibi. Bilmek yetmiyor, zihninizden geçirmek kâfi gelmiyor. Bunu tespit etmeniz ve manevi sahadaki resmiyete uygun şekilde beyan etmeniz de icap ediyor. Sonra bu evrak, doküman hepsi toparlanıyor, Allah Teâlâ’nın huzuruna esas ve asıl nüsha olarak konuluyor.

        Referandumda “Evet” veya “Hayır” yazan pusulaya bir mühür vuracaksınız. Hem “Evet”, hem “Hayır” vurduğunuzda olmuyor. “Ben zaten şunu istiyordum” demeniz de kâfi gelmiyor. Usulüne uygun tercihinizi yapıp, zarfa koyup sandığa bırakmanız icap ediyor. Seçim müddeti tamam olunca sandıklar açılıyor. Aynen kulun dünyada yaptığı tercihleri, bağlı olduğu sandığa muhafaza ederek koyması, seçim ve tercih zamanı tamam olunca da neyin ne olduğunun ortaya çıkması gibi.

        “Bir ‘Evet’, bir ‘Hayır’ demekten ne çıkar!” diyemiyorsunuz değil mi? İnsanlar bu kanun ve kaideleri kendi aralarında tesis ederken ilâhi kudretin işleyişine uygun hareket etmişlerdir. Mahlûkât, Allah’ın (CC) kendilerine verdiği kabiliyetle fıtratlarına uygun işler yaparlar. Allah Teâlâ kendi tecellilerini ve güzelliklerini; aramızda yaptığımız anlaşmalar, yaşadığımız tecrübelerle adeta ifşa etmektedir. “Sen bir söz demekle yaşadığın hayatı şekillendirebildiğini idrak ediyorsun da, benim zikrimi ve tesbihâtımı nasıl küçük görebiliyorsun? Dünya ve ahiretini bu zikrin ve tesbihâtın değiştirmeyeceği kanaatine nereden kapılıyorsun?” sualine maruz kalsak herhalde verilebilecek makul ve meşru bir cevap yoktur.

        KALPLERİN VE GÖNÜLLERİN TEMİZLİĞİNİ BİLEN ANCAK ALLAH TEÂLÂ’DIR

        Kelime-i tevhid yani “Lâ ilâhe illallah” zikrini, helâl ve güzel işlerde besmele çekmeyi, “Sübhanallahi velhamdülillahi velâ ilâhe illallahu vallahu ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm” veya “Sübhanallahi ve bihamdihî sübhanallahil’azîm” demeyi hangi mü’min küçük görebilir? Fâtiha, İhlâs, Felak, Nas surelerini okumak, günde beş vakit namaz kılmak, her işimizde ilk önce Allah’ın (CC) hukukunu hatırlamak, onu zikretmek, hep ona niyazda bulunmak hakkında “Bunlar olmasa da olur” diyen birinin imanlı, iyi bir insan olduğunu kim düşünebilir?

        Kalplerin ve gönüllerin temizliğinikirliliğini en iyi bilen ancak Allah Teâlâ’dır. Böyle olmasına rağmen dilimizde zikir, bedenimizde ve hayatımızda namaz, ibadet, kulluk ve şükür isteyen Mevlâ’ya “Benim kalbim temiz” diyebilecek bir babayiğit var mı? Bizzat bunları yapmamızı Allah Teâlâ isterken kişi bundan gafil olmayı iyilikle izah edebilir mi?

        Ama şu da bir insaftır. Yapamaz, söyleyemez lâkin mahrum ve gafil olduğunu idrak eder. Zikri küçük görmez, güzel olduğunu fikreder, yapamadığından dolayı da üzü- lür. Bundan daha aşağısı mü’min kategorisi içinde yer almaz. İmanlı bir vicdan Allah Teâlâ’nın zikrini, fikrini ve emrini her şeyinden aziz tutar. Kendisine yegâne numune ve rehber olarak gönderilen Efendimiz’in (SAS) hâl, harekât ve tatbikatına tâbi olur, bunu da en şerefli davranış ve ahlâk olarak görür.

        Unutulmamalıdır ki tüm insanlık bir araya gelse zikir için bize verilen herhangi bir sözü yahut bir fiili icat etmeye kudret bulamazdı. Cümle zikirler Allah’ın (CC) bize bahşetmiş olduğu, ona yakınlık için en büyük fırsat ve ganimet olarak değerlendirilmelidir.

        Ayet-i Kerime

        “Ey imân edenler, Allah’ı (CC) çokça zikredin.”

        Ahzâb - 41

        Hadis-i Şerif

        “Bir cemaat oturup Allah’ı (CC) zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, Allah’ın (CC) rahmeti onları bürür, üstlerine gönül rahatlığı iner ve Allah (CC) onları yanında bulunan büyük meleklere anar.”

        Hadis-i Şerif - Müslim, Tirmizî

        Diğer Yazılar